Tatilin ikinci günü kahvaltıdan sonra plaja giderek başladık. Cansu alt kısmı tanga kadar ince bir bikini takım giymişti. Ben ise altı iddiasız ama sütyeni memelerimin anca dörtte birini örtebildiği bir bikini takım giymiştim. Anlayacağınız ben plajdakilere göğüs frikiği verirken Cansu da millete bacak arası manzarası sunuyordu. Bütün gün plaj, havuz, bar takıldık. Tabii bir önceki günün kritiğini de yaptık. Aklım zaten İvan’da kalmıştı, Cansu’nun anlattıklarından sonra ise iyice kudurmuştum.
Gözlerimiz baba-oğulu yine arıyordu, ama görememiştik. Biz de başkalarıyla kesiştik falan, ama hiçbir şey yaşanmadı. Oteldeki yakışıklılar kadar yabancı kadınlarından da gözümüzü alamıyorduk. Şişman göbekli adamların yanında bile manken fizikli bebek gibi kadınlar vardı. Ama işte erkek hangi milletten olursa olsun erkektir, o güzel karılarının yanında bile yan gözle bizi süzüyorlardı.
Bütün gün otelde vakit geçirdikten sonra akşam yemeğini yedik. Gece de otelin açık hava diskosuna gitmek için suitimize hazırlanmaya çıktık. Ben straplez mini şortlu pembe bir tulum giydim. Cansu ise askılı mini siyah bir elbise giydi. Akşam yemeğinde ve yemekten sonra da içki içtiğimiz için diskoya gittiğimizde zaten çakırkeyiftik. Hemen birer kokteyl alıp dans etmeye başladık. Gelenlerin çoğu çiftti. Tek takılanlar ve arkadaş grupları daha azdı. Cansu da ben de rastgele birileriyle dans ediyor, içiyor, eğleniyorduk, ama sikişmek isteyeceğimiz kimseye daha denk gelememiştik.
Saat ilerledikçe çiftlerin sayısı azalıyordu. Ara ara yanımıza çekik gözlü bir Çin’li, benden en fazla 5 cm uzun, kilolu bir herif gelip bizimle dans ediyordu. Beyaz teni sarhoşluktan kıpkırmızı olmuş, her yanı ter içindeydi. O haliyle çizgi film karakterine benziyordu. Adam her gelişinde ilk başta düzgünce dans ediyordu, sonra yavaşça bana sokuluyor, sürtünmeye çalışıyordu, ben de pas vermeyince gidiyordu ve az sonra gelip sonra aynısını tekrar deniyordu. Yalan yok adamın haline Cansu’yla gülüşüp dalga geçiyorduk…
Bir ara Cansu, esmer, kirli sakallı, 1.90 boylarında yabancı bir gençle dans etmeye başladı. Sonra da ortadan kayboldular. Bu arada vakit de gece yarısına gelmişti. Ben de soluklanmak için bar kısmına geçtim ve bir kokteyl söyledim. Bu sırada baldırımda bir sertlikle irkildim. Deminki Çin’li yine gelmiş baldırıma dayayarak çat pat ingilizcesiyle sohbet etmeye çalışıyordu. Sarhoşluktan dili dolanarak, “Çok güzelsin, ay ışığı gibisin!” falan diyerek iltifat ediyordu…
Tabii sonuçta da odasına davet etti. Şöyle bir etrafıma bakındım, başka birini gözüme kestirebilsem bunu anında postalayacaktım, ama kimse gözüme ilişmedi. Hem, Cansu çatır çutur sikişecekken ben geceyi yaraksız geçirmek istemiyordum. Hem ben de zaten sarhoştum ve (Bir de bunu deneyelim bakalım!) diye düşünerek kabul ettim. Birlikte odasına giderken elini belime atıp okşuyordu. İkimiz de sarhoş olduğumuz için zor yürüyorduk. İçimden (Bu herif bu kafayla sikini nasıl kaldıracak?) diye düşünüyordum.
Otelin asansörüne bindiğimizde ise hemen arkama geçip götüme dayandı. İki eliyle de memelerimi avuçladı. Öylece götüme dayayarak asansörün kata gelmesini bekledik. Ben ise biraz gerilmeye başlamıştım. Hep internette Çinlilerin abuk sabuk fantazilerini görürdüm, kendi kendime (Eee Fatoş, dünkü manken gibi erkekten sonra bu ucubeyle ne yapacaksın bakalım?) diyordum.
