Durakta Belgin, Tuğba ve mesai arkadaşlarımızdan birkaç kadın daha vardı. Servis aracı geldiğinde Asude her zamanki gibi orta kapının ordaki tek kişilik yere oturdu. Otururken acı çeken bir ifade vardı yüzünde. Herhalde götten verdiği içindi. Alışana kadar sabah akşam götten sikmeliyim diye düşünmeye başladığımda hafiften kıpırdanmalar oldu yarağımda. Ben ise her zamanki gibi Asude’nin arkasındaki çiftli koltuğa oturan Belgin’in yanına oturmuştum.

Yolda herkes uykusuna devam ederek veya yanındakiyle boş muhabbet ediyordu. Belgin Asude’nin omzuna dokunarak, “Uyuyamadın mı Asude? Ah canım benim! Çok yorgun görünüyorsun!” diyerek bana bakıp kikirdedi. Asude de kafasını arkaya çevirip hiç bozuntuya vermeden, “Öyle oldu ya Belgin, uyku tutmadı, sabah ta erkenden kalktım duş aldım canım. Sen ne yaptın bakalım, akşamın nasıldı?” diyerek topu ustalıkla Bilgin’e geri gönderdi.

Belgin bu, kaçın kurrası, altta kalır mı! “Her zamanki bildiğin şeyler canım!” deyip elini önüme atıp pantolonumun üstünden yarağımı okşamaya başladı. Asude gülüp, “Öyle de, hayatın da tadını çıkarmak lazım bebeğim!” dedi. Belgin bu sırada fermuarımı açtı ve yarağımı çıkarıp önüme yumuldu. Resmen servis aracının içinde bana sakso çekiyordu. Asude bana göz kırpıp öpücük atarak önüne döndü. Belgin bana sakso çekerken ben etrafı kolaçan etmeye başladım. Baktım bir sonraki durağa geliyoruz, Belgin’in çantayı alıp kapıya doğru paravan yaptım. Çantanın üstüne de ceketimi atınca Belgin’in artık iyice belli olan inip kalkan başını gizleyebilmiştim…

Çok heyecanlanmıştım, ama sabah Asude’yi de sikmiş olmanın da verdiği gecikmeyle son durağa gelmeden ağzına boşaldım. Belgin afiyetle hepsini yuttu, bir de vakumlayarak bir güzel temizlik te yapıverdi. Fermuarımı kapatırken, “Geldik mi?” şeklinde sanki kucağımda uyumuş numarası yaptı. “Evet, geldik Belgin’ciğim!” diye cevaplarken ağzının kenarından taşmış bir damla dölümü silip parmağımı ağzına soktum. Parmağımı emzik gibi emip yalayarak temizledi. Son durakta araç durunca Belgin yerinden hızlıca kalkıp önümden geçmeye çalışırken sanki ayağı takılmış ta tutunamayıp düşmüş numarası yaparak kucağıma oturuverdi. Servis aracından inişler çoktan başlamıştı. Belgin kucağımda ıhh’layarak tutunmaya çabalayıp kalkmaya çalışıyor gibi yaparak eteğini iyice sıyırıp götünü önüme sürtüp öyle kalktı. Araçtan en son biz indik…

Belgin’de bugün ayrı bir azgınlık vardı. Transparan çiçek desenli bir gömlekle siyah sütyen, altına incecik kumaştan bir mini etek giymiş, içine de sonradan öğreneceğim gibi tanga giymişti. Ben dünkü kıyafetlerimleydim. Servisten indikten sonra Belgin ile yanyana yürüyorduk. Güvenlik kulübesinin görüş açısından çıkınca elimi hemen eteğinin zorla kapattığı götüne atıp avuçladım. O da, “Gece nasıldı? Asude götünü de siktirdi mi?” diye merakla sordu. Ben de artistlik yaparak, “Tabii ki de, ne sandın? Hem gece hem gündüz, iki posta!” deyince gülüştük. Yönetim binasına yaklaştığımızda hemen kendimize çeki düzen verdik.

İçeri girerken Belgin’e, “Hayırdır, bu ne güzellik, çiçek gibi açılmışsın?” şeklinde şaka yollu sorunca, aldığım cevap, “Bir arı var, onun için açılıyorum canım!” oldu. Keyifle gülümsedik birbirimize. Çay almak için çay ocağına giderken de Belgin özellikle önümdeydi, götünü kıvırta kıvırta yürüyordu. Ona iki saat sonra boşa çıkacağımı söylediğimde, aynı saatte o da boşa çıkacağını, beraber sigara içmeye gitmemizi önerdi. Arkamızda kimse olmadığı için elimi mini eteğinin altına atıp amını avuçlayıp elimi hemen geri çektim. Kulağına eğilip, “Sırılsıklamsın AQ!” dediğimde, “Koy AQ! Azdırıp duracağına koy da rahatlayım!” diye cevap verdi. Ben de iki saat sabretmesini söyledim. Sıra bize geldiğinde beraber yardımlaşarak çaylarımızı koyduk.

Bizim grubun devamlı oturduğu masaya geldiğimizde sabah neşesi Belgin vardı artık. Diğerlerine biraz hal hatır sorduk. Asude hariç diğerlerine tiyatro oynuyorduk tabii, birbirimize şakalar yaptık takıldık falan. Çaylarımızı içtikten sonra işe başlamak için kalktık. Diğer kadınlar bahçeye ve oradan da diğer binalara çıkan kapıdan sırayla önümden geçtiler. En önde Tuğba’nın geçmesi güzel olmuştu, nitekim arkasından geçen Asude’yi ve en arkaya bilerek kalan Belgin’i geçerlerken götlerinden avuçladım.

