Selam herkese, ben Metin. 23 yaşındayım. Yakışıklı olduğumu söyleyemem, ama boylu posluyum. Karizmatik bir erkek olduğumu söylerler. Diyarbakır’lıyım, çocukluğum ve gençliğim küçük bir köyde geçti. Fakir bir ailede büyüdüm. 18 yaşımdan sonra ehliyetimi alınca köyümüzün muhtarına şöförlük yapmaya başladım. Sonraları da gerek belediyede, gerekse bazı devlet memurlarının şöförlüğünü yaparak ekmek paramı çıkarmaya devam ettim.
Bir gün İstanbul’da yaşayan amcamdan bir telefon geldi. Rusya’da büyük bir inşaat firmasında çalışan bir proje müdürü hemşerimiz, Türkiye’ye yeni taşınan ailesi için şöför arıyormuş. Amcama da güvenilir eli yüzü düzgün birini sorduğunda da amcam beni tavsiye etmiş. Bu adam zamanında Türkiye’de müteahitlik yaparken inşaatların kaba işlerini amcama yaptırırmış, o zamandan kalan bir tanışıklık ve dostluk varmış aralarında.
İyi maaş alacağımı öğrenince hemen kabul ettim. Hem müştemilatta kalıp hem de lüsk araba ile şöförlük yapacaktım. Amcam, “Hemen ilk uçakla gel, Enes bey seninle tanışmak istiyor, sonra Rusya’ya dönecek!” deyince ilk uçakla İstanbul’a gittim. Beykoz taraflarında lüks bir villaydı vardığım adres. Enes bey beni kapıda karşılayıp içeri buyur etti, benimle sohbet edip bir tür iş görüşmesi yaptı. Meğer kendisi sürekli buralarda olamıyormuş, karısı da İstanbul’a taşınmak isteyince yeni gelmişler. Karısı ve kızı için şöför aradığını, sadece şöförlük değil, kendisi burada olmadığı zamanlarda onlara göz kulak olacak güvenilir birini aradığını söyledi.
O sırada yukarı kattan inen karısı geldi yanımıza. Sapsarı saçları, bembeyaz teni, masmavi gözleriyle ve uzun boyuyla tam bir afetti. Enes abi 50’li yaşlardaydı, ama karısı en fazla 30 yaşındaydı. Rus olacağını tahmin etmiştim, ama bu kadar genç olacağını hiç beklemiyordum. Açıkçası Enes bey çok yakışıklı biri değildi, kısa boylu, göbekli, bakımsız bir adamdı, ama bok gibi parası vardı tabii.
Karısı kendisini tanıttı, ismi Sofya imiş. Enes bey beni, “Şöförünüz!” diye tanıtınca işi aldığımı anlamıştım. Ertesi gün müştemilata yerleşip hemen işe başladım. Henüz kızları Anastasya’yla tanışma fırsatım olmamıştı. Anastasya Londra’da ingilizce eğitimindeymiş, haftaya geleceğini söyledi Enes abi.
İlk gün işim olmadı, ama sonraki gün Enes abiyi havalimanına götürünce ilk şöförlüğümü yapmıştım. Artık altımda Mer*edes marka lüks araba vardı. Eve dönüş yolunda İstanbul’un keyfini çıkardım. Sağolsun Enes abi böyle takım elbise kravat çart çurt şartı koymamıştı. O yüzden günlük temiz kıyafetlerle işimi yapabilecektim. Sofya hanımı çarşıya pazara, kuaföre, AVM gibi yerlere götürüp bekleyip tekrar eve götürüyordum.
Böyle böyle bir haftayı geçirmiştim. Hayatımdan aşırı mutluydum. Sofya hanıma karşı herhangi bir yanlış hareketim de olmamıştı. Evet kadın taş gibiydi, uzun boylu, genç, güzel, çok sexy idi ve beni azdırıyordu, ama Enes abi çok iyi bir adamdı, ona karşı böyle birşey yapamazdım…
Ertesi hafta Anastasya’yı, yani küçük hanımı havalimanında karşılamaya gittim. Onu görür görmez tutulup kaldım. Annesinin kopyası gibiydi, ama annesinden çok daha güzeldi. Ama maalesef 16 yaşındaydı, yani yaşı benden çok küçüktü. Annesi çok güzel Türkçe konuşuyordu, ama Anastasya’nın Türkçesi o kadar iyi değildi. Zaten suratı beş karış, götü kalkmış, güzelliğinin farkında, şimarık ve havalı biriydi. Bana hiç yüz vermedi ve sanki kölesiymişim gibi valizleri elime tutuşturup arabaya geçti. Hani dizilerde ve filmlerde zengin züppeleri olur ya, Anastasya da gerçek hayattaki versiyonuydu. Anastasya ile de ilk tanışmam böyle oldu…
Aradan bir ay kadar geçmiş ve Anastasya burada özel bir okula başlamıştı. Her sabah onu okula götürüp, okul çıkışı da okuldan alıp eve getiriyordum. Kalan zamanda da yine Sofya hanımı istekleri doğrultusunda İstanbul’un bazı lüks yerlerine götürüp getiriyordum. Bu süre zarfında da Enes abi Rusya’dan gelmiş, birkaç gün kalıp geri gitmişti. Ayda birkaç sefer gelip gideceğini söylemişti zaten. Oradaki büyük projesinin birkaç yılı kalmış, sonrasında emekli olup temelli İstanbul’a dönecekmiş.
