Merhaba arkadaşlar, ismim Alihan, 25 yaşındayım. Çocukluk yıllarındandan beri ağır işlerde çalışmış biri ve sonrasında da spora fazlası ile merak salmış biri olarak fiziki olarak oldukça sıkı bir vücuda sahibim. Çok yakışıklı biri olduğum söylenemez. İlk bakışta göze çarpmam, ama girdiğim her ortamda muhabbetim ve fiziğimle kadınların ilgisini çekmişliğim çoktur. Konu yatak olayına geldiğinde ise doğuştan şanslıyım. Sebebi de sikimin ortalamanın üzerinde uzun ve kalın olması. Ayrıca erken boşalma diye bir sorunum da yok, bu da siktiğim her kadının defalarca orgazm olmasını sağlıyor…

Hikayeme gelirsek: Hem çocukluk arkadaşım, hem de aynı kurumda mesai arkadaşım olan Emir ile 9 günlük bayram izinimizde spontane olarak deniz kenarında bir yere gidip tatil yapmaya karar verdik. Sabah arabama atlayarak Antalya’nın yolunu tuttuk. Spontane karar verdiğimiz için otelden yer ayırtmamıştık. Yolda telefonla çok uğraştık ama otellerde yer bulamadık, malum bayram tatilinden dolayı her yer doluydu. Antalya’ya yaklaştığımızda Konyaaltı denen bir yerde günlük apart daire olarak kiralanan bir yer ayarlayabildik. Bu bize biraz pahalı geldi, ama olsun, arabada yatmaktan iyidir dedik.

Öğlen saatlerinde kalacağımız yere vardık. Apart daire, denize yakın, 1+1 den bozma iki odasında iki tane tek kişilik yatak, mutfak ve banyodan oluşuyordu. Bizim için yeterliydi, sonuçta uyumak için kullanacaktık burayı. Anadolu’dan denize tatile gelen insanların genelde yaptığı gibi daha valizleri bile yerleştirmeden sahile indik.

Hikayemin bu aşamasında sizlere biraz Emir’i tanıtmam gerekiyor. Emir benimle aynı yaşta, boyu benden çok daha kısa, vücut olarak daha zayıf yapılı olmasına karşın oldukça yakışıklı biridir. Yakışıklılığından daha önemli bir özelliği ise dilidir. Evli bir kadını bile konuşarak dakikalar içerisinde tavlayıp aynı gün yatağa atacak kadar piçtir.

Neyse, biz sahilde şezlonglara havlularımızı atarak direkt denize girdik. Şansımıza burası da hep yabancı turistlerin denize girdiği plaj imiş. Ortalık birbirinden güzel yabancı turist kadın kaynıyordu. Dezavantajımız ise yabancı dil bilmeyişimiz idi. Konuşamadan, sohbet edemeden yabancı turist tavlamamız imkansızdı. Yani seks ilahesi gibi vücutları olan, bu dünyaya seks için gelmiş yabancı kadınlara sadece bakmakla yetinecektik.

Yarım saat kadar denizde kaldıktan sonra her ne kadar çok hevesli olsak ta öğlen sıcağına dayanamadık. Denizden çıkmaya karar verdiğimizde, bizim şezlongların yanındaki şezlonglara iki tane kız havlu sermiş, güneşlenmeye başlamışlardı. Emir bana kızları işaret ederek güldü ve “Lan oğlum şasımız döndü galiba, bunlar yerliye benziyor, etrafta o kadar güzel yabancı karı olunca bunlar şimdi komplekse kapılmıştır, bunlarla ilgilenen yoktur, bunları çok rahat sikeriz, hadi çıkalım!” dedi.

Denizden çıktık, şezlonglarımıza doğru yürüken ben kızları inceliyordum. Boylarının uzun olmayışına bakılırsa yerli olabilirlerdi. Ama boyları uzun olmasa da muhtemelen o güne kadar gördüğüm en güzel yerli kızlardı. Kızların çok güzel olmaları bir yana, aramızdaki sınıf farkı daha ilk bakışta anlaşılıyordu. Kullandıkları güneş gözlükleri, takıları, telefonları, kumların üzerine öylesine bırakmış oldukları plaj çantaları bile muhtemelen bizim bir maaşımızdan fazlaydı.

