Kocam Almanya’ya gelince önce fabrikaya yakın bir yerde apart daire tuttuk. Bir de kocama bilerek aynı bölümde iş bulmamıştık, fabrikanın diğer ucunda çalışıyordu, yani gün içerisinde birbimizi pek görmüyorduk. Ahmet ile ise her gün beraberdik zaten. Ahmet ile kocam arkadaş oldu. Ahmet kocamın yüzüne, “Kanka!” diyor, ama kocamdan habersiz beni sikerken kocamı aşağılıyor, “Amına koduğumun boynuzlusu!” diyordu 🙂 Kocam ile de sikişlerim devam ediyordu tabii, ama kocama karşı artık hiç sevgi duymuyordum. Sanki kocam Ahmet idi ve ben onu Murat’la aldatıyor gibi hissediyordum…

Bir ay sonra Ahmet ne yaptı etti sağ tarafında bulunan evi de bize ayarladı. Ben ilk başlarda karşıydım buna, sonuçta aylardır köyün orospusu gibiydim, ama Ahmet’in ikna kabiliyeti çok yüksekti. Ahmet, “Kira zamanı geldi!” deyip beni gün içinde fırsat bulup Felix’e gönderiyor, siktiriyordu. Zaten köy 10 dakikalık mesafedeydi, koşa koşa gidip Felix’in altına yatıyordum. Benim sayemde Ahmet hiç kira ödemiyordu 🙂

Sonradan kocam da Felix’le tanışıp arkadaş oldu. Hatta Felix hafta sonları kocamı balığa götürüyor, Ahmet te beni bu sayede rahatça sikebiliyordu. Bazen de kocama ek mesai verdirtip, beni kirasını sikişerek ödediğim evine atıp sikiyordu. Kocam ise hiçbir şey farketmiyordu. Ahmet birkaç kez de kez kocamla alkol alırken kocamın içkisine ilaç atıp uyutup beni kocamın yanı başında sikmişti. Çok riskli bir durum olduğundan çok korkuyordum, ama Ahmet sikini bana soktuktan sonra büyüleniyordum, kocam uyansa ve bizi görse umursamaz hale geliyordum. Bazen de fırsat bulamıyorduk ve çok azgın olduğum dönemler kocam uyurken bile balkondan atlayıp Felix’in evine geçiyor ve Ahmet’le orada sikişiyordum. Hele ki hafta sonuna denk geldiysek Felix’e kıyak yapıyor, iki erkeğimin arasında tost oluyordum 🙂

Neredeyse bir yıldır bu şekilde devam ediyorduk. Kocamın boynuzu arşa yükselmişti, ama bundan hiç haberi yoktu. Ama o sene haziran ayında adet günüm geçmişti, korkmaya başladım. Her ne kadar korunuyor da olsak, bazen azgınlıktan falan kaçamaklar oluyordu. Hemen test yaptım ve hamile olduğumu öğrendim. Büyük ihtimalle de bebek Felix’tendi. Çünkü Ahmet o dönem çok sık Almanya içi görüşmelere gitmişti ve ben de Felix’le sikişmiştim…

Hamile olduğumu Ahmet’e söylediğimde hiç panik yapmadı. Bense aşırı panikteydim, çünkü kocam içime boşalmazdı, çocuk hiç istemiyordu, hep garantiye alırdı. Ahmet, “Ben çözeceğim, merak etme. Önce bir doktora gidip kaç haftalık olduğunu öğrenelim!” dedi. Böylece 6 haftalık hamile olduğumu öğrendik. Ben de şüphede kalmıştım, bebek Ahmet’in de olabilirdi. Doktordan çıkışta benim telaşımı gören Ahmet, “Sakin ol, daha süremiz var, benim Türkiye’de doktor bir arkadaşım var, Selim, kürtajla alır bebeği, 5 dakikalık iş!” dedi. Ben de, “Türkiye’ye mi gideceğiz? Hastanede sorun çıkmaz mı, evliyim, kocamdan onay imza falan istemezler mi? Hem pahalı mıdır işlem?” dedim. (Çok bilgim yoktu bu konularda).