Sofya hanıma iyice alışmıştım, çok hanımefendi biriydi, zarif, bana karşı saygılıydı ve beklenmedik şekilde samimiydi. Ama Anastasya orospusu öyle değildi, bana hep küçümseyerek bakıyordu. Bir de her sabah onu okul kıyafetleriyle görmek, mini etekten bile kısa ile eteğiyle kaymak gibi beyaz parlak bacaklarını izlemek beni kudurtuyordu. Diyarbakır’da en azından ihtiyaçlarımı kerhane gibi yerlerde karşılayabiliyordum. Ama buraya geldim geleli hiç sikiş yapmamıştım ve kuduruyordum. Özellikle Anastasya’nın bana karşı olan tavrı beni daha da sinirlendiriyordu ve gece yatağımda yatarken onu şöyle domaltıp sikerim, o bana yukardan yukardan bakan gözlerine boşalırım gibi düşler kurup 31 çekiyordum. Aklıma Enes abi gelince de böyle birşeyi düşündüğüm için utanıyordum.
Bir gün Anastasya’yı okuldan almak için gittiğimde okuldan bir oğlanın arabasına binip gittiğini gördüm. Sofya hanımı arayıp bilgi verdiğimde, “Haberim var!” dedi. Ben de, “Tamam o halde!” deyip eve geri döndüm. Gece vakti ben yatarken kapının önüne bir araba yanaştı. Arabanın farları benim müştemilattaki odamın penceresine vuruyordu. Penceremden baktım, okuldaki o oğlan Anastasya’yı eve getirmişti. Anastasya’nın sarhoş olduğu her halinden belli oluyordu. Araba biraz öpüşüp aralarında birşey konuştuktan sonra oğlan arabasını park etti ve indiler, sarmaş dolaş eve girdiler. Kesin bu oğlan Anastasya’yı sikecekti.
Kendi kendime ilkin (Yat uyu, sana ne!) dedim, ama sonra dayanamayıp müştemilattan çıkıp eve girdim, evin anahtarı bende de vardı. Önce mutfaktan birşey alacakmışım gibi yaptım, ama sonra yukarıdan gelen sikiş seslerini duyunca tüylerim diken diken oldu. Sessizce üst kata çıktım. Daha koridorun başındaydım ve odasına yaklaşmamıştım bile, Anastasya fena halde inliyordu. İşin ilginç yanı Sofya hanımın da odası aynı kattaydı, eğer uyanıksa bu sesi duyuyor olmalıydı. Yani uyuyorsa bile uyanması lazımdı. Kızı kendi odasına çok yakın bir odada çok fena inleyerek sikiliyordu…
O oğlanı feci şekilde kıskanmıştım. Yakalanmamak için hemen ordan uzaklaşıp müştemilata geri döndüm. Yaklaşık bir saat sonra oğlan evden çıkıp arabasına atladığı gibi gitti. İlerleyen günlerde bu olay birkaç sefer daha tekrar etti ve hatta bir seferinde de eve başka bir oğlanla geldi ve sikiştiler. Kuduruyordum, ama yapabileceğim birşey yoktu…
Aradan birkaç ay geçti. Soğuk bir kış günü sabah uyandığımızda Enes abi gelmişti, süpriz yapmak istemiş. Hafta sonu olduğu için iki günlüğüne gelmişti. Sabah çok erken bir saatte gelince beni aramak istememiş, uyuyor olurum diye taksi ile gelmiş. Kendi kendine kahvaltı hazırlıyordu ben mutfağa girdiğimde. Karısını ve kızını sordu, ben de, “İyiler abi!” dedim. Hafta sonu ailece kayağa gittiler. Bana da sağ olsun izin verdi, iki gün boyunca İstanbul’u gezdim. Normalde niyetim para verip sikeceğim bir orospu bulup içimdeki bu yangını söndürmekti, ama maalesef çevrem olmadığı için sikim elimde kaldı.