Odaya girer girmez belimden kavradı ve öpüşmeye başladık. Öpüşe öpüşe yatağına gittik ve beni yatağa atar atmaz üstüme çıkıp tulumumun straplezine asıldı. Bir yandan çekiştiriyor bir yandan da boynumu ve memelerimin açabildiği yerleri öpüyordu. Ben, “Dur, yapma!” desem de dinlemiyordu. Neyse ki gücüm engellemeye yetebiliyordu, biraz üstümden uzaklaştırdım ve tulumun fermuarını açtım. Zaten o da hemen yine straplezime saldırıp memelerimi açığa çıkardı. Kafasını memelerime gömüp, öpüp emiyordu.
Ben yarı çıplaktım, o ise tamamen giyinikti. İlk başta onun saçını okşuyor, kısık kısık inliyordum. Ama adam asla kafasını memelerimden ayırmıyordu. Belki 10 belki 15 dakika olmuştu. Artık oynamasından meme uçlarım acıyordu. Arada homurdanıyor, inliyor, kendi dilinde birşeyler mırıldanıyordu. Artık dayanamayıp, “Bırak memelerimi, sik artık beni!” desem de, iki parmağını zorla ağzıma sokup hiç istifini bozmadan devam etti. Ben de belki tahrik olur da sikişe geçeriz diye ağzıma soktuğu parmaklarını iştahla yalamaya başladım.
Bu arada parmağında evlilik yüzüğü vardı. Ama o an adamın karısına yakalanmak falan umrumda değildi, tek derdim memelerimi kurtarmak ve bu kadar zahmetin karşılığında biraz sikişmek istiyordum. Ben adamın parmaklarını emmekten yoruldum, ama o memelerimle oynamaktan yorulmadı. Sonunda dayanamadım ve yatakta ayağa kalkarak onu yatırdım. Hemen üstündeki terden ıslanmış tişörtünü çıkarttım, sonra da şortunu ve boxerini.
Yarağı en fazla 10 cm uzunluğundaydı. Bir an adama baktım: göbekli, memeli (ki Cansu’nunkiler kadar vardı memeleri), küçük sikli bir adamdı. Kendi kendime (Ben neden bunun odasına geldim ki?) diye sorguladım. Ama artık yapacak bir şey yoktu, elimdekiyle yetinecektim. Ben de hızlıca tamamen soyundum ve üstüne oturup sikini amıma alıp zıplamaya başladım. Ben zıpladıkça o inliyor, tüm vücudu terleyip kızarıyordu. Memelerimin de zıplamasına azmış olacak ki, ellerini atıp okşamak istedi, ama eğilerek iki elimle ellerini yatağa dayadım. Ama şimdi de memelerim ağzına doğru gelmişti ve hemen öpmeye başladı. Bu manyağın meme takıntısı geçecek gibi değildi. Ben de acıya katlanarak bozmadım bu sefer.
Siki küçüktü, ama neyse ki hemen boşalmadı. Önce ben orgazm oldum, sonra da o boşaldı. Üstünden kalkar kalkmaz temizlenmeye banyoya gittim. Döndüğümde ise sırt üstü yatıyordu ve sızmıştı. Hemen yanına sokulup uyandırmaya çalıştım. Ama horluyordu ve hiç uyanacak gibi değildi. Belki uyanır diye elimi sikine atıp sıvazlamaya başladım. Ama siki de uykuya dalmıştı, hiç hareket yoktu. Acaba sakso çeksem kalkar mı diye düşündüm, ama yalan yok ağzıma almaya tiksindim. Sikini sıvazlamayı bırakıp ara ara taşaklarını da okşuyordum, biraz kalkar gibi oldu siki, ama sertleşmedi. Ben de bu gecelik bu kadarmış demek ki diye kalktım ve giyinip odasından çıktım, suitimize gittim.
Süitin kapısını açtığımda direkt Cansu’nun abartılı inleme ve çığlık sesleriyle karşılandım. Diskodan götürdüğü adamın çıplak halini merak etsem de Cansu’nun odasının kapısını açıp bakmaya çekindim. Ben de duş almak için banyoya girdim. Banyo aynasına baktığımda ise şokla karşılaştım. Memelerim, göğsüm hep kızarmış ve morarmış. Azgın Çin’li nasıl somurduysa çok kötü görünüyordum. Aklıma (Orkun görürse ne hesap vereceğim?) sorusu çok sonra geldi. Daha çok, bu halde yarın nasıl sikişeceğimi düşünüyor ve hem bu gecemi hem de tatilimin diğer gecelerini mahvetti diye Çin’liye küfrediyordum.