Kızlardan biri esmer, kıvırcık saçlı, hafif balık etli, diğeri ise sarışın, biraz daha zayıftı. Esmer olan bakmaya kıyılamayacak kadar tatlı ve güzel, sarışın olan ise sikmeye doyulamayacak kadar sexy ve güzeldi. Emir’e, “Lan oğlum, bu kızlar bize birkaç gömlek fazla!” dedim. Emir ise gayet rahat bir tavırla, “Sen o işi bana bırak!” dedi.

Şezlongların yanına geldiğimizde esmer olan yüz üstü uzanmış, telefonuyla oynuyordu. Yanında, tahminime göre henüz okumaya başladığı bir kitap vardı. Evet, bunlar kesinlikle yerliydi! Bu kitabı ben de yıllar önce lisedeyken okumuştum. Kızın sexy bacakları, biçimli ve çıkık götü, incecik bir beli ve yüz üstü uzanmasına rağmen bikinisinin yanlarından taşan dolgun göğüsleri vardı. Omzunun üzerinden bize kısa bir bakış attıktan sonra telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

Sarışın olanın ise güneş kremi sürülmüş bembeyaz teni güneşin altında parlıyordu. Tıpkı esmerinki gibi biçimli bacakları, küçük ayakları, ojeli tırnakları vardı. Esmerinkine göre biraz daha küçük olan portakal büyüklüğünde bikinisinden taşacakmış gibi duran diri ve dik göğüsleri vardı ve mavi gözleriyle kusursuz bir güzelliğe sahipti. Bizim geldiğimizi hiç umursamamış halde kitabını okuyordu.

Emir havluyla kurulanırken ağzına bir sigara alarak, bana, “Hassiktir kanka, çakmak almamışız ya!” dedi. Sonra da kızlara dönerek, “Selam kızlar, ateşiniz var mı?” diye sordu. O anda ben şu fani hayatımda görmüş olduğum en güzel iki kızın bu numaraya düşmeyeceğini düşünerek ve bizi iki abaza olarak göstermiş olduğu için Emir’e içimden sövmekle ve utanmakla meşguldüm.

Ama esmer olan kız hayatımdaki en büyük saşkınlıklardan birini bana yaşatarak bize doğru döndü ve oldukça sempatik bir tavırla, “Var, sizin fazla sigaranız var mı?” diye sordu. Emir oldukça rahat bir hareketle bir sigara uzatarak, “Emir ben!” dedi ve tokalaşmak elini uzattı. Kız da, “Didem ben de!” diyerek Emir’in elini sıktı. Sonra kız elini bana uzatarak, “Selam, Didem ben!” dedi. Bense şaşkınlığımı atarak ve nasıl ağzımdan o cümlenin çıktığını anlamayarak, “Uzun günler ve geceler hanımefendi, ben Alihan!” dedim. Ama bu cümle ağzımdan çıkar çıkmaz pişman olmuştum. Kızın yanında duran kitapta geçen bir selamlaşma cumlesiydi bu. Ama kız kitabı okumaya başlamadıysa veya dikkatli bir okuyucu değilse tam bir salak durumuna düşmüş olacaktım ve bu durumdan kurtulmak için kendimi açıklamak zorunda kalacaktım.

Nitekim hem Emir, hem de sarışın olan kurmuş olduğum saçma cümleden sonra kafalarını kaldırmış bana bakıyorlardı. Neyse ki esmer olanın yüzünde gülümseme yayılarak, “Uzun günler ve geceler bayım. Ben de Didem!” dedi ve oturduğu yerden dizlerini büküp olmayan eteğini tutar gibi yaparak reverans yaptı. Bu sırada sarışın olan da kitap okumaya ara vererek, bize biraz da soğuk bir gülümsemeyle bakarak, “Ben de Merve!” dedi ve sigara için teşekkür ederek kitabını okumaya devam etti.