Ahmet hınzırca gülerek, “Pahalı olsa bile çözümü basit, Selim’e de bir kıyak yaparsın!” dedi. “Yuh artık Ahmet!” dedim. Ahmet’le arabadaydık bunları konuşurken, hemen bahsettiği doktor arkadaşı Selim’i aradı. Kısa bir hoşbeşten sonra, “Sana yine işim düştü kardeşim, benim orospu hamile kalmış, onu çözmemiz lazım!” dedi. Selim, “Çözeriz, çözeriz!” dedi. (Araba içinde konuştuğundan tüm sohbeti ben de dinliyordum). Selim, “Sen bana orospunu gönder bakayım, nasıl hamile kalmış önce bana göstersin!” dedi gülerek. Ahmet, “Göndereceğim merak etme, ama 6 haftalık hamile, hemen çözmen lazım!” dedi. Selim, “Sıkıntı yok, yarın benim Sancaktepe’deki eve gönder, kalsın bir hafta bende, daha süremiz var 10 haftaya kadar, hatta sonrasını bile çözeriz, merak etme bu süre zarfında iyi bakarım ona!” dedi.

Ben (Olmaz, olmaz!) diye el hareketi yapıyordum arabada. Ahmet ise, “Bu öyle bildiğin orospulardan değil lan, kocası öyle salmaz bunu!” dedi. Selim, “Neee, bir de evli mi, orospuya bak sennnn! O zaman kesin göndereceksin bana!” dedi. Ahmet, “Çok kalamaz orada kanka, yanımda çalışıyor Almanya’da, kocası da burada!” dedi. Selim, “O zaman yarın gönder bana. Hafta sonu geliyor, ben de buradaki işleri ayarlarım, önümüzdeki pazartesi benim hastanede alırız bebeği!” dedi. Ahmet, “Tamam kanka, yarın göndereceğim sana, bak bu orospu benim için önemli, ona iyi davran!” dedi. Selim de, “Merak etme kanka!” dedi ve kapattı telefonu.

Ben dinlediklerim karşısında şok içerisindeydim. Tam bir orospu gibi hissediyordum kendimi. Ahmet, “Bakma bana öyle, başka çaremiz yok. Hem iki gün tatil yaparsın. Selim iyi biridir, ama çok fetişi vardır, ne isterse yap yoksa kürtaj sıkıntıya girer. Merak etme seversin sen de, keyfini çıkar bir de!” dedi. Korkudan ve endişeden titremeye başlamıştım. Ahmet bana sürekli, “Sakin ol ya!” diyordu. Ben de, “O zaman sen de gel madem hafta sonu, beni yalnız bırakma!” dedim. Ahmet, “Yarın olmaz, işler var, ama cumartesi veya pazar gelirim belki!” dedi. Ben off çekiyordum sürekli. “Ee, kocama ne diyeceğiz?” dedim. Ahmet, “Ben seminer falan birşey uydururum, merak etme!” dedi…

Bir sonraki güne bana uçak bileti ayarladı. Hiç birşeyden habersiz kocam seminere gidiyormuşum gibi beni akşam havalimanına bıraktı. Ahmet bana Selim’in telefon numarasını vermişti, inince Selim’i aradım. Beni havalimanına lüks arabasıyla karşılamaya geldi. Adam aşırı esmer tenliydi, boyu Ahmet kadar uzundu ve aynı yaşlardaydı, ama benim tipim hiç değildi. Beni görünce, “Fotoğraflarından daha güzelsin!” dedi.

(Ahmet birçok kez benim fotolarımı hatta kısa kısa videolarımı çekmişti. Aslı hep çektirmiş, Felix’de bile vardı Aslı’nın fotoları ve videoları, beni de bir şekilde ikna etmişlerdi, ben de yüzüm gözükmediği sürece izin vermiştim. Fotolarda beni sikerken sadece amım götüm gözükürdü, yani kocamdan, Ahmet’ten ve Felix’ başkası kim olduğumu anlamazdı. Aslı kadar cesur değildim ve buna sadece üçümüzün arasında saklı kalması şartıyla izin vermiştim).

