Ertesi gün uyandığımda Merve yanımda çırılçıplak uyuyordu ve içeriden yatak gıcırtısıyla Didem’in iniltileri geliyordu. Gece Merve’yi siktikten sonra uyuyan Emir sabah uyandığında koynunda Didem’i bulmuş, durumu hiç yadırgamadan Didem’i sikiyordu. Benim kıpırdanmalarıma ve içeriden gelen seslere Merve de uyandı. Bana mutlulukla bakarak, “Dün gece harikaydı, hiç böylesine çok orgazm olmamıştım, resmen uçtum!” dedi ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
Ben de, “İstersen devam edelim aşkım?” diyerek elimi Merve’nin amına attığımda, “Hayır canım, bana biraz müsade et, amım müthiş sızlıyor, biraz kendime geleyim!” dedi ve yanımdan kalkarak duş almak için banyoya girdi. Birkaç dakika sonra da Emir ve Didem’in sesleri kesilmişti. Salona ilk gelen Emir oldu, sırıtarak, “Kanka dün gece değiş tokuş yapmışız haberim yok, ama iyi oldu, Didem’i sikemeden burdan gitseydik çok üzülürdüm!” dedi.
Bunun üzerine salona Didem de geldi ve Emir’e gülerek, “Sanki değiş tokuş olmasaydı sikmeyecektin, dünden beri fırsat kolluyordun bunun için!” dedi. Didem yanıma oturdu ve “Kaç gün daha buradasınız?” diye sordu. Ben de “7-8 gün daha buralardayız!” dedim. Didem, “Başka planınız var mı peki?” diye sordu. Ben, “Hayır, yok!” deyince, “Süper, o zaman bizimlesiniz, hemen eşyalarımızı toplayıp bizim yazlığa geçelim. Kusura bakmayın ama burası gerçekten leş gibi!” dedi.
Haklıydı, çaresiz kaldığımızdan dolayı kiralamıştık burayı. Burası sanki, insanların parasını ödediği orospuları sikmek için getirdikleri türden bir yer gibiydi. Biz itiraz etmeden Didem’in teklifini kabul ettik. Yarım saat içinde herkes hızlıca duşunu almış, eşyalarını toplamıştı. Didem’in dün geceki kıyafeti yırtıldığı, Merve’ninki de giyilemeyecek kadar kirli olduğu için kızlar duştan sonra bizim temiz tişört ve şortlarımızdan giydiler. Zaten fazla da yerleşmediğimiz için de hızlıca toparlanıp apartın bir günlük bedelini ödeyerek ayrıldık.
Dün geceki değiş tokuştan sonra paylaşımda değişiklik olmuş, Emir Didem’in arabasıyla giderken, Merve’yle ben de kendi arabamda arkadan onları takip ediyorduk. Merve Didem kadar çapkın bir kız değildi. Hareketleri ve konuşmasıyla biraz daha ağır başlı bir kızdı. Ama o da şimdi ben araba kullanırken Didem gibi bana sürekli temas halindeydi. Eli sürekli önümde, sikimi, taşaklarımı, bacaklarımı okşuyordu. Bir süre sonra da şortumu sıyırmış, yarı kalkık sikimi ağzına almaya çalışıyordu. O haliyle yarısına kadar almayı başarmıştı, ama sikim büyüdükçe ağzına sığmaz olmuş, sadece başını ağzına alıyor ve dil darbeleri atıyordu.
Merve’ye, “Didem’lerin yazlığının nerede olduğunu biliyorsun değil mi?” dediğimde başıyla onayladı. Ben de öndekileri takip etmeyi bırakarak tali bir yola girdim. Birkaç dakika ilerledikten sonra sık çalılıkların ve ağaçların olduğu bir yere çektim arabayı. Koltuğumu geriye aldığımda niyetimi anlayan Merve hemen şortunu ve külodunu çıkarp, üzerinde sadece tişörtle kucağıma oturdu. Ama amı o kadar sulanmıştı ki, sikim amının içine düne göre nispeten daha kolay bir şekilde kaydı. Köküne kadar aldığında Merve acı ve zevk karışımı bir ifadeyle gözlerime bakarak, “Mmmh, harika! Gerçekten harika bir yarak!” diyerek kucağımda zıplamaya başladı…
Bir süre bu şekilde sikiştikten sonra arabada hareketlerimiz kısıtlı olduğundan dışarıya çıktık. Etrafta kimse görünmüyordu. Birileri bizi izliyor bile olsaydı o an çok umrumda değildi. Merve’yi kaportaya domaltarak arkadan amına girdim. O kadar hızlı gidip geliyordum ki, Merve’nin inlemeleri ormanda yankılanıyordu. Bir yarım saat kadar bu pozisyonda siktikten sonra Merve’nin yaşadığı zincirleme orgazmlardan sonra sesi kısılmıştı. Merve yarı baygın şekilde kaportaya tutunmaya çalışırken ben de artık boşalmak üzereydim. Temizlenecek ortam olmadığından sikimi son anda amından çıkarıp Merve’yi önüme çömelttim ve sikimi ağzına verip boşaldım…
