Öğleden sonra kocam kalkmış kahvaltı hazırlamış ve beni uyandırdı. “Hadi aşkım, kalk kahvaltımız yapalım, akşama parti var!” dedi. Kalktım, kahvaltımızı yaptık. Ben sofrayı toplarken kocam sigara almaya markete gitti. Kocam gider gitmez de Martin göründü bizim karavanın önünde. Selamlaştık. Beni özlediğini, benimle olmak istediğini ve beni unutamadığını söyledi. “Ben de seni özledim, hele senin yarağını çok özledim!” dedim. Martin, “O halde bu gece partiden sonra benim karavana gel. Kocan nasıl olsa partide çok içecek ve erkenden yatıp uyuyacaktır!” dedi. “İyi, tamam!” dedim. Martin sevinerek gitti…
Günün kalanını dinlenerek geçirdik. Gece olmuş, partiye gitme zamanı gelmişti. Gittik. Kampta bu tür partiler için özel bir mekan varmış, rengarenk ışıklı ve müzikli bir yerdi. İçeri girdik, biraz Diskoları andırıyordu. Son ses müzik çalıyor, herkes içiyor, piste çıkıp dans ediyordu. Çok kalabalıktı, nerdeyse kampataki herkes gelmişti. Herkes herkesle dans ediyordu. Gül ve Serhat çifti de gelmişti. Onları görünce kalabalığın içinden insanlara sürtüne sürtüne, insanlar bize sürttüre sürttüre geçip masalarına gittik, dördümüz içmeye ve eğlenmeye başladık…
İkişer kadeh içtikten sonra Gül benim elimden tutup dans pistine çekti. Kalabalığın tam da ortasına sürüklemişti. Dans ederken Gül bana resmen yapışmıştı, ellerini belime atmış kendine çekiyor, memeleri memelerimde eziliyordu. Gül ile kadın kadına sevgili gibi dans etmek tuhafıma gitmişti, ama etrafta bizim gibi birbirine yapışmış başka kadın çiftler görünce biraz rahatladım.
Bazı erkekler de dans eden kadınlara arkadan sarılıp ritme uyuyordu. Aynısını bize de yapıyorlardı, biri gidiyor başkası geliyordu. Götlerimize temas eden yarak sayısı belli değildi. Ama hoşuma gitmişti, süper bir gece oluyordu. Gül’ün kulağına, “Ben bu partiyi sevdim!” dedim. Gül de, “Sen hele bir Augsburg’a gel, bak seni nerelere götüreceğim!” dedi ve belimdeki elinin birini aşağıya indirip götümü avuçlayıp bıraktı…
Gül ile uzunca dans edip oturduk, sonra kalktık tekrar dans ettik. Tekrar oturduk, tekrar kalktık dans ettik. Saat ilerledikçe içenler kendinden geçiyor ve tuttuğu kişiyle öpüşüp elleşiyordu. Kimin eli kimin cebinde belli değildi. Etrafıma baktım, acaba seks partisine mi geldik diye düşünmeden edemedim. Her neyse, güzel eğleniyorduk. Dans ederken arada sırada masamıza bakıyordum, kocamla Serhat ne yapıyor diye. Serhat da kocam gibi çok içiyordu. Onlar da kafayı bulmuş, masamızın etrafında dans etme ayağına tuttukları kadınların her tarafına kalkık yaraklarını sürtüyorlardı. Sadece onların değil, birçok erkeğin yarağı sertleşmiş, öyle dans ediyorlardı. Nereye baksam manzara bir harikaydı, herkes kendinden geçmiş gibiydi…
Ben Gül ile yapışmış dans ederken bir adam geldi ve Gül’ün kulağına birşey söyledi. Gül de benim kulağıma, “Quikie yapacağız, gel izle istersen!” dedi. Kalabalığı yararak mekanın arkasına doğru gittiler. Quikie ne demek bilmiyordum, ama galiba sikişeceklerdi. Tabii ben de peşlerinden gittim. Malzeme deposu gibi yere girdiler, ben kapıda durdum, izlemeye başladım. Gül adamın önüne çömeldi, kabuklu yarağını çok az yaladıktan sonra hemen kalktı ve raflardan tutunup domaldı. Adam da arkadan geçirdiği gibi Gül’ü sikmeye başladı.