Epey utanmıştım Selim’in de fotolarımı görmesinden. Selim yol boyu Ahmet’le arkadaşlığı hakkında konuşuyordu. Bana Ahmet’le ne zaman tanıştığımızı falan sordu. Sonra kocamdan bahsetmeye başladı, Ahmet’ten duymuş birşeyler. Selim’in sorduklarını cevaplıyordum, ama utançtan ve tedirginlikten dolayı yüzüne bakamıyordum. Kısa bir elbise giymiştim, bacaklarım ortadaydı, Selim elini bacaklarıma atıp okşamaya başladı. Ben tepkisiz haldeydim. Bakacaklarımı okşarken de, “Ahmet bana ne kadar cilveli olduğundan bahsetti, ama sanırım sadece ona cilve yapıyorsun?” dedi. Selim’e bakıp gülümsedim. Selim de, “Ha şöyle gül ya, ben somurtan orospudan hiç hoşlanmam. Gerçekten çok güzelmişsin, aç bakalım iyice bacaklarını!” diyerek elini amcığıma götürdü ve okşamaya başladı. “Elbiseni yukarı çek!” dedi ve dediğini yaptım…

Artık amcığım sulanmıştı, gözlerim kapalı hafif hafif inliyordum, yavaştan kıvama gelmiştim. Külodumun kenarını çekerek, “Çıkar şunu!” dedi. Hemen külodumu ayak ucuma indirip çıkardım. “Koltuğunu da iyice geri al, ayakabılarını da çıkar!” dedi. Dediklerini yapıp koltuğa iyice yaslandım. Bacaklarımı iyice kendime çektim. Daha tanışalı yarım saat olmamıştı Selim’le, ama eli daha şimdiden amcığımda geziyordu. “Hemen ıslandın orospu, koltuğu ıslatacaksın!” deyip elini amcığımdan çekti. Sonra çoraplarımı da çıkarttırdı. Ayaklarımı kendine doğru çekip öpmeye, ayak parmaklarımı yalamaya başladı…

O sırada kocam arıyordu, ona indiğimi söylemeyi unutmuştum. Aramasına cevap vermeyip mesaj yazdım, “Uçak daha yeni indi, halen uçaktayım, otele geçince ararım!” dedim. Selim hemen, “Kimdi o, kocan mıydı?” dedi, “Evet!” dedim. Selim, “Bak şu işe arkadaş! Hem evlisin, hem de karnında başkasının çocuğunu taşıyorsun, şimdi de bana orospuluk yapıyorsun. Ben sizin gibi orospular yüzünden evlenmiyorum. Hadi eve varana kadar biraz masaj yap!” diyerek ayaklarımı kotunun yani sikinin üstüne koydu. Ayağımla kotun üstünden okşarken onun da kalın bir siki olduğunu hissettim, çok sertti, demir gibiydi. Bunu yapmak benim de çok hoşuma gitmişti. Baya gevşemiş ve azmıştım. Azdığım zamanlar kendimi fena kaybediyordum, herşey yapabilir duruma geliyordum.

Selim’e de ısınmaya başlamıştım, “Çıkartmamı mi ister misin?” dedim. “Neyi, sikimi mi?” dedi. Ben de, “Evet!” diyerek hemen kemerine yöneldim. O an yüz yüze geldik. Çenemden tutup dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve “Ha şöyle, bana bütün hünerlerini göster!” dedi. Kotundan sikini çıkartıp yerime geçtim ve ayaklarımı sikine sürtmeye başladım. Selim, “Vay orospu vay!” deyip telefonuyla Ahmet’i görüntülü aradı. Ahmet hemen sordu, “Aldın mu orospumu?” diye. Selim de, “Bak orospun bana ne yapıyor!” diyerek arabanın iç ışığını yakıp sikine sürdüğüm ayaklarımı gösterdi. Sonra da beni gösterdi, ama benim gözlerim o kahverengi mor karışımı sikindeydi.