Ben sinyali almıştım ve Didem’e yürümeye başlamıştım. Didem’le kitap hakkında biraz konuştuktan sonra Emir hemen Didem’e peş peşe sorular sormaya başladı. Sohbet klasik olarak, nerelisiniz, yaşlar kaç gibi muhabetlerle kurulmuştu. Didem 25 yaşında, İstanbul’da yaşıyormuş ve babasına ait bir emlak şirketinde çalışıyormuş. Böylesine güzel ve flörtöz hareketlere sahip bir kızın babasının şirketi olmasa bile çok başarılı bir emlakçı olacağından emindim. Çünkü sırf Didem’le muhabbeti uzatabilmek için ev alacak veya kiralayacak binlerce erkek vardı.

Didem, Merve’nin 24 yaşında olduğunu, Antalya’da yaşadığını, kuzen olduklarını, yurt dışında okuduğunu, burada babasının yazlığının olduğunu, buraya dün Merve için geldiğini anlattı. Bizim Nevşehir’li olduğumuzu öğrenince de, daha önce Kapadokya’ya gittiğini, balona bindiğini, Kapadokya’yı çok sevdiğini, tekrar gitmeyi düşündüğünü söyledi. Bunun üzerine Emir hemen bizim oralarda meşhur olan balonla ilgili bir hikayeyi ikimiz yaşamışız gibi anlatmaya başladı. Hikayeyi ben de bildiğim için Emir arada bana da pas atıyor, biz anlattıkça Didem kahkahalarla gülüyor, elleri kolları ile sürekli ikimize de temaslarda bulunuyordu.

Bizim gülüşmelerimize ve samimi muhabbettimize daha fazla kayıtsız kalamayan Merve de kitabını kenara bırakarak kalktı ve Didem’in yanına oturdu. Artık muhabbet dört kişilik olmuştu. Ancak muhabbet ilerledikçe ve gülüşmeler arttıkça Merve Emir’le ilgilendiğini belli etmeye başlamış, bunun üzerine odağı ikimizin üzerinde olan Didem Emir’le temaslarını kesmiş, eliyle ve koluyla temaslarını sadece benim üzerimde kurmaya başlamıştı. Sanki dördümüzün arasında gizli bir paylaşım yapılmıştı.

Biraz daha muhabbetin üzerine Didem ayağa kalkarak benim elimden tuttu ve “Hadi denize girelim!” dedi. Biz denize girdikten birkaç dakika sonra da Emir ve Merve şakalaşmalar ve gülüşmelerle peşimiz sıra geldi. Denizde oldukça eğlenceli vakit geçirdik, yüzdük, sakalaştık, deve güreşleri yaptık, hem Merve’ye hem Didem’e bol bol temas ettik. Tabii ben kalkan sikimi gizlemek için çok çaba sarfediyordum.

Yaklaşık bir saat sonra Emir susadığını söylerek denizden çıkıp sahile çok ta uzak olmayan markete gitti. Ben kızlarla yüzmeye devam ettim. Emir’in marketten geldiğini görünce de hep beraber denizden çıktık. Emir hepimize birer bira ve sigara uzattıktan sonra şezlonga uzandı. Herkes sessizce birasını ve sigarasını içtikten sonra muhabbete devam ettik. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamamıştık bile, güneş batmaya yaklaşmıştı. Emir, “Kızlar, akşam bir planınız yoksa buluşalım mı?” diye sorduğunda olumlu yanıt aldık. Birbirimize telefonlarımızı vererek akşam buluşmak üzere dağıldık…

Biz aparta giderken yaptığımız muhabbet kızları nasıl sikeceğimiz üzerineydi. Aparta varınca duşumuzu aldık, giyindik, hazırlandık. Biz tam kızları arayacakken, Didem’den, “Hangi pansiyonda kalıyordunuz canım?” diye bir mesaj geldi. Kaldığımız apartın ismini yazdığımda, “Tamam, sizi almaya geliyoruz!” diye cevap geldi. Emir gülerek, “Lan oğlum ben bu işten huylandım. Televizyonlarda bile göremeyeceğimiz iki tane taş gibi hatun düşürdük, bir de bizi kaldığımız yerden alacaklar. Bunlar ya dolandırıcı, ya da organ mafyasına çalışıyor. Gecenin sonunda ya böbrekleri kaybedeceğiz, ya da götü!” dedi.