Döllerimi yutup sikimi yalayarak temizleyen Merve yaşadığı orgazmlardan sonra zar zor kendine gelebildi. Birer sigara içtikten sonra yola devam ettik. İkimiz de çok keyifliydik, bu sikiş ikimize de iyi gelmişti. Tekrar ana yola çıktığımızda Emir beni arayıp nerede kaldığımızı sordu. Ben, “Kısa bir mola verdik, geliyoruz!” dediğimde gülerek kapattı telefonu. Merve’nin tarifiyle Didem’lerin yazlığına ulaştık…
Yazlık Kemer’de, tüm gözlerden uzak bir tepede, ama deniz manzaralı, büyük bir bahçesi olan, havuzu olan, etrafı yüksek duvarlarla çevrili, tam zengin işi villa idi. İçerisindeki eşyalara varana kadar her şey kusursuzdu. Havuz yeni temizlenmiş ve doluydu. Bahçesi bakımlıydı, burası sürekli kullanıma hazır tutuluyor olmalıydı. İçeriye girdiğimizde Didem ve Emir yolda kahvaltılık birşeyler almış, kahvaltı masasını hazırlamışlardı. Dördümüz keyifle kahvaltı yapıp kendimizi havuza attık. Sanki çıplaklar kampındaymışız gibi hepimiz de çırılçıplak, akşama kadar havuzda yüzdük, eğlendik, su topu oynadık, şezlonglara yatıp güneşlendik. Akşama doğru yanyana şezlonglarda kızları birer tur daha siktik…
Villada alkol sorunu yoktu, her türlü içki vardı, ama buzdolabı boştu. Akşam markete gidip alışveriş yaptık, bol bol et ve meze aldık. Yazlığa dönünce de mangal yaptık. Rakılar içiliyor, yemekler yeniyordu. Biz kızlarla muhabbeti ilerlettikce kızlar hakkında yanıldığımızı anladık. Dün zaten kızların kesinlikle organ mafyası veya dolandırıcı olmadıklarını anlamıştık, ama hiç te dünyadan bihaber, şımarık zengin çocukları değillerdi.
O gece saatler boyunca sohbet ettik, tarihten, felsefeden, spordan, dinlerden, siyasetten, her türlü konu hakkında konuşup tartıştık. Kızların her konuda az çok bilgileri ve söyleyecek cümleleri vardı. Dış görünüşlerinin aksine pek çok konuda kendilerini iyi yetiştirmişlerdi. Saat gece üç gibi içmeyi bıraktık ve içeriye girdik. Akşam bahçede yan yana şezlonglarda kızları siktiğimizi saymazsak, o gece ilk defa grup yaptık, büyük bir yatakta dördümüz sikiştik. Önce ben Didem’i, Emir Merve’yi, sonra da ben Merve’yi, Emir de Didem’i sikmiş ve yorgunluktan bayılarak uykuya teslim olmuştuk…
Ertesi gün öğlene doğru Merve’nin telefonu çaldığı için uyandık. Ve rüya gibi geçen tatilimizi bok edecek bir haber aldık. Merve’nin Konya’da yaşayan yengesi Pınar birkaç gün kalmak için yazlığa geliyormuş, yoldaymış ve otogara yaklaşmış!
Emir Merve’ye, “Yengen bizim burada kalmamızı sorun eder mi?” diye sordu. Merve de, “Ya bilmiyorum, yengem dayımla evlenmeden önce gayet rahat bir kızdı, ama dayım aşırı muhafazakar biridir ve belki ondan çekinebilir!” dedi, ama bunu söylerken de çok üzgün duruyordu. Ben Merve’nin o üzgün halini görünce, “Üzülme, biz kendimize kalacak bir yer ayarlarız, yer bulamazsak da arabada yatarız. Yengen gidince de birkaç günümüz daha var, yine görüşürüz!” dedim. Bunun üzerine Didem, “Ya hayır ya, hiçbir yere gitmiyorsunuz, zaten az gününüz var, Pınar yenge beni kırmaz, ben konuşurum onunla!” dedi.
Hepimiz Didem’i onayladık ve biraz da tedirgin bir şekilde Pınar yengeyi beklemeye başladık. Pınar yenge otogara geldiğinde tekrar aradı, Merve ve Didem birlikte almaya gittiler. Hesapta Didem yolda Pınar yengeye durumu anlatacak ve ikna edecekti. Aradan yarım saat kadar geçmişti ki, kızlar misafiri de alıp geldiler. Pınar yenge arabadan indiğinde morali bozuktu, kızlarsa ortamı neşelendirmek istercesine muziplik yapıyorlardı.