Selim, Ahmet’e, “Dediğin kadar varmış kanka, kaç haftadır işten dolayı sikişmedim, bunun acısını orospundan çıkartacağım!” dedi. Ahmet, “Şimdi orospum sana güzel de bir sakso çeker, kocası çektirmiyormuş, ben öğrettim!” dedi. Bunu duyar duymaz Ahmet’i ikiletmeden hemen saksoya başladım. Selim, Ahmet’e, “Off çok iyi eğitmişsin orospunu, lafını ikiletmiyor. Bundan sonra birşey istersem seni ararım!” dedi. Ahmet de, “Ben tembih ettim ona merak etme. Eti de butu da senin!” dedi ve kapattı. Selim eliyle başımı tutup beni yönlendirirken, “Duydun değil mi Ahmet’i, ne istersem yapacaksın!” dedi. Ben de, “Hıhı!” diyerek saksoma devam ettim.

Çok kalın olması beni kudurtmuştu. Ben ağzıma almaktansa yalayıp öpmeyi daha çok seviyordum. Kalın olunca da gövdesini başını aynı dondurma gibi yalar emerdim. Aynısını yapıyordum şimdi de. Selim’e, “Kaç dakika yolumuz var?” diye sordum. “Çok kalmadı, birazdan varırız!” dedi. Ben de, “Boşalır mısın devam edeyim mi, yoksa eve mi kalsın?” dedim. “Boşalırım ama hepsini yut, tamam mı!” dedi. Eve varmaya yakın boşaldı ve hepsini yuttum.

Kafamı kaldırığım sırada içerisinde villa evler olan lüks bir siteye girdik. Bana torpidodan çıkardığı peceteyi uzattı. Ağzımın kenarını sildim güzelce. Kendi evinin önünde durunca elbisemi düzeltip ayakabılarımı giydim. Selim, “Sormadım sana, aç mısın?” dedi. Akşam uçağı ile gelmiştim, eve vardığımızda saat gece 12’yi geçiyordu. “Yok değilim, ama çok susadım!” dedim. (Zaten heyecandan ve stresten açlık falan hissetmiyordum. Daha yeni tanıdığım bir adamın villasına gelmiştim ve iki gün boyunca karnımdaki çocuğu alsın diye ona kendimi siktirecektim).

Evin içerisine geçtik. Bana buzdolabından su alıp verdi. Birkaç tane pet şişede su daha alıp, “Bunlar da yanımızda bulunsun!” dedi. Evin içi harikaydı, çok zengin olduğu belliydi. Kendimi aynı escort gibi hissettim. “Hadi gel!” dedi ve birlikte yukarı kata çıktık. Kocaman geniş bir yatak odası vardı. Hemen soyunmaya başladı. Adam aşırı kıllı biriydi. Esmer tenine rağmen siyah kalın kılları bütün vücudunda belli oluyordu. Ben ayakta durmuş izliyordum ki, “Hadi sen de soyunsana!” dedi. Güldüm ve soyunmaya başladım. Ayakkabılarmı da çıkartıp çırılçıplak kaldım.

“Gel bakayım şöyle!” diyerek memelerimi ve götümü okşadı. “Çok dirisin, memelerin dimdik, çok iyi!” deyip ayakta okşuyordu beni. Odanın ışığını kısarak loş bir ortam yaptı. Dudaklarıma birkaç öpücük kondurup sonra beni kuçakladı, birlikte yatağa atladık. Yatakta sarmaş dolaş gülüşerek oynaşıyorduk. Elimden geldiğince cilve yapıyordum ona. Sonuçta buraya beni sikmesi için kendi ayağımla taa Almanya’dan gelmiştim. Tipsiz bir herif olsa da, çok zengindi. Odadan baktığımda evin bahçesinde havuzu falan vardı. Ahmet’in dediği gibi keyfini çıkartabilirdim.