Bu sabah evden çıkarken Asude giydiği tek askılı, açık tonlarda, çiçek desenli, deriiiin dekolteli diz üstü elbisesinde sütyensizdi ve siyah tanga giymişti. Her şeyi meydandaydı anlayacağınız. Belgin de ona keza öyleydi. Bekar olan Tuğba onların yanında evli gibi duruyordu. Bahçeye çıkınca kendi binasına gitmek için ilk ayrılan Belgin oldu. Ben de Asude ve Tuğba ile kendi binamıza gittim. Tuğba her zamanki gibi bodrumdaki laboratuarına, Asude ve ben de orta kata gittik. Asude laboratuarına gireceğinde götünü avuçlayıp öyle gönderdim…

İki saat çalıştıktan sonra Belgin’le buluşup sigara içmeye çıktık. Sigara içtiğimiz yerde yine kimsecikler yoktu. Sigarayı siktir edip Belgin’e yumuldum. Koca götünden avuçlayıp yoğurarak öpüşüyordum. Minisini beline toplayıp tangasını da indirerek altını soyuvermiştim bile. Sonra da götünden parmaklayarak sinyali verdim. Belgin inlemeleri arttırarak sevişiyordu. Parmaklarımı götünden çekip onu önümde çöktürdüm. Hiç bekletmeden ağzına kökleyip boğazına kadar soktum çıkardım. “Götünden sikeceğim, yarağımı sulu bırak bebeğim, canın yanmasın!” dediğimde yarağımın kökünden sıkıca tutarak ağzından çıkartıp, “Aşkım acımaz, dedim ya götten vermeye alışığım, hem ben sert seviyorum!” deyip göz kırptı.

Bunu sen istedin deyip önümde domalttığım gibi götüne kökleyiverdim. Sesi çok çıkmasın diye elimi ağzına attığımdan ayakta götüne pompalıyordum şak şak şak diye sesler eşliğinde. Belgin de götünü de geriye çıkardı. Ben kökledikçe memeleri hopluyor, götü bıngıl bıngıl dalgalanıyordu. Kulağına eğilip, “Orospu, götünü sikmeye doyamıyorum. Götün resmen amcık gibi yarağımı emiyor, uhhh harikasın bebeğim, götveren orospum benim!” diye konuşunca Belgin iyice coştu. Götünün yanaklarını elleriyle iyice açıp, götünü oynata oynata kendini bana vurdurmaya başladı…

Ağzındaki elimi boğazına kaydırıp boğar gibi sıkarak götüne şaplaklar indirmeye başladım. Bir şaplak vuruyordum bir iki dakika götüne köklüyordum. Belgin bayılır gibi olmaya başladığında götünü sıkmaya başladı. Anladım ki orgazm olacaktı. Yarağımı götünden çıkarıp amına soktum. Sırıl sıklam olduğundan ve ben de boşalmaya yakın olduğumdan yarağım uzamış başı da iyice şişmişti. Bu sayede ayakta ve arkasındayken bile dipleyebilmiştim. Belgin kollarımda zangır zangır titreyerek orgazm olmaya başladı. Yarağımı emmekte olan amına ben de döllerimi boşalttım…

Ayakta tek vücut olduk bir dakika kadar. Sonra ellerimi memelerine atıp avuçlayıp yoğurdum biraz. Kafasını arkaya çevirip öpüşmek isteyince dilimi ağzına verip emdirdim. Fazla uzatmadan yarağımı amından çıkartınca dönüp önüme çökmesi bir oldu. Yalaya yalaya yarağımı taşaklarımı tertemiz yapıverdi. Yarağımın başını ağzına alıp vakumlayarak kalan döllerimi de emip yuttu. Başını okşayarak seviyordum. “Artık yeter!” dediğim noktada ayağa kalkıp benim verdiğim mendille amından akan döllerimi temizledi.

Arkasına geçip götünü ayırıp deliğine baktığımı görünce domalıp, “Eserine mi bakıyorsun? Götüm sana feda olsun, öyle zevk aldım ki sen götümü sikerken, artık kocama götümü vermeyeceğim. Yarından itibaren de çantamda Bebe yağı bulunduracağım!” dedi. “İyi edersin, ben de seni götten sikmeye doyamıyorum. Hep senin yürüyüşünü arkadan izlerken üstüne atlayıp götünü sikmek istiyordum. Tüm bunların acısını çıkaracağım senden!” dediğimde boynuma sarılarak öptü ve, “Ben seninim artık aşkım, bana istediğini yap, beni istediğin gibi sik, hayır demem sana asla!” dedi.

Hemen toparlanıp uzaklaştık ordan. Binaya girdiğimizde bizi Asude’nin manalı bakışları karşıladı. Bize gülerek, “Sizi gidi sizi, ortadan birlikte kayboluyorsunuz, kesin sikiştiniz değil mi?” dedi. Belgin de elini götüne atıp, “Götten verdim kocamıza bebeğim, süperdi!” deyince, ben, “Abartma Belgin, sen de muhteşemdin bebeğim!” dedim. Ama Asude’nin kıskandığını hissedip, “Sen de bu sabah banyoda muhteşemdin bebeğim!” diyerek gönlünü almaya çalıştım. Sanırım başarılı da oldum, çünkü yanağıma öpücük kondurup sıkıca sarıldı bana.