Pınar yenge 34 yaşındaymış. Başı örtülüydü. Gençliğinde güzel bir kadın olduğu belliydi, ama yapmış olduğu doğumlar nedeniyle biraz kilo almıştı. Boyu bizim kızlara nazaran biraz daha kısa, kara kaşlı, kara gözlü, minyon tipli bir kadındı. Yine de hepten çirkin bir kadın değildi, evet kilo almıştı, ama kesinlikle şişman sayılmazdı. Giydiği bol elbiseden fiziği çok anlaşılmıyordu, ama kendine özgü bir çekiciliği ve güzelliği vardı. Doğrusu, Didem ve Merve gibi iki manken varken Pınar yenge hiç ilgimi çekmemişti. Yine de başka bir yerde başka bir zamanda karşılaşmış olsak sikmek isteyeceğim türden bir kadındı.
Bizimle tanışması biraz emrivaki olmuştu ve durumdan hiç hoşnut görünmüyordu. Merve ile birlikte eşyalarını bırakmak için odasına gittiğinde, ben Didem’e, “Biz gidebiliriz istersen, gerçekten sorun değil!” dedim. Didem itiraz istemeyen bir bakışla, “Hayır gitmiyorsunuz! Ben Pınar yengeyle bir kez daha konuşayım!” deyip içeriye gitti. Ben Emir’le havuz kenarında otururken 10 dakika sonra Didem Merve’yle birlikte yanımıza geldi ve “Sorun yok, biraz idare edin durumu, lütfen!” dedi. Biz de tamam dedik, ama yazlıkta tatsız, rahatsız edici bir atmosfer oluşmuştu…
Aradan birkaç dakika geçtikten sonra da Pınar yenge de geldi bahçeye. Yine kapalı, ama vücut hatlarını belli eden daha ince bir elbise giymiş, parlak baş örtüsünü değiştirmiş, onun yerine saçlarını gelişi güzel bir tülbentle kapatmıştı. Emir, ben ve Didem havuza girmiştik, Merve ise havuz kenarında yengesiyle konuşuyordu. Merve yengesinden çok çekiniyor, yengesi ise keyifsiz duruyordu. Aslında düşününce kadın da bir bakıma haklıydı. Kocasından birkaç günlüğüne zar zor izin almış, gönlünce havuza ve denize gireceği bir tatil planlamıştı. Ama bizim yüzümüzden hevesi kursağında kalmıştı…
Pınar yengeyi gözlemledikçe onun hakkında biraz daha fikir sahibi olmaya başlamıştım. Bize karşı hareketleri hep mesafeli, Didem’i çok sevdiği belliydi, ama Merve’ye karşı olan konuşmaları çoğunlukla kırıcıydı. Burnu havada, despot, biraz da görgüsüz bir kadındı. Ama yapacak bir şey yoktu, mecburen katlanacaktık. Pınar yengenin yazlığa gelmesiyle Merve benimle teması tamamen kesmiş, sadece yine Emir’e hafif temas ediyor, ama onda da belirli bir ölçüde davranıyordu. Didem ise bana temaslarında biraz daha rahat olmasına karşın Emir’le arasına bir mesafe koymuştu…
Bu atmosferde akşamı etmiştik. Yalnız akşama doğru Pınar yengenin morali biraz düzelmiş, özellikle Emir’in yaptığı hareketlere ve şakalara yüksek sesle güldüğü bile olmuştu. Kocası birkaç defa telefonla aramış, kocasıyla konuşurken ses çıkarmamız için Emir’le beni ciddi şekilde uyarmıştı. Tahminime göre kocasından çok çekiniyordu…
Güneş batmaya yüz tutarken herkes acıkmıştı. Ben akşam yemeği için etleri mangala attım. Kızlar da masayı kuruyordu. Emir ise Pınar yengeyle havuz kenarında sohbeti ilerletmiş, sürekli ona bir şeyler anlatıyor, kadın da kahkahalarla gülüyordu. Aksam yemeği için masaya oturduğumuzda yine rakı içilecekti. Pınar yenge içmeyeceğini söyledi, ama neyse ki kızların içmesine bir şey demedi. Ancak Emir’in ısrarına dayanamayarak, “Ehh peki madem, seni kırmayım, ama sadece bir bardak!” dedi. Emir’in ikna kabiliyetini bildiğimden bu işin bir bardakla kalmayacağından emindim…
Saatler ilerlemiş, yemekler yenmiş, sohbet, muhabbet, şakalaşmalar derken iki şişe büyük rakının dibini görmüştük. Masada Pınar yenge hariç herkes kontrollü içmişti. Pınar yenge rakı içmekten bihaber olduğundan hep fondip yaparak içmiş, dördüncü kadehten sonra resmen göt olmuştu. Ama en azından keyfi yerindeydi, o tatsız atmosfer ortadan kalkmıştı…