Pazar akşamı Enes abiyi havalimanına götürdüm. Yolda, Anastaya’nın yediği bokları acaba Enes abiye söyleyim mi söylemeyim mi diye kararsız kalmıştım. Ama söylersem işimden olabilirdim, o yüzden söylemedim.
Sonraki gün öğlen vakti Sofya hanımı her zaman gittiği bir AVM’ye götürdüm. Bana bir bayan arkadaşıyla buluşacağını, biraz geç kalacağını söyleyerek eve gitmemi, beni çağırınca tekrar gelmemi söyledi. Zaten eve çok yakın bir yerdeydi bu AVM, yoğun trafikle bile yarım saatlik mesafeydi, sürekli buraya gelirdi, onu bırakır ben eve dönerdim. İlk başlarda beni çağırmaz, taksiyle dönerdi. Bu birkaç kez olunca ben de, “Her seferinde böyle taksi ile dönecekseniz Enes beyi bilgilendirmemiz gerekir!” dediğim için artık eve döneceğinde beni arayıp çağırıyordu.
O gün yine Sofya hanımı AVM’nin girişinde bıraktıktan sonra eve dönecektim. Ama AVM’ye gelmişken biraz gezeyim, biraz da alışveriş yapayım dedim. Otoparka park ettim arabayı, ben de AVM’yi gezdim, sağa sola baktım, çok pahalı bir yerdi, benim alışveriş yapacağım bir yer değildi. Acıkınca yukarıda kafelerin restoranların olduğu kata çıktım. Bir de ne göreyim, restoranın birinin teras kısmında Sofya hanım 20’li yaşlarda bir erkekle gayet samimi bir şekilde oturuyordu!
Bayan bir arkadaşıyla buluşacağı konusunda bana yalan söylemiş, genç bir erkekle buluşmuştu ve aşırı samimi idiler. Çok şüphelenmiştim bu durumdan. Onlara çok yaklaşmadan uzaktan izlemeye karar verdim. Yemekleri bitince kalktılar ve sarmaş dolaş AVM’nin otoparkına indiler, tabii ben de arkalarından gittim. Adamın arabasına bindiler, ama adam arabayı çalıştırmadı. Şüphelenmekte de haklı olduğumu, arabada öpüşüp yiyişmeye başladıklarını görünce anladım. Hemen telefonumu çıkarıp videolarını çekmeye başladım. Az sonra Sofya hanımın kafası seri bir şekilde inip kalkmaya başladı. Gizlendiğim yerden tam göremiyordum, ama adama sakso çekiyor olmalıydı…
Bir süre sonra saksonun bittiğini Sofya hanımın doğrulup ağzını yüzünü mendille silmesinden anladım. Pet şişedeki suyla ağzını birkaç kez çalkalayıp kapıyı açarak yere tükürdü ve kapıyı tekrar kapadı. Sonra makyajını tazelerken, bunu neden yaptım bilmiyorum, ama hemen arabayı park ettiğim yerden alıp geldim, onların yanına pak edip arabadan indim. O sırada arabadan iniyorlardı. Beni karşısında görünce Sofya hanım donup kaldı, yüzü şekilden şekile girdi.
Adamın, “Aşkım ne oldu?” deyip elini tutmasıyla Sofya hanım daha çok telaş yaptı ve elini çekip, adama, “Bizim şoför!” dedi. Adam da Sofya hanımın evli olduğunu biliyordu ve o da telaşlanmıştı ki, “Sonra görüşürüz!” diyerek hemen geri arabasına binip çalıştırdığı gibi uzaklaştı yanımızdan. Sofya hanım telaşla, “Şey… bir tanıdığımızın oğlu, burada tesadüfen karşılaştık da, bana yeni arabasını gösterdi…” dedi. Benim onları öpüşüp yiyişirken, sakso çekerken görmediğimi sanıyordu. Ama korkudan eli ayağı titriyordu.
Ne diyeceğimi bilmediğimden hiçbir şey demedim. Sessiz kalmamla herşeyi gördüğüm sonucuna vararak daha çok korkmuştu. Koluma yapışıp, “Ne olur Enes’e söyleme!” dedi, ama artık ağlayacak gibiydi. Gözleri korkudan veya utançtan dolmuştu. Tabii Enes beye anlatırsam hem evliliği hem de yaşadığı bu lüks hayatı bitecekti. Elini kolumdan ittirip hiçbir şey söylemeden arabaya bindim. O da telaşla bindi. Normalde hep arkaya otururdu, ama şimdi ön koltuğa oturmuştu.