Duştan çıkıp bornozumu giydim ve saçlarımı havluyla toplayıp banyonun kapısını açtığımda İvan ile karşılaştım, üzerinde sadece Slip külot vardı. Şaşkınlıktan öylece kalakaldım. O da halime gülümseyip selam verdi ve işemek için banyoya girdi. Ben de Cansu’nun yanına koştum hemen. Cansu koca yatakta iki büklüm şekilde yatıyordu. Saçları terden ıslanmış ve karışmıştı. Çarşaf da ıslaklıktan renk değiştirmişti.
Hemen başucuna gidip, “Kızım, İvan’ın ne işi var burda? Sen diskodan başkasıyla çıkmadın mı?” dedim. Cansu ise sırıtarak, “Yolda İvan’la karşılaşınca diğerini postaladım. İnanamazsın, İvan’ın yataktaki performansını görünce denizdeki hali kötüymüş diyorum. Mahvetti beni!” diye zevkle anlatıyordu. Gözlerindeki o ışıltıyı görebiliyordum. Ben de, “Cansu ne olur, İvan banyodan çıkınca ben sikişeyim onunla, ne kadar kötü bir gece geçirdiğimi tahmin edemezsin!” dedim.
Ama Cansu gülerek saati gösterdi ve “Kızım, inan 3 saattir sikişiyoruz ve halen o kadar arzuluyorum ki onu, keşke adamı komple amıma sokabilsem!” dedi. Söylediğine ben de güldüm. Normalde beklemezdim, ama Cansu’nun sarhoş kafayla, “Bize katıl!” dememesine bozulmuştum. Sinirle, “Peki, unutma bunu!” deyip yataktan kalktım ve odadan çıktım.
Saç havlumu çıkarttım ve bornozumun da önünü gevşettim. Şimdi önüm meme çatalımdan göbeğime kadar açıktı. Cansu’yla sanki hiç böyle konuşmamışız gibi banyonun kapısını açıp girdim. İvan ellerini yıkıyordu, bana dönüp, “Ne oldu?” diye sordu, ama gözleri önümdeki dekoltemdeydi. Ben de, “Hiiç, sana benim odada bir kadeh viski ikram edebilir miyim diye soracaktım?” dedim. O da sırıtarak, “Olur!” dedi ve birlikte odama geçtik. Bu sırada Cansu odasında olduğu için olanları görmüyordu.
İvan benim odaya geçip direkt yatağıma uzandı, sırtını yatağın başlığına vermiş, beni izliyordu. Ben de aheste şekilde mini bardan viski çıkarıp bardağa koyuyordum. Bu sırada her eğildiğimde her yerim açılıyordu, ben de tekrar tekrar İvan’a show yapıyordum. Kadehini alıp başucuna gidince hiçbir şey demeden elimdeki kadehi alıp bornozumun kuşağını çözdü. Elini belime atıp okşarken morlukları gözüyle işaret edip, “Bunları oğlum mu yaptı sana?” diye sordu. Ben de (Hayır oğlunla senin arana bir de Çin’li sıkıştırdım, o yaptı!) diyemeyeceğim için hiçbir şey demeden bornozumu çıkardım ve yatağa çıkıp İvan’ın slip külotuna hamle yaptım.
Siki dimdikti ve oğlununkiyle hemen hemen aynı boydu, ama taşağı kocamandı. Hemen sikini ağzıma alıp sakso çekmeye başladım. O da başımı okşuyor, arada saçlarımı eline doluyordu. İnleyip kendi dilinde birşeyler sayıkladıkça ben gaza geliyor sikinin tamamını boğazıma kadar alıyordum. Sonra çıkarıp ağzıma gelen zevk sıvılarını sikinin başına tükürüyordum. Sarhoş halimle o an tek düşündüğüm (Cansu’dan iyi sikişemezsem gider yan odaya Cansu’yu siker, ben havamı alırım!) idi.
Cansu’nun da nasıl iyi sikiştiğini bildiğimden (Liseli Murat ile sikişmelerini görmüştüm) İvan’a tüm hünerlerimi sergiliyordum. Bir ara sikini ağzımdan çıkarıp taşaklarını emmeye başladım, ben emmeye başlar başlamaz boşaldı. Cansu’yla 3 saat sikişmesine rağmen sağlam boşaldı. Yatak, onun karnı, benim yüzüm hep döl oldu. Hemen karnını ve sikini yalayıp öperek döllerini yuttum.