Masayı toplamadan elimize birer bira alarak bahçedeki koltuklara kendimizi attık. Emir Pınar yengeyi sürekli konuşturuyor, Pınar yenge de kaynanasının ve görümcesinin orospuluklarından bahsediyor, kocası hakkında sürekli dert yanıyordu. Hatta bir ara kocasının kendisini tatmin edemediğini ima etmiş, Emir de sürekli lafı oraya getirirerek kadının derdini deşeliyordu. Kadın kafayı iyice bulmuştu zaten, sohbet ilerledikçe ağzı da bozulmuş, argolu ve küfürlü konuşuyordu…
Pınar yenge sonunda, kocasını hiç sevmediğini, onunla sırf zengin olduğu için evlendiğini, bu evliliğe de çocukları için katlandığını anlatıp, “Parmak kadar sikiyle ayda yılda bir sikip iki dakikada boşalınca kendini erkek sanıyor, orospu çocuğu!” deyince çok şaşırmıştık. Tek şaşırmayan Emir idi, Emir bana pis pis sırıtarak bakıyordu. Emir’in bu bakışını tanıyordum, (Ben bu karıyı sikeceğim!) bakışıydı bu…
Tüm bu konuşmalar sırasında Didem’in eli kolu rahat durmuyor, eli sürekli kolumda, göğsümde, bacaklarımda geziyor, çaktırmadan arada bir sikimi avuçluyordu. Didem’in bu hareketleri Pınar yengenin gözünden kaçmamıştı, bana kafasıyla Didem’i işaret ederek, “Bizim kız sana fena tutulmuş, nasıl oldu bu iş böyle?” diye sordu. Bu saate kadar kurduğumuz zorunlu diyaloglar dışında ilk kez benimle iletişime geçmişti. Ben de Pınar yengenin az önce anlattıklarından ve alkollü halinden cesaret alarak, “Bir kız bir erkekten hoşlanıyorsa, o erkek ya çok zengindir, ya çok yakışıklıdır, ya da çok iyi sex yapıyordur. Ben çok yakışıklı ve zengin sayılmam!” diye cevap verdim.
Bunun üzerine Pınar yenge Didem’e, “Ooo, iyi mi sikiyor kız bu seni?” diye sordu. Didem ise gülerek, “İyi de laf mı yenge, kaç gündür ikiye ayırdı beni!” deyip kolunu havaya kaldırdı ve “Kolum kadar, hiç böylesini görmemiştim!” dedi. Pınar yenge yanakları kızararak, “Sus kız, öyle ballandıra ballandıra anlatma, beni ortakçı çıkaracaksın kendine!” dedi. Didem de, “Bir ortağım var zaten yengeciğim!” deyip gülerek kafasıyla Merve’yi işaret etti. Merve’nin de yüzü kızarmıştı. Pınar yenge, “Oha, bir de dörtlü mü yapıyorsunuz lan? Lut kavmi gibi başımıza taş yağacak!” deyip kahkahayı patlattı ve alıcı gözle beni süzmeye başladı.
Bizim piç Emir de Pınar yengenin bacağını okşayarak, “İstersen senin için arkayı beşleyebiliriz canım?” dedi. Pınar yenge, “Ay yok artık!” dedi. Ancak Emir’in elini bacağından ittirmeyerek bunun olmasını istediğini açıkça belli etmişti. Yazlığa ilk geldiğinde bize sokak serserisiymişiz gibi üstten üstten bakan bu kadın, şimdi altımıza yatmak için kedinin ciğere baktığı gibi gözlerimize bakıyordu. Eminim ki kızlardan çekinmese bunu kendisi teklif edecekti. Tecrübeme göre bir kadının evli olması, çocuklu olması, başı örtülü olması önemli değildi, sikilmeyecek kadın yoktu. Doğru mekan, doğru zaman, doğru atmosfer, tabii bir de alkol oldu mu gerisi sorun değildi…
Biralar da bitmiş vakit iyice ilerlemişti. Pınar yenge istemeyerek de olsa, “Ben yatayım gençler, siz de keyfinize bakın!” diyerek ayaklandı. Ancak ayakta zor duruyordu. Emir de hemen ayağa kalkarak, “Gel Pınarcığım, ben sana yardım edeyim!” diyerek koluna girdi ve içeriye girdiler. Yazlığa geldiğinden beridir kadına ‘Yenge’ diye hitap etmeyen bir tek Emir vardı. Anlaşılan daha ilk gördüğü dakika kadını sikmeyi kafaya koymuştu ve gecenin sonunda da bunu hak etmişti kardeşim. Emir dünyanın en lezzetli etini yiyor olsa bile yeni etin kokusunu aldı mı peşinden giderdi, bu çocukluğumuzdan beri hep böyle olmuştu.