Ben hiç konuşmadan arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladığımda halen yalvarmaya devam ediyordu. Para teklif etti, hatta parmağındaki o pahalı yüzüğü çıkartıp bana vermek istedi. Doğrusu ben kararsızdım Enes beye söyleyip söylememe konusunda. Yaptığı orospuluk da olsa, kadının o haline acımıştım. Hem para teklifi çok cazipti. Hem de bu durumu Enes beye söylersem büyük ihtimalle boşanacaklardı ve belki de şoföre ihtiyaçları kalmayacaktı.
İlk başlarda para teklifini kabul etmeye hazırdım, ama eve vardığımızda, “Ne istersen yaparım!” deyip bana yanaşması beni epey şaşırtmıştı. Eğer para teklifini kabul etseydim belki bu kadar ileri gitmeyecekti. “Beni beğendiğini biliyorum, arabada sürekli beni aynadan izlediğinin farkındayım!” diyerek ellerini vücudumda gezdirmeye başladı.
Enes abiye büyük saygım vardı, ama Sofya gibi güzel bir kadının karşısında uzun süredir de elini siken biri olarak tepkisiz kalamazdım. Ömrüm boyunca gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi ve şimdi onunla sikişme fırsatım vardı. Karşımda bu güzellikte bir kadının benimle sikişmek için yaptığı cilveye artık dayanamayıp karşılık verdim, bir anda dudaklarımız birbirine yapıştı…
Uzunca öpüştükten sonra kucağıma aldığım gibi yukarı çıktık ve ilk gördüğümüz odaya girdik. Sofya’nın bu kadar ateşli öpüşmesi beni kudurtuyordu. Hızlıca onu soydum, o da benim üstümdeki tişörtü çıkartıp hemen boynumu, kıllı göğüslerimi öpmeye, ısırmaya başladı. Ben de onun vücudunu okşayarak memelerine yöneldim. Memeleri, bacakları, amı, götü, tüm vücudu mükemmeldi. Ayrıca hayatımda bu kadar güzel kokan bir kadın görmemiştim.
Yatakta uzunca bir ön sevişme yapıp Sofya’yı yedim bitirdim. Am, göt, meme, bacak, ayak bırakmadım, her yerini yalayıp emdim. Artık altımda kendisini sikmem için kıvranıyordu. Bana sürekli, “Hadi erkeğim, hadi sevgilim, hadi aşkım sik beni!” diyordu. Bana yalvaran, sanki zorunda olduğu için benimle sikişecek biri değil de, uzun süredir benimle sikişmek isteyen bir kadın vardı altımda.
Kendi elleriyle kemerimi açıp pantolonumu indirdi, kazık gibi yarağımı donumdan fırlamış şekilde görünce gözleri ışıldadı. Hemen saldırıp saksoya başladı. Uffff, ağzını ve dilini o kadar iyi kullanıyordu ki, ilk defa bu kadar iyi bir sakso yapılıyordu bana. Donumu tamamen indirip yere diz çökerek taşaklarımı da emmeye başladı. Beni hemen boşaltacaktı orospu, o yüzden kaldırdım onu, yatağa fırlattım.
Hemen üstüne çıkıp zevkten ıslanmış amını yarağımla biraz fırçaladıktan sonra birden girdim. Offf, amının içi alev alev yanıyordu! Yatağa gömdüm onu, bacaklarını belime doladı. Ondan kaç ayın acısını çıkartıyordum. Sofya’nın aldığı zevki gözlerinde görebiliyordum, çok fena inliyordu altımda orospu. Çok geçmeden titreyerek orgazm oldu zaten. Çok hazırlıksız gelişmişti olaylar, bir anda gerçekleşmişti, kondom falan da kullanmamıştım, kendimi zor tutuyordum içine boşalmamak için. Arkamdan da elleriyle götüme baskı yaparak yarağımı iyice içine alıyordu, o yüzden boşalmaktan korktum.
Boşalmamı biraz da olsun geciktirebilirim umuduyla içinden çıkıp, Sofya’dan domalmasını istedim. Ona evde kondom olup olmadığını sordum. Korunduğunu söyledi, yani içine boşalabilirdim, ama yine riskli olacağından içine boşalmak istemedim, ne olur ne olmaz. Bir 5 dakika da domaltıp siktikten sonra artık dayanamayıp amından çıkıp beline ve sırtına boşaldım. Normalde benim sikişlerim daha uzun sürerdi, ama böyle bir kadınla yine iyi dayanmıştım 🙂