“Masaj yapmasını biliyor musun?” dedi. “Çok anlamam ama istersen yaparım!” dedim. Yatağa oturup beni arkasında aldı, “Omuzlarıma masaj yap, bakalım yapabiliyor musun!” dedi. Ben de başladım masaj yapmaya. Sırt bölgesi bile kıllıydı adamın. Baya keyiflenmişti yağtığım masaja. Omuzlarına öpücükler kondurup, “Nasıl, iyi mi?” dediğimde, “Çok iyi yapıyorsun, devam et!” dedi. Ben masaj yaparken kaç yıldır evli olduğumu, kocam hakkında sorular sordu, hepsini cevapladım…

Ellerim yorulunca, “Masaj yapma sırası sende!” dedim ye yatağa yüz üstü uzandım. Götüme sert bir tokat attı. Sonra üstüme çıkıp omuzlarıma ve boynuma öpücükler kondurmaya başladı. Beklediğimden çok daha romantik bir başlangıç olmuştu. Siki göt yanaklarıma değiyordu. Omuzlarımı, belimi okşayarak öperken (kendince masaj yapıyordu) ben de elimi arkaya atıp götüme değen sikini okşamaya başladım. Birkaç dakika boyunca böyle okşadı beni. Sonra beni çevirip bu sefer dudaklarımı, boynumu, memelerimi okşayıp öpmeye başladı. Ben de elimi onun başına koymuş vücudumun her yerine götürüyordum öpsün, emsin diye. Sıra bacaklarıma oradan da ayaklarıma gelince iki ayağımı yanyana tutup yalamaya başladı. Ayak parmaklarımı emiyordu resmen, “Son zamanlarda gördüğüm en iyi ayaklar!” dedi.

Sonra ayaklarımı sikine götürüp sürtünmeye başladı. Sikinden akan zevk sularından ve yalayıp emdiği için ayaklarım sırılsıklam olmuştu. Ben de bir yandan klitorisimle oynuyordum. Ayaklarımla işi bitince amcığıma dil atmaya ve parmaklamaya başladı. Çok iyi değildi bu konuda. Sürekli canımı acıtıyordu. Bana, “Hadi, sıra sende!” diyerek sırt üstü yatağa uzandı. Bu sefer ben üst tarafaydım ve sikini ağzıma aldım. Sikinin sadede baş kısmını alabildiğimden genellikle emiyor, yalıyordum. Taşakları kıllı olduğundan oraya yönelmek istemedim ilk başlarda, ama, “Aşağıya in!” diyerek başımdan tutup beni taşaklarını da emmemi istedi. Azgınlığım üzerimdeydi zaten, yumuldum oraya da.

Taşaklarını emerken birden belini yukarı çekip, “Daha aşağıya!” dedi. Göt deliğini yalamamı istiyordu. Kıllı göt deliğini yalamak istemedim ve “Hiç yalamadım orayı daha önce!” dedim. “Herşeyin biir ilki vardır güzelim. Sana yalayacaksın diyorsam yalayacaksın!” dedi. İstemeye istemeye yaladım, zorluk çıkartmak istemedim. İşin sonunda karnımdaki bebek vardı. İğrendiğimi fark eden Selim çok yalatmadı, “Tamam yeter, hadi domal, hızlıca bir sikeyim seni, sabah erken kalkacağım, operasyonlarım var, yarın devam ederiz!” dedi.

Hemen domaldım. Kalın sikini amcığımın dudaklarına yapıştırdı. Zar zor aldım içime. Sonra beni inlete inlete orgazm olana kadar sikip içime boşaldı. Boxerini giyip, “Yoruldum, yatacağım ben!” dedi. Ben de amımdan akan dölleri temizlemek için banyoya girdim. Boynumdan aşağı duş aldım. Duvarda asılı bornozu da giyip odaya girdiğimde horlayarak uyuyordu. Benim valiz falan hep arabadaydı, külodum bile arabada kalmıştı, o yüzden öyle bornoz ile yatağa onun yanına uzandıp uyudum…

Sabahın köründe beni dürterek uyandırdı. Duştan yeni çıkmış, üstünü giyiniyordu. “Valizini arabadan getirdim, ben çıkıyorum, dolap dolu acıkırsan kendine hazırlarsın birşey, rstorandan birşeyler istersen de beni ara, eve göndertirim!” dedi. Yanaklarımdan makas alıp çıktı.