İşin ilginç tarafı ise, kızlar bu durumdan hiç rahatsız olmamış, aksine Merve, yengesinin mutlu olacağı ve kendisini rahat bırakacağı için gayet keyifliydi. Ben kızlara, “Ee kızlar, biz ne yapalım peki?” diye sorduğumda, aynı anda, “Yatalım!” diye cevap verdiler. Bir kolumda Didem, diğer kolumda Merve içeriye girdik. Yatacağımız odaya giderken Pınar yengenin odasının önünden geçtik, içeriden kahkaha sesleri geliyordu, anlaşılan Emir daha sikmeye başlamamıştı kadını…
Odamıza girince hemen soyunup yatağa attık kendimizi ve icraata başladık. Sırasıyla farklı pozisyonlarda hem Didem’i hem Merve’yi siktim. Yaklaşık bir saat süren sikiş süresinde ben iki defa boşalmıştım. Kızlarsa sayamayacağım kadar çok orgazm olmuş, inlemeler, bağrışmaları, yalvarmaları, küfürleri odanın duvarlarında yankılanmıştı. Sonunda üçümüz de yorgunluğa dayanamayarak duş bile almadan çırılçıplak halde yatarken uykuya teslim olmuştuk…
Sabahın köründe sikimin avuçlanmasıyla uyandım. Merve ve Didem yanımda çırılçıplak uyuyordu. Sikimi avuçlayan Pınar yenge idi, bana sus işareti yapıyordu. Eliyle (Beni takip et!) işareti yaparak kapıya doğru yürüdü. Benim uyku sersemliği ile ne olduğunu anlamadığımı ve halen yattığımı görünce geri gelip bu kez kolumdan tutarak beni yataktan kaldırdı ve boş bir yatak odasına kadar yürüdük.
İçeriye girince ikimiz de çırılçıplak olmamıza rağmen ben işi piçliğe vurup, “Ne oldu yenge?” diye sordum. O ise, “Başlatma lan yengene! Senin şeytan arkadaşın aylar sonra tekrar kadınlığımı yaşattı bana dün gece. Madem günaha battık, senin şu canavarı yemeden ölürsem gözüm açık gider. Hem ne biçim siktin lan kızları, sesleri duyunca resmen ayıldım!” deyip tekrar sikimi avuçladı.
Benimse hem uykusuzluktan, hem dün gece kızları doyasıya siktiğimden, hem de o an Pınar yengeyi çok fazla arzulamadığım için sikim ölü gibi duruyordu. Beni yatağa sırt üstü yatırdı ve sikimi ağzına alıp saksoya başladı. Hakkını vermeliyim, muhafazakar bir adamla evli olmasına rağmen (Nasıl öğrendiyse!) çok güzel sakso çekiyordu. Sikim hemen kımıldanmaya ve yarı kalkık hale gelmişti ki, saksoyu bırakıp taşaklarımı yalamaya, emmeye başladı. Şaşkınlığım giderek artıyordu…
Taşaklarımdan sonra göt deliğimi yalamaya başlayınca ben ani bir refleksle irkildim. Hayatımda ilk defa bir kadın bana bunu yapıyordu. İki elimle kafasından tutarak engellemek istediğimde inatla dilini göt deliğime iyice bastırdı. Bir hoş olmuştum, sikim de hoşuma gittiğini belli edercesine dim dik olmuştu. Götümü yalarken sikimi sıvazlamayı da ihmal etmiyordu. Bu onun ilki olamazdı, kocasını daha önce de aldattığından emin olmuştum, çok ustacaydı hareketleri, anlaşılan karda yürüyüp izini belli etmeyenlerdendi bu kadın…
Sonra sikimin başına büyük bir tükürük bırakarak üzerine oturdu. Milim milim amına alırken de sürekli, “Offf yarıldı içim, çok büyük, kalın, ahhh!” diye mırıldanıyordu. Bense sabırla altta hareketsiz bekleyip tüm işi ona bırakmıştım. Sonunda taşaklarıma kadar oturmuş, ben de yavaş yavaş alttan git gele başlamıştım. Hayretle gözlerime bakarak, “Sen dur, amım patlayacak, lütfen dur, bana bırak, biraz alışayım!” dedi. Ben de durdum ve tekrar hakimiyeti ona bıraktım…
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, üzerimde o kadar yavaş hareket ediyordu ki, neredeyse tekrar uyuyacaktım. Birkaç dakika sonra tıpkı Didem ve Merve’de olduğu gibi elektrik verilmiş gibi üzerimde çırpınıp titreyerek anlamsız hırıltılar çıkardı. Orgazm olmuştu. Sakinleştikten sonrada sikimden kalkarak yanıma yüz üstü yığıldı. Ona, “Ne oldu, devam etmiyor muyuz?” diye sorduğumda, “Hayır, bana yetti, bittim ben!” dedi. Fena sinirlenmiştim, “Ulan orospu, sabahın köründe beni bunun için mi uyandırdın? Madem sikimi sen kaldırdın, sen indireceksin!” dedim ve yüz üstü yatar pozisyonda iken üstüne çıkıp arkadan amına girdim…
Yalvarmalarına, “Yavaş! Şerefsiz! Piç!” diye bağırmalarına ve küfürlerine hiç aldırmıyor, hırsla sikiyordum. Aradan beş dakika kadar geçmişti ki, yine bacakları titremeye, çarşafı tırmalayarak altımda debelenmeye başladı, yeniden orgazm oluyordu. Orgazm sarsıntıları daha tam bitmeden bunu sırt üstü yatırdım, bacaklarını omzuma alarak amına tekrar geçirdim. Bu kez daha çok veryansın etti, yıktı ortalığı, ama yine dinlemedim. Bana bağırarak küfür ederek diş geçiremeyeceğini anlayınca, “Aşkım yavaş, sikin çok büyük, midemi deldi, ne olur yavaş!” diye yalvarmaya başladı. Seslere Didem uyanıp gelmiş, Pınar yengeyi siktiğimi görünce birşey demeden tekrar uyumaya gitmişti.