Ben onların sikişmesini izlerken bir baktım genç bir erkek dibimde bitti. “Sen de Quikie ister misin?” diye sordu. Yarağına baktım, kazık gibi duruyordu. Amım zaten sulanmıştı, hayır diyecek durumda değildim. Elinden tutup depoya soktum delikanlıyı. Hemen çömelip kabuklu yarağını biraz yaladım, sonra kalkıp aynı Gül gibi raflardan tutunarak domaldım. Genç te arkadan benim amıma geçirip sikmeye başladı. İkisi de deli gibi sikiyordu. Gül’ün sikiş de benimki de çok kısa sürdü, ama orgazmla sonuçlandı. Demek Quikie buymuş, yani öpüşme ön sevişme falan olmadan, çabuk ve kısa süren sikiş. Gül böyle konularda tecrübeliydi anlaşılan, adamlara ağızlarımıza boşalmalarını söyledi. Adamlar da ağızlarımıza boşalıp gittiler. Gül ile birlikte WC’ye gidip ağzımızı yıkadık ve parti mekanına döndük…
Bilmiyorum, bizim erkekler de başka kadınlarla sikiştiler mi. Ama ikisi de içkiden zom olmuştu. Ayakta zor duruyorlardı. Biraz kocalarımızla oturduk. Parti yavaş yavaş bitmek üzereydi. Ben fazla içmemiştim, Gül de benim gibiydi, ama kafalarımız hafif çakırkeyf olmuştu. Kocalarımızı alıp karavanlarımıza götürüp yatırdık.
Sonra Gül yanıma geldi ve oturup partiyi yorumladık. Gül bana, “Nasıldı senin Quikie?” diye sordu. “Çılgıncaydı! Bu insanlarda ne dert ne tasa var, istedikleri gibi sikişiyorlar. Biz ise korkudan mıdır, terbiyeden midir bilemiyorum, bu çılgınlıkları yapamıyoruz!” dedim.
Gül, “Valla ben yapıyorum Sevda. Ve şu ana kadar da kimsenin ruhu duymadı. Türklerle sikişmediğin sürece hiç kimse duymaz, anlamaz. Kocamı ilk aldattığım erkek Türktü. Güzel de sikiyordu ve her seferinde beni doyuruyordu. Başlarda her şey güzel gidiyordu, ama birkaç buluşmadan sonra beni adeta sahiplendi. Başka erkeklere bakmamı, konuşmamı yasakladı. Düşünebiliyor musun ya, beni kendi kocamdan bile kıskanmaya başlamıştı. Bana Tavuk boku gibi bulaşmıştı, sikmeye çağırdığı zaman gitmek istemesem, kocama ve tüm akrabalarıma söylemekle tehdit ediyordu. Bu heriften nasıl kurtulacağımı düşünürken bir mucize oldu. Herif Almanya’da geçici oturum izniyle kalıyormuş ve süresi bitmiş, yabancılar polisi bunu sınır dışı etti de kurtuldum. O günden sonra bir daha asla bir Türkle sikişmedim ve şimdi kafam çok rahat! O nedenle, sikişeceksen sadece kabuklularla sikişeceksin!” dedi.
Konu kabukluya gelince ben birden, “Ayyy ben Martin’i unuttum!” deyip ayaklandım. Gül, “Ne olmuş Martin’e?” dedi. Ben de, “Martin’e söz vermiştim, gitmeden önce son kez sikişecektik. Ben Martin’in karavanına gidiyorum!” dedim. Gül de kalktı, “Kız ben de geleyim, üçlü yaparız!” dedi. Ben de, “Karavandaki yatağa üç kişi zor sığarız!” dedim. Gül, “Kızım kafana taktığın şeye bak, olmazsa açık havada yaparız!” dedi. “İyi, hadi gidelim!” deyip gittik.
Martin karavanın önünde oturmuş, birasını içerek beni bekliyordu. Selamlaştık. Martin ayağa kalktı ve bizi dudaklarımızdan öptü, “Buyrun, oturun!” dedi. Martin’i aramıza aldık ve oturduk. Ben hemen yarağını elime aldım, biraz sıvazlayınca hemen sertleşti. Eğildim, yalamaya başladım. Martin beni yarağından uzaklaştırdı ve “Acelen var galiba, Quikie mi istiyorsun?” dedi. “Hayır, acelem yok, saatlerce sikişebilirim, nasıl olsa arabayı kocam kullanıyor, ben München’e kadar yatar uyurum!” dedim. “Tamam o zaman!” dedi ve dudaklarıma yapıştı, dilini dilimle dans ettirmeye başladı. Bizim öpüşmemiz uzun sürdü, o arada Gül yarağı ağzına almış somuruyordu.