Ben biraz daha uyuyup kocamın aramasına uyandım. Tabii ya, dün onu aramayı unutmuştum. Telefonu açıp kocamla konuştum, “Yorgundum uyudum, otele geç vardım, zaten yeni uyandım…” dedim. Kocam, “Seminer yok muydu?” diye sorunca, “Var var tabii, ama öğleden sonra, şimdi hazırlanıp oraya gideceğim!” diyerek yalan söyledim. “Tamam bir tanem!” dedi ve kapattı telefonu.

Üstümü giyip evi güzelce gezdim. Saunası bile vardı evin. Sonra inip kendime havuz başında güzel bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltı yaparken Selim arayıp ne yaptığımı sordu. Havuz başında olduğumu öğrenince havuza girmemi söyledi. “Bikinim olsa girer yüzerdim!” dedim (Tabii böyle havuzlu eve geleceğimi bilmiyordum, yoksa bikini alırdım yanıma). “Çıplak yüz!” dedi gülerek. Sonra evde kız kardeşinin mayosu olduğunu söyledi, “Bedenleriniz yakın, uyar sana!” dedi. Hemen dediği yere bakıp buldum, biraz bol oldu ama idare ederdi.

Kendime meyve kokteyli hazırlayıp havuzun keyfini çıkardım. Bana bu imkanları sunan Selim’i akşam ödüllendirmem lazımdı. Hazırlığımı yaptım, ona güzel bir yemek hazırladım, hem de bakımımı yapıp yanımda getirdiğim siyah jartiyer takımımı üzerine de incecik olan siyah elbisemi giydim. Hazırlıklı gelmiştim bu sefer 🙂

Akşam Selim gelince ona sunduğum manzaraya ve ortama hayran olmuştu. Güzelce yemek yedik, dolaptan güzel eski bir kırmızı şarap açtı. Benim alkolle aram iyi değil, ama onunla birlikte içmeye başladım. Bir şişe şarabı birlikte bitirdiğimiz yetmezmiş gibi üstüne başka alkoller de alınca benim kafa 1 milyon oldu…

Sabah büyük baş ağrısı ile uyandım. Selim yanı başımda çıplak şekilde uyuyordu. Benim üzerimde de dün giydiğim jartiyerden kalan parçalar vardı. Her yeri yırtılmış, parçalanmıştı. Bir bileğimde de peluş kaplı kelepçe vardı. Boğazım, bademciklerim, amım, götüm, her yerim ağrıyordu. Dün gece sikişmemiz baya sert geçmişti anlaşılan. Ağzımdan salya akıyor, yüzümde, saçımda kurumuş döller vardı. En son hatırladığım, salonda Selim’in kucağında sevişiyordum. Sonrası karışık, parça parça hatırlıyordum. Yatak odasına ne zaman ve nasıl gittiğimizi hatırlamıyorum, ama beni kelepçeleyip domaltıp götten sikerken ise çok acı çektiğimi hatırlıyordum. Banyoda sikiştiğimizi de hatırlıyorum. Bir de ara sıra telefonunun flashının açık olduğunu ve beni çekerken biriyle konuştuğunu duyuyordum. Ona, “Çekme lüften!” diye seslendiğimi de hatırlıyordum…

Kafam çatlayacaktı resmen. Büzüğüm ise resmen sızlıyordu. Kendi kendime ben o siki nasıl götüme aldım diyordum. Ahmetin de kalın bir siki vardı, ama Selim’inki daha kalındı ve sanırım götten sikmeyi Ahmet kadar iyi bilmiyordu.

Kendimi banyoya soğuk suyun altına attım. Güzelce yıkanıp iyice temizlendim. Temiz kıyafetler giyip aşağı indim ve kendime kahve hazırladım. O sırada telefonuma baktım, dün gece o kafayla kocamla telefonda yazışmışız. Kocam, “Nasıldı günün?” diye yazmış, ben de ona, “Çok eğleniyorum aşkım, iyi ki gelmişim, Selim’in sana selamı var!” demişim. (Bunları mesela hiç hatırlamıyorum). Kocam da, “Selim’i tanımıyorum ama sen de ona selam söyle!” diye yazmış. Sonra da, “Uyudun mu?” diye yazmış ben cevap vermemişim.