Pınar yenge bu sırada bacaklarını omuzlarımdan kurtarıp belime doladı. Biraz önceki pozisyona göre nispeten daha rahat bir hal almıştı. Bir süre de bu pozisyonda sikiştikten sonra bacaklarını belime sıkı sıkı sararak yine titremeye başladı, üçüncü orgazmını yaşıyordu. Ben de sona gelmiştim, sikimi amından çıkarma gereği bile duymadan içine boşaldım. Boşalmam bitip amından çıktığımda tepkisiz bir şekilde baygın gibi yatıyordu. Sikimi çarşafa silip çıktım odadan, bahçeye çıkıp koltuğa uzanarak bir sigara yaktım. Sigaram bitince koltukta uzanırken tekrar uyumuşum…
Öğlene doğru bahçedeki masaya konulan çatal, bıçak, tabak ve neşeli seslere uyandım. Bir süre daha koltukta uyanık halde uzandım. Az sonra Merve elinde kahvaltılıklarla bahçeye çıktı. Uyandığımı görünce yanıma gelerek dudağıma bir öpücük kondurdu ve “Yengem çok mutlu, teşekkür ederim!” dedi. Burnundan bir makas aldım ve “Emir nerede?” diye sordum. “Fırına ekmek almaya gitti, gelir şimdi. Kahvaltı hazır, sen de kalk hadi, duşunu al!” deyip tekrar mutfağa gitti. Kalktım, odaya gidip duşumu aldım, üzerimde şortla tekrar indim bahçeye…
Kahvaltıda herkesin keyfi yerindeydi, özellikle Pınar yengenin mutluluktan ayakları yere basmıyordu, çok neşeliydi. Yazlığa ilk geldiğinde bize sürekli pençelerini gösteren dişi bir aslan gibiyken, dün gece yediği iki yarakla bu gün kedi yavrusuna dönmüştü. Kadının bütün aksiliği, huysuzluğu yaraksızlıktan dolayı imiş…
Kahvaltıdan sonra hep birlikte havuz kenarına geçtik. Pınar yengenin düne göre bir farkı da giymiş olduğu bikiniydi, galiba kızlardan birinin bikinisini giymişti. Havuza ilk giren Emir’le birlikte Pınar yenge oldu. Suyun içindeyken Emir birden şortunu çıkarıp havuz kenarına fırlattı. Emir’in çıplak kaldığını gören Pınar yenge, “Ayy deli!” diye bağırıp gülmeye başladı. Emir’in piçliği yine üzerindeydi, kadın ne kadar itiraz etse de Emir onun bikinisini de çıkarıp havuz kenarına fırlattı. Şimdi ikisi de havuzda çırılçıplaktı.
Biz havuz kenarında dikilmiş Emir’in bu hareketine gülerken, Didem de sexy bir dans eşliğinde bikinisini çıkardı. Didem çıkarınca ben de mayomu çıkardım. Sadece Merve kalmıştı bikiniyle ve çıkarıp çıkarmamakta kararsızdı. Pınar yenge havuzun içinden, “Hadi sen de çıkar Merve! Çıkar, çıkar, çıkar!” diye tezahürat yapınca, Didem bir anda Merve’nin bikinisini çıkardı. Hepimiz Didem’in bu yaptığı hareketi alkışlarken, artık yengesinden çekinmesine gerek kalmayan Merve çırılçıplak olarak havuza atladı…
Uzun bir süre havuzda kaldık ve kimin eli kimin cebinde belli değildi. Ancak Pınar yengenin keyifli hali hepimizi eğlendirmiş, havuzda çok gülmüştük. Bir ara Emir’le Pınar yenge havuz kenarında sikişmiş, ancak biz onlara katılmamıştık…
Öğleye doğru denize gitmeye karar verdik. Bulunduğumuz konuma çok uzak olmayan ve Merve’nin öve öve bitiremediği Phaselis diye bir yere gittik. Merve’nin övdüğü kadar vardı. İlk geldiğimiz günün dışında hiç denize girememistik, ama burası geldiğimize değmişti. Akşam olunca eğlenmek için bir mekana gitmeye niyetlendik. Ancak Pınar yenge kocasının sürekli telefonla kontrol etmesinden dolayı gitmek istemeyince biz de vaz geçtik ve hep birlikte tekrar villaya döndük…
Yine güzel bir akşam yemeği, içkiler, sohbet, muhabbet derken vakit gece yarısını geçmişti. Masadan ilk kalkan Merve ve ben olduk. Odaya geçtik, sikişe başlayacağımızda, Merve, “Amımı yalasana aşkım, yoksa çok canım yanıyor, hadi lütfen!” dedi. Ben de onu kırmadım ve amını yalamaya başladım. Kısa bir süre sonra da 69 olduk, ben Merve’nin üstünde amını yalarken o da alttan benim sikimi yalıyordu. O sırada kapının açılma sesini duydum.