Ben de, “Lan oğlum, şımarık, zengin ve dünyadan bihaber iki kızın tıpkı bizim gibi tatilde kendine heyecan araması sadece!” diye cevap verdim. Şaka bir yana, durum gerçekten garipti. Kızların kusursuz güzelliğine rağmen bu kadar kolay ayarlamış olmamız ve bizimle buluşmaya bu kadar hevesli olmaları kuşkuya düşürüyordu insanı. Ancak her ne olursa olsun kızlarla akşam buluşacaktık, gecenin sonunda böbreği veya götü kaybedecek bile olsak bu riski almaya değerdi.

Aradan 10-15 dakika geçmişti ki, Didem arayarak geldiklerini söyledi ve biz de aşağıya indik. Kızlar araçtan inmiş bizi bekliyordu. Didem götünü bile kapatmayan mini bir elbise giymiş ve yaptığı makyajla çok güzel görünüyordu. Merve ise Didem’e göre çok az daha uzun olan bir elbise giymiş, ama elbisesinin göğüs dekoltesinden göğüsleri patlayacakmış gibi duruyor, yaptığı makyajla tıpkı taş bebek gibi görünüyordu. Her ikisinin de giymiş olduğu topuklu ayakkabılarla boyları biraz uzamış, hemen hemen Emir’le aynı boyda duruyorlardı.

Ben kızları süzerken Emir’in çalmış olduğu ıslık ve “Kızlar harika görünüyorsunuz!” demesi üzerine her ikisi de kıkırdadı, ben de kendime geldim. Didem, “Bizim arabayla gidelim!” diyerek anahtarı bana attı ve ön koltuğa yanıma oturdu. Merve de Emir’in yanına arka koltuğa geçti. “Nereye gidiyoruz?” diye sorduğumda, Didem, “Önce güzel bir yemek yiyelim canım, ben tarif edeceğim, sür sen!” dedi. Bana yaklaşmış, bir eliyle koluma temas ederek yolu tarif ediyordu. Kız tam bir temas bağımlısıydı. Yanımda amını zor kapatan bir elbiseyle kaymak gibi bacaklarını sergileyerek oturmuşken ben de ufak ufak bacaklarına dokunmalara, okşamalara başlamıştım.

Arkada ise hiç ses yoktu. Dikiz aynasından baktığımda Emir Merve’yi kucağına oturtmuş, öpüşüyorlardı. Bu şekilde 15-20 dakikalık bir yolculuğun ardından Kaleiçi diye bir yere geldik. Arabayı park edip Merve’nin öncülüğünde bir mekana gittik.

Mekanın oldukça lüks ve kazık bir yer olduğu hemen anlaşılıyordu. Emir’in de benim de ödemiş olduğumuz ev ve araç kredilerimiz vardı. Buna rağmen son bir yıldır parayı harcamaya hiç fırsatımız olmadığından dolayı hesabımızda yeterince para vardı, her türlü mekanda hesap ödeyebilirdik yani. Ama normal şartlarda asla girmeyeceğimiz türden bir mekandı burası. Garsonun gösterdiği locaya oturduk. İçimden, kızların güzelliği her şeye değer oğlum, pilavdan dönenin kaşığını sikeyim, parayı siktir et diye düşünüyordum.

Kızların tavsiyeleriyle yemeklerimizi söyledik. Merve içecek olarak da masaya kırmızı şarap istedi. O andan itibaren masada güzel bir sohbet başladı ve hem gerçekten güzel yemek yedik, hem kaliteli zaman geçirdik. Kızlar lavaboya kalkınca Emir’le kısa bir durum değerlendirmesi yaptık, herşey yolunda gidiyor gibiydi. Kızlar lavabodan dönünce, Merve, “Haydi aşkolar, başka bir mekana geçelim ve eğlenelim biraz!” dedi. Biz de onaylayarak hesabı ödemek için garsona el işareti yaptığımızda, Merve, “Hallettik biz canım, hadi çıkalım!” dedi. İşte buna gerçekten şaşırmıştık, kızlar dolandırıcı olamazdı, çünkü bize bu kadar yatırım yapmalarına değecek kadar para bizde yoktu.