Dudaklarımız ayrıldığında, Martin, “Ne kadar şanslıyım, iki tane sexy Afrodit benimle sevişiyor. Hadi kalkın, içeri geçelim, yoksa başka erkekler de görüp katılmak ister!” dedi. Gül hemen, “Katılsınlar, bence mahsuru yok, hem açık havada daha zevkl olur!” dedi. Ben de, “Bana da uyar, isteyen katılsın!” diyerek Gül’ü onayladım. Martin, “O zaman battaniye alıp arka tarafa çimlerin üzerine geçelim!” dedi.
İki tane battaniye alıp karavanın arkasındaki çimlere serdik. Öpüşüp emişmeye devam ettik. Martin bir bana uzatıyordu yarağını, bir Gül’e, sırayla dönüşümlü somuryorduk yarağı. Martin de hangimiz boştaysak onun memelerini emiyordu. Kafalarımız da çakır olduğundan hiç bir şey umurumuzda değildi, aldığımız zevke bakıyorduk. Uzunca bir süre emiştikten sonra Martin kalktı ve beni domalttı. Arkamdan amıma girdi, pompalamaya başladı. Martin bana pompalarken, Gül de onun taşaklarını okşuyor ve bazen götüme şaplak atıyor, bazen de sallanan memelerimi avuçluyordu. O kadar çok zevk alıyordum ki, etraftan duyarlar diye düşünmeden inliyor, orgazm oluyordum…
Bir süre sonra Gül, “Hadi beni de sik!” deyip yanıma domaldı. Martin de benden çıkıp Gül’ün amına geçirdi. Şimdi inleme sırası Gül’deydi. Ama orospu benden çok inliyordu. Ben domalmış halde sıramı beklerken baktım ki az ötemize üç erkekle bir kadın gelmiş. Onlar da battaniye sermiş. Üçünün de yarağı kalkmıştı, ikisi aralarına aldıkları kadının her yerini yalıyordu, biri arkadan biri de önden. Boşta kalan erkek de bize bakarak kalkmış yarağını sıvazlıyordu. Yarağı da hatırı sayılır derecede büyüktü. Martin Gül’ü sikmeye devam ederken ben dayanamadım, kalktım yanlarına gittim.
Adamın kabuklu yarağını ağzıma alıp somurmaya başladım. Bir süre somurdum. Sonra adam beni domalttı, arkama geçti. Hemen sikecek sandım, ama amımı yalamaya başladı. Hem amımı hem de göt deliğimi yalıyor, dilini deliklerime sokup beni çıldırtıyordu. Zevklerin en güzelini yaşıyordum. Bu arada Gül’ün inlemeleri artık haykırmaya dönüşmüş, Martin de iyice hızlanmıştı Gül’e pompalarken.
Nihayet beni yalayan adam yalamayı bıraktı ve amıma yarağını soktuğu gibi pompalamaya başladı. Pompalamasıyla birlikte orgazm sularım akmaya başladı. Her şey o kadar güzeldi ki, ben bunları neden çok daha önce yapmadım diye düşünüyordum. Keşke kocamı çok daha önce dinleseydim, bunları çok çok önce yaşamış olurdum ve şimdi başka şeyler yaşıyor olacaktım. Ama geç değildi, henüz gençliğimin baharındaydım. Önümde daha yaşayacağım çok seks macerası vardı…
Gül’ün orgazm böğürtüsünün ardından Martin de Gül’ün amından çıkıp ağzına boşaldı. Beni siken adam da boşalmak üzereydi, yarağını amımdan çıkardı ve belimin üstüne boşaldı. Yanımda sikişen üçlüden bir erkek boşalmış, öbür erkek halen kadını sikiyordu. Nihayetinde o da boşaldı. Böylelikle herkes mutlu olmuştu.
Biraz dinlendik ve hep birlikte duş alınan yere gittik, duşumuzu aldık. Vedalaştıktan sonra herkes kendi karavanına gidip yattı 🙂