Başımı kaldırıp baktığımda gelen Pınar yengeydi, gülerek, “Merveciğime yardıma geldim!” dedi ve arkama yanaştı. Merve sikimi yalarken, o da ilk önce taşaklarımı, daha sonra götümü yalamaya başladı. Bu olay gerçekten çok hoşuma gitmişti. Bir müddet böyle devam ettikten sonra aynı pozisyonda döndüm ve Merve’yle öpüşerek amına girdim. Yavaş yavaş içinde gidip geldikçe Merve altımda arzuyla ve zevkle inliyordu. Pınar yenge ise hiç boş durmuyor, yine götümü, taşaklarımı, sikimi, neremi denk getirise yalıyordu. Ben onun kadar azgın bir kadın tanımadım. Merve’nin inlemeleri arttıkça Pınar yenge götümün yanaklarını ısırıyor ve daha hızlı sikmem için elleriye götüme bastırarak beni yönlendiriyordu…
Merve yine o mavi gözleri kayarak ve çırpınarak orgazm olunca, Pınar yenge, “Hadi kocacığım sıra bende!” diyerek Merve’nin yanına domaldı. Ben de Merve’nin amından çıkarak Pınar yengenin arkadan amına girdim. Kadın benim taşaklarımı götümü yalarken kendi de sulanmıştı. Sikmeye başladığımda, “Ohhhh! Yarağın içimi dövüyor, çok kalın, çok güzel, müthişşşş, ohhhh!” diye bağırıyor, delirmiş gibi hareketlerle kafasını sallayarak götünü geriye vuruyordu…
Az sonra içeriye Emir ve Didem de geldiler, ikisi de çıplaktı. Emir gülerek, “Arkayı beşlemeye geldik kanka!” dedi. Ben hemen Didem’i elinden tutarak yatağa çektim ve Didem’in amını yalaması için Pınar yengenin kafasını bastırdım. Pınar yenge hiç itiraz etmeden kızın amına yumuldu ve iştahla yalamaya başladı. İlk gördüğümde Pınar yengenin böyle biri olacağına hiç ihtimal vermemiştim, ama tam bir yalama hastasıydı, yarak, taşak, göt, am fark etmiyordu, birilerini yalamaktan müthiş zevk alıyordu. Bunu o anda sikilerken gevşeyen am kaslarından anlayabiliyorum…
Emir de yeni yeni kendine gelmeye başlayan Merve’yi kaldırarak kucağına almış ve yanımıza yatarak kızı o şekilde sikmeye başlamıştı. Emir’le değişmeli olarak hatunların üçünü de siktik. Ne kadar sürdü bu günah saatleri emin degilim. Ama Emir veya ben, “Yeter, daha kalkmaz!” dediğimiz anlarda Pınar yenge hemen sikimize ve götümüze yumulup yalamaya başlıyor ve sikimizi tekrar kaldırıyor, sikişmeye yeniden devam ediyorduk. Tüm gece boyunca dört kez boşalmıştım, bu da saatler sürmüş, rekor kırmıştım.
Kızlar yorgunluktan baygın gibi yatarken, benim üstümde Pınar yenge halen zıplıyordu. Emir piçi arkasına geçip Pınar yengeyi benim göğsüme bastırdı, götüne zor da olsa girdi ve tost yapıp siktik. Emir boşalıp çekildiğinde, ben, “Pozisyon değiştirelim!” deyip Pınar yengeyi domalttım. Arkasına geçtim, sikimi hayatımda ilk defa bir kadını götten sikmek üzere göt deliğine yanaştırdım. Pınar yenge hemen, “Hayır seninki olmaz, öldürürsün beni, yırtarsın götümü, sakın yapma, hayır!” diye çırpınmaya başladı.
Emir omuzlarından tutarak sabitledi, ben de belinden tutarak sikimi göt deliğine bastırmaya başladım. Büzüğünü kastığı için sikimin kafasını zorlukla sokabilmiştim, büzüğü sanki sikimi mengeneyle sıkıyor gibiydi, sikimi koparacak zannettim bir an. Götüne girmekte zorlandığımı gören Emir Pınar yengenin ağzını ve burnunu eliyle kapattı. Hem götünün acısından hem de nefessizlikten bitap düşen Pınar yenge direnmeyi bıraktı. Emir ellerini çektiğinde Pınar yenge büzüğünü sıkmayı bıraktı, ben de birden köküne kadar girdim.
