O gün açık havadaki grup seksimizden sonra yakalandığım soğuk algınlığından ve yorgunluktan bir haftada zar zor toparlanmış, iyileştikten sonra da içimden gelmediği için bir süre Akın’la buluşmamıştım. Ama üç hafta sonra benim libidom yine artmıştı, tabii Akın’la buluşma sayılarımız da…

Bir akşam en yakın arkadaşım Cansu ile bir Pub’da içiyorduk. İkimiz de çakırkeyif olmuştuk. Daha önce Cansu’ya Akın’dan bahsettiğimde bana çok kızdığı için bu grup seks olayını hiç anlatmamıştım. Ama alkolün de etkisiyle ve artık birine anlatmazsam çatlayacak gibi hissettiğim için anlatmaya başladım. Tahmin ettiğimin aksine Cansu hiç kızmadı. Hatta ilgiyle dinledi. Ben de gülüşerek en ince ayrıntısına kadar anlattım.

Laf Murat’ın aşırı kalın sikine gelince masada duran bira şişesini gösterip, “Bu kadar vardı!” dedim. Cansu ise, “Abartıyorsun, ne bir erkeğin siki bu kadar kalın olabilir, ne de bir kadın bunu içine alabilir!” dedi. Ben de, “Bilmiyorum, belki de soda şişesinden biraz daha kalındır, yanyana getirip ölçmedim ya!” dedim. Cansu da gülerek garsonu çağırdı ve şişede soda sipariş etti. Garson sodayı getirince de eline alıp inceledi, okşar gibi hareketler falan yaptı. Tabii ikimiz de gülmekten yarılıyoruz bu arada. En sonunda Cansu, “Tamam soda şişesi kadar kalın olabilir!” dedi. Ama soda şişesi de bana ince gözüktü ve itiraz ettim. Derken saatlerce benim grup seksimi kahkahalar eşliğinde konuştuk.

Bir hafta kadar sonra yine bir cuma akşamı Cansu ile içip çakırkeyif olmuşken Cansu kulağıma yaklaşıp fısıltıyla, “Sana bir itirafta bulunucağım, ben geçen hafta eve gidince o sarhoş kafayla soda şişesini amıma sokmaya çalıştım!” dedi gülerek. Ben de, “Ee girdi mi bari?” deyince o da kafasını evet anlamında salladı yine gülerek. Cansu sonra da, “Kızım şu meşhur sikin fotosu yok mu hiç yaa?” diye söylendi. Ben de, “Sen fena taktın bu çocuğa ama!” dedim. O da, “Ne var canım, tek ihtiyaçları olan kadın sen misin?” dedi ve başka konulardan konuşmaya başladık.

Cansu ile bu konuyu ayıkken hic konuşmadık. Murat’ın yarağını merak etmesini de unutmuştum bile. Ta ki gündüz saati minibüste Murat ile karşılaşıncaya kadar. Murat beni görünce yanıma oturdu ve konuşmaya başladık. “Ee bir daha senden haber alamadık, özlemedin mi bizi?” dedi sinsice sırıtarak ve kısık sesle. Ben ne diyeceğimi bilememiş ve kala kalmıştım ki, elini baldırıma atıp pantolonumun üstünden okşamaya başladı. Hemen etrafa baktım, görebilecek kimse olmayınca biraz rahatladım.

Murat da bu sırada baldırımı okşayarak, “Dört yarak çok geldiyse beni tek de çağırabilirsin!” dedi. Ben de, “Sevgilin yok mu senin?” diye sordum şuh bir edayla. O ise, “Benimkini gördün o gün, hepinize yeter!” deyip sırıttı. Bu sırada aklıma Cansu geldi. Minibüs yolcu indirmek için bir durakta durunca camdan benzin istasyonunu gördüm ve hemen yerimden kalkıp, “Gel benimle!” dedim ve minibüsten inip benzinliğe girdim, tabii Murat da peşimden.

Hemen tuvalete geçip kabinlerden birine girdik. Murat hemen beni kabine dayayıp öpmeye başladı. Bir yandan dudaklarımı öpüyor bir yandan da montumu çıkarıyordu. Montumu çıkarıp sıra kazağıma gelince onu durdurdum. Kemerini çözüp pantolonunu ve boxerini indirdim. O kalın yarağı tüm heybetiyle karşımdaydı. Hemen telefonumu çıkarıp fotoğrafını çektim, sonra bileğimi yanına koyup bir tane daha ve en sonunda bir de 31 çektirir gibi tutup çektim. Murat şaşkınlıkla bana bakıp, “Ne yapıyorsun?” diyebildi. Ben de, “Uslu durursan sikmen için sana bir tane hatun ayarlayacağım!” dedim.