Sonra elimden tuttu ve yüzüne doğru çekti beni. Yüzümdeki dölleri yalayarak temizledi ve ağzında topladı. Sonra baş parmağı ile ağzımı açtırdı ve ağzımın içine tükürdü. Ben de mecburen yuttum. Ama kendi kendime (Bu yabancıların içinde abuk sabuk fantazisi olmayan, düz sikişen erkek yok mu acaba?) diye geçirdim. Hazır İvan yatar pozisyondayken fırsatı kaçırmak istemedim ve üstüne çıkıp boynunu, göğüs kaslarını, karın kaslarını öpüp yalamaya başladım. Yarağı ise çoktan tekrar kalkmış ve baldırıma değip duruyordu.
Biraz sonra İvan çevik harekete beni üstünden atıp sırt üstü yatırdı ve üstüme çıktı. Biraz öpüştük ve o da boynumu, ordan da memelerimi öpmeye başladı. Morluklarım ve meme uçlarım çok ağrıyordu, ama sırf İvan’ı hoşnut etmek için ses çıkarmıyordum. Ama yüzümdeki ifadeden acı çektiğimi anlamış olacak ki durup özür diledi. Sonra kulağıma doğru yanaşıp o sert aksanı ile, “Nereni sikmemi istersin?” diye fısıldadı. Ben de tüm neşemle, “Her yerimi aşkım, istediğin her yerimi sikebilirsin!” dedim, ki daha cümlem bitmeden amımda sikini hissettim.
O yavaş yavaş amıma sokarken ben tırnaklarımı sırtına geçirmiş acaba ne zaman duracak diye bekliyordum. Hepsini soktuktan sonra hızlıca pompalamaya başladı. Etime dolgun olmamın avantajıyla odanın duvarları ‘Şak, şak, şak!’ sesleriyle inliyordu. Bu ses İvan’ı da gaza getiriyor olacak ki daha da hızlanıyor ve hareketleri daha sertleşiyordu…
Ben dakikalar içinde altında kıvranarak orgazm olunca pozisyon değiştirdik. Ben yatağa yan yattım, o da arkama 66 pozisyonunda geçip bir bacağımı havaya kaldırıp arkamdan yine amımı sikmeye başladı. Bir eliyle bacağımı kaldırırken diğer eliyle de mememi okşuyordu. Ben tekrar orgazm olunca, İvan durup, “Yoruldum, sen üste geç!” dedi. Hemen üstüne çıkıp sikini amıma aldım ve yavaş yavaş zıplamaya başladım. Ben zıpladıkça o da zevke gelerek inliyordu. İki elini memelerime atıp okşamaya başladı…
Ben tam havaya girmiş orgazm olacakken Cansu’nun bir hışımla odaya girmesiyle irkildim ve yarağın üstünde kalakaldım. (Eyvah, Cansu olay çıkaracak!) diye düşünürken o hiçbir şey demeden sabahlığını üstünden çıkarıp çırılçıplak şekilde yatağa geldi ve sırtı bana dönük şekilde İvan’ın yüzüne oturdu. İvan da ben de şaşırmıştık. Ama İvan’ın şaşkınlığı kısa sürdü ve hemen Cansu’nun amını yalamaya başladı. Ben de tekrar sikinin üstünde zıplamaya başladım yavaş yavaş…
Bir 5 dakika sonra ben tekrar orgazm oldum, ama hiç durmadan sikişmeye devam ettim. Cansu ise önümde inliyor, kasılıyor, kasıldıkça sırtının kaburgaları belli oluyordu. O da orgazm olunca İvan’ın yüzünden kalktı ve yatağa uzandı. İvan da beni üstünden kaldırdı. Bu arada İvan daha boşalmamıştı. Bembeyaz siki kıpkırmızı olmuştu, başı ise sanki git gide büyüyordu, ama adam boşalmıyordu. Bu sefer de beni domaltıp götümden sikmeye başladı. Bu sırada Cansu ile de yiyişiyordu. Ben de onları şifonyerin aynasından görüyordum. Ama bu sefer İvan çok dayanamadı ve götümün içine boşaldı. Üçümüz yatakta soluklanırken sızıp kalmışız…
Ertesi gün uyandığımızda İvan gitmişti. Vakit öğlen olmuştu. Cansu da ben de birbirimizden çekiniyorduk. Sonra sessizliği Cansu bozup, “Adamı görüyor musun, dün gece benim iki dakika sızdığımı görünce hemen senin odana gelmiş!” dedi. İçimden (Demek ki Cansu ben odadan çıkınca sızdı ve İvan’ı ayarttığımı anlamadı!) dedim ve hiç bozuntuya vermedim. O gün akşama kadar dinlendik ve dün gece diskodan sonra yaşadıklarımızı birbirimize anlatıp yorumunu yaptık 🙂