O anda Pınar yengenin feryatlarını birisi duysa, kolu veya bacağı testereyle kesilen bir kadının feryatlarına benzetebilirdi. Bu feryatlara Merve de Didem de ayılmış, hayretle bize bakıyorlardı. Ben götünü sikmeye başladığımda Pınar yenge daha güneş yüzü görmemiş küfürleri saydırıyordu bana. Ama benim umurumda değildi, çünkü götü çok dardı ve ben harika zevk alıyordum. Hatta götünün darlığı beni nerdeyse boşaltmak üzereydi. İyice hızlanıp inleyerek boşalmaya başladığımda ise Pınar yenge hıçkırıklarla ağlıyordu. Boşalıp çekildiğimde büzüğü kanıyordu, sanırım yırtılmıştı. Merve, “Gel yenge, soğuk suyla pansuman yapalım!” diyerek Didem’le birlikte koluna girip duşa soktular. Biz de Emir’le öbür odalardaki duşlara girip siklerimizi yıkayıp döndük.
Geldiklerinde Pınar yengeye, “İyi misin aşkım?” diye sorduğumda, “Nasıl iyi olabilirim hayvan herif, götüm yırtıldı, ölüyordum acıdan!” deyip yatağa yanlamasına uzandı. Yine de sesinde öfke yoktu, sadece kırgınlık vardı. Kocasıyla yaptığı telefon konuşmalarında bile öfkeli konuşan bu kadın kendisini bu şekilde siken birine karşı öfkeli değildi. Aslında onu bir çeşit intikam duygusuyla böylesine acımasızca sikmiştim. Ama şu anki haline üzülmüştüm, iç çeke çeke ağlıyordu. Kızlara ve Emire diğer odaya geçmelerini söyledim ve Pınar yengeye şefkat göstererek sarılıp, öptüm, gönlünü aldım.
Susadığını söyleyince aşağıya inip iki tane soğuk bira getirdim. Biralarımızı içerken biraz da sohbet ettik. Ondan tekrar özür dileyip, “Ne bileyim, sekste çok tecrübelisin, daha önce götten de vermişsindir diye düşündüm!” dediğimde, gülerek, “Ohooo, ne yaraklar yedi bu göt! Götten vermeye taa lisede başladım. En son geçen sene İzmir’e taşınan sevgilim sikmişti götümü. Ama hiç birininki seninki kadar büyük ve kalın değildi. Biliyor musun, birçok kadının aksine ben götten de çok zevk alırım. Tabii siken kişi hayvan gibi sikmeyecek!” dedi. Açıldıkça açıldı, yediği tüm naneleri, kırdığı tüm cevizleri, kocasını kimlerle aldattığını anlattı da anlattı. Uykumuz gelince birbirimize sarılıp uyuduk…
Ertesi gün uyandığındaysa götü halen acıyordu. Ama bir gün önceki neşeli psikolojisine geri dönmüş, bize karşı olan kırgınlığı da geçmişti. O gün akşama kadar havuz başında dinlendik. Akşam Pınar yengeyi kocası aradı, çocukların rahat durmadığını söyleyip eve dönmesini istedi. Pınar yenge hiç gitmek istemese de kocasının ısrarlarına dayanamayarak, “Tamam!” dedi.
O günkü son otobüs olan gece 12 otobüsüne bilet ayarladık. Yani daha vaktimiz vardı. Pınar yenge insiyatif kendinde olmak şartıyla ilkin Emir’le, sonra da benimle yaklaşık bir saat kadar yavaş yavaş sikişti. Ve son bir kez yarağa doymuş olarak otobüse binip evine döndü. Biz dördümüz ise günlerimizi, havuz, deniz, kum, güneş, yemek, içki ve sikişmekle geçirdik. Bazen ikili, bazen üçlü, ama çoğunlukla dörtlü olarak bol bol sikiştik.
Nevşehir’e dönmemize son bir gün kala, Pınar yenge kaynanasını ve görümcesini bahane ederek kocasıyla büyük bir kavga çıkarmış, “Ben bir müddet Antalya’da kalacağım!” diyerek yeniden bizim yanımıza gelmişti. Kocası hiç bir hatası olmamasına rağmen sürekli arayıp yalvarıyor, ama Pınar yenge geri adım atmıyordu. Kadınlar gerçekten şeytandı, uyduruk bahanelerle kocasıyla kavga etmiş, koşa koşa sikicilerinin yanında almıştı soluğu. Bu da yetmezmiş gibi kocasının telefonda yalvarmalarını bize dinletiyor, bundan da en ufak bir vicdan azabı duymuyordu.
Aslında kocasının haline de üzülmüştüm. Hem bu karakterde bir kadınla evlenmişti, hem de böylesine azgın bir kadını yatakta doyuramadığı için dünyada cehennemi yaşıyordu. Adamın işi çok zordu, bu kadın iyi siken herkesle kocasını aldatmaya devam edecekti. Yine de bizim için zahmet edip gelmiş olan Pınar yengeye istediğini verdik. Son günümüzde yine beşli olarak aynı yatakta sikişerek sabahlamış, güneşi doğurmuş, Nevşehir’e doğru yola çıkmak için son ana kadar beklemiştik.
Cennette geçirdiğimiz bu harika tatil hayatımın en güzel günleri olarak hafızamda hep kalacak 🙂