Ne mazeret uyduracağımı düşünüp kocamı aradım. Bbiraz konuştuktan sonra kocam, “Selim kim?” diye sorunca, “Selim değil ya, Selin, yanlış yazmışım. Yok mu ya Ar-Ge’ci Selin? Dün biraz kız kıza takıldık, biraz alkol aldık!” dedim toparladım durumu. Kocamdan sonra da Ahmet’i aradım, çünkü Selim’in benim videomu çektiğinden şüpheleniyordum. Ahmet telefonu açar açmaz, “Vay orospu, dün ne yaşattın bize!” dedi. Ben de, “Ben hiçbir şey hatırlamıyorum ya!” dedim. “Hatırlamazsın tabii, ruh gibiydin orospu, o kadar içilir mi?” dedi. “Sen nereden biliyorsun?” dedim. “Selim bütün gece görüntülü aradı beni, bütün şovunu izletti!” dedi. “Hatırlamıyorum ki. Ben videoumu çekiyor diye düşünüyordum, demek ki seninle görüşüyordu, ben o yüzden aradım seni!” dedim.

Ahmet, “Selim cesaret etmez ona. Ama beni aradığında ben ekran görüntüsünü kaydettim, akşamdan beri izleyip izleyip kuduruyorum. Az önce bir kısmını Felix’e gösterdim, gözlerine inanamadı. Gelince izleteteceğim sana, aynısını bize de yapacaksın!” dedi. Gülerek, “Tamam!” dedim ve kapadım telefonu. Rahatlamıştım, yabancı kişiyle bir videom yoktu. Ahmet ekran görüntüsünü kaydetmişti, ama bu kaydı da bir şekilde sildirirdim…

Selim öğlene doğru uyandı. Onun da haşatı çıkmıştı, “Sikim taşağım ağrıyor amına koyayım, kuruttun herhalde!” dedi gülerek. (Sonradan öğrendim ki, beni o gece beş posta sikmiş). Tüm gün dinlenip uzandım, her yerim ağrıyordu. Aynı şekilde Selim’in de bana dokunacak hali yoktu. Öğleden sonra beni alıp hastaneye götürdü, ultrason falan çekti kürtaj öncesi kontrol amaçlı. Zaten vakum kürtaj diye bir operasyon yapacaklarmış, “10 dakikalık iş!” dedi.

Ertesi sabah erken saatte tekrar hastaneye götürüp gizlice yaptı kürtajı. Bana, bir hafta kadar ufak kanamalar olacağını, o sırada hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girmememi, kanamalar bitince mümkünse tekrar ultrason filmi çektirip ona atmamı söyledi. Ayrıca, İstanbul’a bir daha geldiğimde tekrar görüşmek istediğini söyledi. Ben de, “Tamam!” deyip o gün öğleden sonra ilk uçakla Almanya’ya geri döndüm…

Dediği gibi hafif kanamalarım oluyordu. Kocama da migrenim olduğunu söylediğimden bana yanaşmıyordu. Tabii Ahmet de çıldırmış kudurmuş gibiydi ve o da bana dokunamıyordu. Ne kadar istesem de o ekran görüntülerini henüz izletmemişti…

Kanamalarım tamamen bitince, kocama, “Midem ağrıyor!” diyerek hastaneye gittim. Ultrason film çektirdim, Ahmet’le birlikte Selim’e gönderdik. Selim inceleyip, “Her şeyi normal, sıkıntı yok, birkaç güne cinsel ilişkiye girmeye başlayabilirsin!” dedi. Bunu duyan Ahmet havalara uçtu tabii. Bir hafta daha bekledik, sonra akşam bize geldi, kocamla içmeye başladılar. Yine kocamın içkisine uyku hapı attık. Ahmet gittikten sonra, kocam, “Bu içki bana yaramıyor, uykumu getiriyor!” diyerek yatağa geçip uyumaya başladı. İyice daldığından emin olduktan sonra koşa koşa balkonlardan Felix’in evine geçtim. Ahmet’le Felix beni orada bekliyordu. Beni beklerken de TV’de o geceki kayıtları izliyorlardı.