Emir sırıtarak yanımdan geçerken, “Gitti böbrekler kardeşim, geçmiş olsun!” diye fısıldayıp, kızlara, “Ayıp oluyor ama kızlar, hesap ödemek de neymiş!” dedi. Didem de, “Siz misafirsiniz, takılmayın hadi, çok eğleneceğiz daha!” diyerek heyacanlı bir şekilde ellerimizden tutarak bizi dışarı çıkardılar.

Tekrar arabaya binerek bulunduğumuz yere çok ta uzakta olmayan büyük bir gece kulübüne gittik. Klüp çok büyük, müzik sesinden insanların birbirini duyamadığı, dansçı kızların yarı çıplak bir şekilde direk dansı yaptığı, yaş aralığı genellikle 18-40 olan insanların çılgınca dans ettiği, eğlendiği, öpüşüp yiyiştiği manyak bir ortama sahipti. İçimden (Ulan biz ne için uğraşıyoruz, burada millet ne hayatlar yaşıyor amına koyayım!) diye geçirdiğimi ve hayatı sorgulamaya başladığımı hatırlıyorum.

Gecenin ilerleyen saatlerine doğru içilen viskiler ve tekilalardan dolayı üçü de uçmuştu. Ben araba kullanacağım için sadece meyve suyu içiyordum. İkimiz de hem Didem’le hem Merve’yle değişmeli defalarca dans etmiş, kızların ellenmedik yerini bırakmamıştık. Kızlar da dans ederken özellikle amlarını götlerini siklerimize dayayarak dans etmiş, bizi iyice kudurtmuşlardı.

Mekandan çıktığımızda üçü de leyla idi, ki yine elimizi cebimize atmamıştık, kızlar muthiş bir itirazla hesabı ödemişti. Arabaya bindik. Didem sürekli kahkahalar atarak şarkı söylüyor, bir eli önümde, sikimi okşuyor, kafa iyi, adres tarif edecek durumda değil. Merve ise arabaya biner binmez arkada Emir’le yiyişmeye başlamıştı. Geldiğimiz yolu hatırlamaya gayret ederek geri döndüm, birkaç yanlış denemeden sonra kalmış olduğumuz apartı bulabildim.

Yol boyunca Didem kazık gibi olan sikimi okşamış ve kulak mememi ve boynumu öpücüklere boğmuştu. Emir ise yola çıktıktan kısa bir süre sonra Merve’yi kucağına alarak alttan çalışmalara başlamış, kızı yol boyu sikmişti.

Arabayı apartın önüne park edip, “Gençler geldik!” dedim. Emir’le Merve birbirinden zor da olsa ayrılarak üzerlerini düzeltip arabadan indiler. Didem ise onlara göre nispeten daha iyi bir durumda olarak kendine gelmişti. Binbir zahmet ve gürültüyle odamıza çıktık. Merve’yle Emir neredeyse daha kapıda birbirlerini soyarak içeriye geçmiş, Didem’le bana da direkt mutfakla yan yana olan yatak kalmıştı.

Didem yatağa oturup, “Uzun bir gün oldu, şimdi sıra uzun bir gecede!” diyerek beni kendine çekti. Çıldırmış gibi pantolonumun kemerini çözmeye çalışıyor, bir yandan da, “Seni plajda ilk gördüğümde mayonu dolduran, geceden beri bana sürtünerek azdıran şu ufaklığı görmek istiyorum!” diye söyleniyordu. Nitekim pantolonumu boxerimle birlikte indirince boxerdan aniden kurtulan sikim yaylanarak Didem’in suratına çarptı. Didem ani bir reflexle geri çekilip bir eliyle sikimi sıkı sıkı tuttu. Şaşkın gözlerle sikime bakarak, “Kolum kadar yaa, bu ne böyle?” diyerek diğer elini yanaştırıp koluyla sikimi kıyaslıyordu.

