Merhaba, adım Özcan. 33 yaşındayım, kendine bakan, karizmatik, bistro sahibi, evli biriyim ve Almanya’da yaşıyorum. Bundan on beş gün önce başımdan geçen gerçek bir olayı anlatmak istiyorum. Bir akşam bistroda çalışırken kayınbiraderim telefon açtı. “Enişte, hanımın Türk oturumu için az zaman kaldı, bana iş yerinden izin vermiyorlar. Mümkünse sabah bistroya gitmeden hanımla konsolosluğa uğrar mısın?” dedi. “Olur,” dedim. Zaten Almanya’da yaşayanlar bilir, bistro türü yerler saat 11’den önce pek açılmaz.
Sabah Hilal, yani eşim, bize geldi. Ben hâlâ yatıyordum. Eşimin de haberi vardı, “Sen de gel,” dedim. “İşlerim var, izin alışı verişi yapacağım,” dedi. Kahvaltımızı yaptık, Hilal’le yola koyulduk. Ordan burdan konuşurken konsolosluğa vardık. O işlerini halletti, ben dışarıda bir-iki kahve içtim. Sonra Hilal geldi, “Kahveyi bensiz mi içiyorsun?” dedi. “Ayıpsın, sana rakı söyleyeyim,” diye takıldım. “Zaten seninle bir gün kör kütük sarhoş olana kadar içeceğim,” dedi. Kalbimde kötülük yoktu, “Sorun değil, Uğur’u da al, gel, içeriz,” dedim. “Ne yapacaksın o su miy miy herifi, ben seninle içeceğim,” dedi. Şeytanlar kol gezmeye başladı. “Bırak kahveyi, bir bira iç, kendine gel, fena olmaz,” dedim. Birasını içti, “Kalkalım istersen, seni eve bırakayım, oradan bistroya geçerim,” dedim.
Kalktık, yolda fantazilerimi sordu, anlattım. Ben de ona sordum, “En beğendiğim arabada,” dedi ve elini sikimde oynamaya başladı. “Günah benden gitti, sonucuna katlanman gerek,” dedim. Arabayı orman içine, zula bir yere park ettim. Öpüşmeye başladık. “Seni ne zamandır arzuluyorum, garsonlardan, yengemden fırsat bulup yüzüme bile bakmıyordun, şimdi benimsin,” dedim. “Sen değil, ben seni sikeceğim,” demesin mi? “Hadi bakalım, göreceğiz marifetini,” dedim. Fermuarı açıp sikimi görünce, “Aşk olsun, bunu benden niye bu kadar esirgedin? Fazla konuşma, devam et,” dedim. Yalamaya başladı, öyle bir yalıyordu ki, anlatamam, vakumluyordu sanki. Derken taşaklarımı, oradan götümün deliğine kadar yaladı, suratına boşaldım. Tekrar yalamaya başladı.
Koltuğu geri çekip ben de görevimi yerine getirdim, amını yalamaya başladım. O kadar güzeldi ki, tertemizdi. Yalarken bir yandan orta parmağımı göt deliğine sokmaya başladım, ama girmesi mümkün değildi. “Hiç denemediniz mi buradan?” dedim. “Yoo, sakın öyle düşünme,” dedi. “Tamam, yapmam,” dedim. Ayaklarından birini direksiyona, diğerini camdan çıkardım. “Ne olur, gir artık içime, kocacığım, senin olmak istiyorum,” dedikçe iyice tahrik olmuştum. Dayanamayarak hafif hafif sokmaya başladım, birden kökledim. “Hayvan!” diye bağırdı. Umarım çevrede kimse yoktur, bizi görmezler, diye düşündüm. Tırnaklarıyla sırtımı deldi. Gidip geldikçe, “Sok aşkım, taşaklarını da sok, doyamıyorum sana, artık ikinci karınım,” demeye başladı. Ben boşalma sefasına yaklaşırken o beş-altı defa boşalmıştı. “İçime, içime boşal, senden çocuk sahibi olmak istiyorum, hadi ne olur,” dedi. “Tamam,” dedim ve ne varsa içine boşaldım.
Sonra birer sigara yaktık. “Sen dedini yaptın, şimdi sıra bende, seni götten sikeceğim,” dedim. “Yok,” dese de ikna ettim. Ama sonra çok pişman oldum, inanın, kadıncağız bir haftaya yakın götünün üstüne oturamadı.