Murat’ın şaşkınlığı geçmemişti. Fotoğrafları çektikten sonra montumu alıp, “Hadi gidelim, burası çok pis, burda sikişilmez!” deyip çıktım. Murat da toparlanıp peşimden geldi. Benzinlikten çıkınca bana, “Ne yaptın şimdi, bu halde bırakıp gidecek misin?” dedi. Ben de, “Belki sana bir arkadaşımı ayarlayabilirim!” dedim ve Cansu’nun birkaç fotoğrafını gösterdim. Cansu benim aksime 1.65 boylarında, esmer, zayıf ve atletik vücutlu bir kadındır. Murat da Cansu’yu beğenmiş olacak ki birbirimize numaralarımızı verdik ve ayrıldık.

Akşama ise Murat’dan bir mesaj geldi. Sikinin fotoğrafını atıp, “Beni o halde bıraktığından beri böyle!” yazmış. Hiç cevap vermedim. Ama Murat ertesi gün yine fotoğraf attı. Önünde bilgisayarı vardı, ekranda Akın’ın çekip attığı fotoğraf açıktı (ellerimle meme uçlarımı kapatarak poz verdiğim) ve ekrana boşalmış, ekrandaki resmimin üstü döl doluydu. Bu mesaja da cevap vermedim. Üçüncü gün ise bir video attı. Videoda kız arkadaşını domaltmış çığlık çığlığa sikiyordu. Kızın sırtı gözüküyordu sadece. Ama anladığım kadarıyla beyaz tenli, sarı saçlı, kısa boylu biriydi. Mesaj olarak da, “Ne kadar siksem de senin yerini tutmuyor!” yazmıştı. Buna da cevap vermedim. Ama dördüncü gün ne atacak diye de merak etmedim değil doğrusu. Ama ben cevap vermeyince olsa gerek mesajları kesti.

Sonraki hafta sonu yine Cansu’yla içtiğimiz gün çakırkeyif olunca heyecanla benzinliğin tuvaletinde çektiğim fotoğrafları gösterdim. İlk başta o da çok şaşırıp, “Oha, cidden dediğin kadar varmış!” deyip bir süre yarağı değerlendirdik. Sonra Cansu’nun jetonu düştü ve “Sen bunu nasıl çektin?” diye sordu. Ben de olanları anlattım ve “Murat ilgini çektiyse istersen ayarlayım sana sikişirsiniz?” diye teklif ettim. Cansu ise, “Ay bilemedim ki, hiç tanımadığım biri, üstelik daha 18 yaşında!” diyerek mırın kırın etti. Konuyu ayık kafayla konuşmak için o akşamlık kapattık.

Ama sessizliğimiz çok uzun sürmedi, ertesi gün Cansu beni arayıp istediğini, ama çekindiğini falan anlattı. Biz de bir plan yaptık. Akın, ben, Murat ve Cansu, dördümüz önce bir Pub’da oturacaktık, eğer Cansu’nun içine sinerse hep birlikte Cansu’nun evine geçecektik. Zaten evde herkes ayrı odalarda takılır diye düşündük. Cansu’nun evini seçmemizin de sebebi lüks güvenlikli bir sitede olmasıydı. Cansu’yla anlaştıktan sonra önce Akın’ı arayıp olan biteni anlattım. O da Murat’a haber verdi. Ve cumartesi 16:00 gibi bir Pub’da sözleştik.

Cumartesi Cansu ile buluşup birlikte mekana gittik. Cansu ilkin buluşmaya mırın kırın etmişti ama çok iddalı giyinmişti. Bluzu askıyla boynundan bağlamalıydı ve göğüs dekoltesi göbek deliğine kadar uzanıyordu. Her hareketinde küçük birer portakal gibi olan memeleri yandan gözüküyor, elbise sadece uçlarını tamamen kapatıyordu. Altında ise dizinden biraz yukarıda bol bir etek vardı. Ben ise onun yanında çok sıradan giyinmiştim. Üstümde meme çatalımı azıcık gösteren bir bluz, altımda da sıradan bir kot pantolonum vardı.

Buluşup oturduğumuzda Murat da Akın da gözlerini Cansu’dan alamıyordu. Akın’ın gözlerinde (Umarım grup yaparız!) ümidini görebiliyordum. Mekanda bira içip sohbet ettik. Cansu’dan bana olumlu mesaj gelince de kalktık ve Cansu’nun arabasıyla evine gittik. Eve geçince Cansu ve ben mutfakta şarap ve atıştırmalık hazırladık. Bizim liseli gençler de salonda oturmuş müzik eşliğinde sohbet ediyorlardı.