Önce biraz izledik ki, ben şoklardayım. Selim’le banyoda da sikiştiğimi hayal meyal hatırlıyordum. Ama sikiş sonrası Selim beni banyoda küvetin içine çömeltmiş, ağzıma, yüzüme, memelerime, tüm vücuduma işiyordu. Gerçekten kendimi izlemekten utanmıştım. O gece Selim’e cenneti yaşatmışım ve adamın bütün fantazilerini gerçekleştirmişim. Tabii izlediklerimizin aynısını Felix ve Ahmet’e de yaşatmak zorunda kaldım…

Ertesi hafta yine kocamı hapla uyutup bir şişe tekilayı devirdik. Sonrası çok fenaydı. Ahmet neler yaptırdı bana neler. Kocam yatak odasında uyurken kendi evimin balkonumda sikti. Yetmedi bir de yatak odamıza götürüp kocaman yanına domaltıp beni sikmeye devam etti. Bir yandan da telefonla video çekip, uyuyan kocama, “Senin karını sikiyorum, sen uyuyorsun, amına koduğumun boynuzlusu!” gibi laflar diyordu…

Bir süre kayıtları sildirmek için çok uğraştım, ama Ahmet silmedi. Bir gün o kayıtların başıma bela açacağını da biliyordum. Yine de Ahmet artık benim için kocamdan öteydi. Ben onun seks kölesi, uslu, tatlı, orospu Esra’sıydım, ne derse onu yapıyordum. Bu böyle iki sene devam etti…

Hiç unutamıyorum, kasım ayında kocam nasıl olmuşsa Ahmet’in evinde televizyonda benim videolarımın bazılarını görüp izlemiş ve intihar edecek duruma gelmiş. Neyse ki Selim’le o geceki videoları falan görmemişti, gerçekten intihar edebilirdi. Sadece Ahmet’le sikişmelerimizin olduğu kısa videoları izlemiş. Büyük bir kavga, kaos ortamı çıktı ve tabii ki de boşandık hemen. Kocam Türkiye’ye döndü. Ben Ahmet’e kalmıştım. Felix’le de görüşmüyorduk artık, başka bir eve taşınmıştık. Aynı evde Karı-koca gibi yaşıyorduk artık.

Ahmet’le bu Karı-koca gibi ilişkimiz 7 ay kadar devam etti. Ama artık beni çok boşluyor, bana eski ilgiyi göstermiyordu. Dışarıda başka kadınlarla görüştüğünden de emindim. Zaten benimle evlenecek hali de yoktu. Aslı’ya olan durum bana da olmuştu. Ama yine de başından beri dört yıla yakın çok güzel bir ilişkimiz olmuştu. Hayatımın en güzel yıllarıydı, aksiyonu bol, sikişi bol, seksle dolu dolu geçen dönemlerdi. Aynı Aslı gibi ben de bıraktım Ahmet’i. Daha doğrusu karşılıklı bıraktık birbirimizi. O dönemlere ait hiçbir fotoğraf, video kalmadı, Ahmet sildi hepsini…

Sonra şu anki kocam Albert ile tanıştım. Albert’in otomotiv yedek parça üretimi yapan orta büyüklükteki işletmesi var, onunla birlikte çalışıyoruz. Bir önceki firmama malzeme tedariğini Albert yapıyordu, öyle tanışmıştık. Ellerinizden öper iki yaşında bir oğlumuz var. Ama Ahmet’le o dönem yaşadıklarımdan hiç pişman değilim, hayata bir kere geliyoruz. Tabii Albert bu yaşadıklarımın hiçbirini bilmiyor. Albert’i seviyor muyum, bilmiyorum ama mutluyum 🙂