Koltuklardan birine Cansu ve Murat, diğerine de ben ve Akın geçtik. Çok geçmeden herkes şarap içip yanındakiyle ilgilenmeye başladı. Akın ile benim için de bir farklılıktı bu, normalde onun evinde zaman kısıtımız olduğu için hızlıca kuduruk hayvanlar gibi sikişip dağılıyorduk. Şimdi iki sevgili gibi tatlı tatlı oynaşıyorduk…

Biraz zaman sonra Akın beni koltuğa yatırıp üstüme çıktı. Bluzumun sağından solundan vücudumu öperek çıkarmak için hamle yaptı, ama ben durdurdum, Cansu’nun yanında soyunup sevişmeye çekinmiştim. Ama dönüp Cansu’lara baktığımda şok oldum. Onlar bizden hızlı çıkmıştı. Cansu Murat’ın kucağına oturmuş, üstü çırılçıplak altında ise şık bir tanga vardı sadece. Cansuyu o halde görünce benim çekincem de azaldı ve Murat’ın bluzumu çıkarmasına izin verdim.

Biz yine daha sütyenimi bile çıkarmadan sakin sakin yiyişirken Cansu’nun çığlıyla irkildik. Cansu Murat’ın boynuna sarılmış, yavaş yavaş sikinin üstüne oturuyordu. Kızcağız yay gibi gerilmiş, arkadan tüm kemikleri belli olmuştu. Çığlıklarına rağmen kararlı şekilde yavaş yavaş Murat’ın sikini içine alıyordu. Akın’la ben de dalmış onları izliyorduk. Sonra Akın’ın kulağıma, “Sence hepsini alabilecek mi içine?” diye fısıldamasıyla irkildim. Ben de gülerek, “Alır alır, o kim bilir böyle kaç yarak almıştır!” dedim.

Sessizce gülüştükten sonra Akın beni soymaya devam etti. Ben de göz ucuyla Cansu ve Murat’ı izliyordum. Tam Cansu yarağın tamamını amına almış, üstünde otururken Murat’ın kulağına birşeyler fısıldadı. Sonra Murat kucağında Cansu ile ayağa kalkıp salondan Cansu’nun odasına gittiler. Saniyeler sonra içerden Cansu’nun çığlıkları, zevkten inlemeleri gelmeye başladı. Bu sırada ben fark etmemiştim, ama Akın beni çırılçıplak soymuş, kendi de soyunmuştu. Biraz daha seviştikten sonra sikiş öncesi Akın’ı durdurup müziğin sesini biraz açtırdım. Çünkü Cansu’nun çığlıkları hiç kesilmeden devam ediyordu. Sesi o kadar çok çıkıyordu ki sesteki dalgalanmalardan tempolarını bile anlayabiliyorduk.

Biz de akınla sikişmeye başladık, ama müziğin arkasında fon olarak Cansu’nun sesi hiç kesilmiyordu ve konsantrasyonum bozuluyordu. Akın boşalmasına rağmen ben orgazm olamamıştım. Hemen sikini ağzıma alıp kaldırdım ve tekrar başladık. Akın’ın da hareketleri sertleşiyordu. Anlayabiliyordum, ergen kafasıyla içerde Murat Cansu’yu bağırtarak sikiyordu ve o da sözde erkeklik gururuyla beni de öyle bağırtmaya çalışıyordu. Hem kırılmasın diye hem de daha da sertleşip canımı acıtmasın diye ben de Akın’ın istediğini yapmaya, yüksek sesle inlemeye, arada çığlık atmaya başladım. Hatta sahte orgazm taklitleri bile yaptım arka arkaya, çünkü Akın’ın bu saçma hareketleri yüzünden orgazma da ulaşamıyordum.

Akın’la sikişiyor, arada durup içki veya sigara molası veriyorduk. Ama içerden Cansu’nun inlemeleri bir an bile durmuyordu. Arada durduklarında anlıyorduk ki pozisyon değiştiriyorlardı. Nerdeyse iki saat geçmişti. Akın’ın dört kez boşalmasına rağmen ben sadece bir kere adam akıllı orgazm olabilmiştim. Üstümde sadece bluzum vardı, altım çıplak sigara içiyordum. Artık iki saat boyunca inlemekten olsa gerek Cansu’dan garip sesler geliyordu. Hatta bazen çıkan sesler bir kadından mı yoksa kediden mi anlaşılmıyordu.

Sonunda dayanamayıp Akın’a döndüm ve “Bu Murat kıza napıyor içerde, ters bişey olmasın? Bir baksam mı?” dedim. Akın pek siklemeyerek, “Sen bilirsin!” dedi. Ben de çıkıp sessiz adımlarla Cansu’nun odasına doğru ilerledim. Kapı geniş aralıktı. Sessizce koridordan kafamı uzatıp baktım. Ters bir şey görünmüyordu. Cansu halinden memnun gibiydi. Göğüsleri yatağa değecek kadar eğilerek dört ayak üstünde domalmış, götü en tepedeydi. Murat da götünü sikiyordu. Cansu’nun saçları terden birbirine yapışmış, vücudundaki terler parıldıyordu. Esmer olmasına rağmen vücudu kızarmış, götünün yanaklarında ise şaplak izi olduğu belli olan morluk ve kızarıklar vardı.

O an kalakaldım ve izlemeye başladım. En yakın arkadaşım çırılçıplak, bitkin halde domalmış, arkasında da şişmanca liseli bir ergen kızı bas bas bağırtıyor. Ellerim buz kesmiş heyecanla izlerken bir anda bir el ağzımı kapattı. Aynı anda da amıma doğru bir el uzandı. Akın hiçbir şey demeden arkama geçmiş, sıkıca sarılarak üç parmağını amıma sokup parmaklamaya başladı. İlk başta kurtulmak için çabalasam da zevke gelmem saniyeler bile sürmedi. Bir iki dakika içindeyse çırpınarak orgazm olmaya başladım. Ben çırpındıkça da Akın daha sıkı tutuyordu. Ben tamamen rahatlayınca sarılmayı bıraktı ve ben de hızlıca salona kaçtım.

Salona gelince sinirle Akın’a, “Ne yapıyorsun, sen salak mısın, ya bizi o halde görselerdi?” dedim. Akın da sırıtarak, “Sanki Murat’la sikişmemiş gibi konuşma sen de. Hem madem çekiniyorsun ne diye izliyorsun onları?” dedi. Ben ise, “Murat’dan değil, Cansu’dan çekiniyorum!” diye açıklamaya çalışsam da Akın dinlemez bir tavırla, “Söyle bakalım, hangisinin yerinde olmayı hayal ettin, götü siken mi, sikilen mi?” diye sordu. Liseli ergen fantazisi işte, benim Cansu’yla lezbiyen seks yaptığımı ve benim Cansu’yu straponla götten siktiğimi hayal ediyordu. Ben de daha da sinirlenerek, “Akın siktir git artık, saçma sapan konuşma!” diye kovdum. O da giyinip, “İki gün sonra yarak diye ağlayarak gelirsin evime ama!” deyip evden çıkıp gitti. Ben de sinirle oturup şarap-sigara içtim.

Bu sırada arka fonda halen Cansu’nun sesi vardı. Benim de sinirlerim bozuldu ve üstümü giyindim. Bu sırada içerden Cansu’nun sesi kesildi ve banyodan su sesi gelmeye başladı. Ben de Cansu odadaysa gideceğimi haber vereyim diye odasına gittim. Cansu yatakta çarşafın altına büzülmüş yatıyordu. Bir an için endişeyle yanına gidip iyi olup olmadığını sordum. Cansu’nun yüzünde bitkin ama mutlu bir ifade vardı ve iyi olduğunu söyledi. “Sana tecavüz falan etmedi değil mi, bir ara öyle sesler çıkarıyordun ki korktum, hatta kapıdan sizi kontrol ettim!” dedim. Cansu gülerek, “Yok yok, öyle birşey olmadı!” dedi gülerek. Bu sayede Akın’ın kapıda beni parmaklarken görmediklerinden emin oldum.

Sonra Cansu, “Piçe bak, herhalde şu sürede dövse ancak bu kadar canım acır yorulurdum!” dedi. Ben de, “Zevk almadın mı yani?” deyince, “Saçmalama, ben böyle seks yaşamadım. Kaç kez orgazm oldum sayamadım bile. Ama her yerim de ağrıyor şimdi yalan yok!” dedi. Sonra ben gideceğimi söyleyince Cansu itiraz etti ve “Murat duştan çıkınca gidecek, sen kal laflayalım biraz!” dedi. Ben de kabul ettim.

Murat gidince Cansu ile salonda şarap içip günün kritiğini yaptık. Ama ben yeterince tatmin olamamıştım, Cansu’nun iştahla sikişmesini dinlemek de azdırmıştı beni. Akın’ın hayvanlığından sonra kendimi sevgilimin şefkatli kollarına bırakmak istedim ve Cansu’nun yanından ayrıldım. Gece sevgilim Orkun ile güzel bir gece geçirdim ve mutlu mesut uyudum…

Ertesi gün telefonumda Murat’ın mesajını gördüm, “Dün senin öyle kapıdan kedinin ciğerci dükkanını izlediği gibi izlemene gönlüm razı olmazdı, ama arkadaşın çok fena azgın çıktı. Yarağımı kurutana kadar siktirdi kendini. Ama sana sözüm olsun, seni de öyle bağırta bağırta sikeceğim!” yazmış. Beni o halde görmesi canımı sıksa da mesajı görmemiş gibi yaptım 🙂