Didem’i kaldırdım, üzerindeki elbiseyi yırtarcasına çıkardıktan sonra kendi uzerimde kalanları da çıkardım. Yatağa uzanıp çırılçıplak bir sekilde öpüşüp yiyişmeye başladık. Didem’in eli halen sikimi bırakmamıştı, ben de elimi Didem’in amına attım. Amı ateş gibi yanıyordu ve vıcık vıcık sulanmıştı. Didem’i altıma aldım ve sikimi amına sokmaya başladım. Didem, “Lütfen yavaş ol aşkım, gerçekten çok kalın, yırtarsın beni, yavaş!” diye mırıldanıyordu. Gerçekten Didem’in amı çok dardı ve girmekte çok zorlanıyordum. Sikimin başı girmisti sadece, ama amının duvarları sikimin derisini soyuyordu sanki.

Didem altımda çektiği acıya daha fazla dayanamayarak, “Dur, bir saniye bekle aşkım!” deyip yataktan kalktı ve eve girince yere atmış olduğu çantasını aldı. Çantasını kurcalayıp nemlendirici losyonu alarak sikimin her yerini yağladı. Aynı işlemi amına da yaptı ve “Kontrolü bana bırak lütfen, en azından ben alışına kadar!” dedi. Beni sırt üstü yatırıp sikime yavaş yavaş oturmaya başladı. Milim milim ilerliyor, acı çektiği yüzünden okunuyordu ve sadece, “Off, çok kalın!” diye söyleniyordu. Bu sırada Emir’le Merve’nin içerden iniltileri gelmeye devam ediyordu.

Epey bir uğraşla Didem amına sikimi köküne kadar almış, “Offf, mideme kadar geldi, böylesini gerçekten daha önce hiç almamıştım!” diyor, bir yandan da gülmeye çalışıyor, ama çektiği acı yüzünden okunuyordu. Biraz hareketsiz oturduktan sonra yavaş yavaş sikimin üzerinde inip kalkmaya başlamış, tırnaklarını göğsüme geçirmiş, derin derin soluyor ve yavaş yavaş hareketlerini hızlandırmaya devam ediyordu.

Aradan henüz birkaç dakika geçmişti ki, üzerimde deli gibi titremeye başladı. Tırnaklarını etime geçirerek, “Ohhh, çok güzel, mmhhhh!” iniltileri ve hırıltıları ile orgazm olup üzerime yığılıp kaldı. Bu kadar kısa sürede orgazm olmasına şaşırsam da ben bu sikişten hiçbir şey anlamamıştım…

Didem üzerimde soluk soluğa yatarken, ani bir hareketle altıma almdım ve yavaş hareketlerle sikmeye devam ettim. Az sonra alışan Didem, “Aşkım sikin her yerimi doldurdu, sik beni, hızlı sik, durma, ohhhh!” diye bağırmaya başladı. Ben de bunun üzerine Didem’i olabildiğince sert ve hızlı sikmeye başladım. Didem yeniden orgazm olup altımda çırpınırken, ben bir 10 dakika kadar daha sikip Didem’in iniltilerine daha fazla dayanamayarak sikimi amından çıkardığım gibi boşaldım. O kadar çok boşalmıştım ki, döllerim Didem’in göbeğine, göğüslerine, boynuna, çenesine ve dudaklarına kadar gelmişti. Didem, “Mmmmhhh, harikaydı!” derken gözlerinin içi gülüyordu.

Didem biraz nefeslendikten sonra kalktı ve temizlenmek için banyoya girdi. Emir’le Merve’nin sesleri de içeride yükselmiş, muhtemelen finale yaklaşmışlardı. Merve’nin inlemeleri benim yarağımı tekrar kaldırmıştı. Zaten Didem’i sikmeye doyamamıştım, kalktım, banyoya Didem’in yanına gittim. Didem şampuanlanmış, üzerindeki dölleri temizlemiş, durulanıyordu. Duşakabine girip kazık gibi olmuş sikimi arkasına dayadığımda, Didem, “Doymadın mı hayvan, amım kapanmadı daha!” dedi. Onu hiç dinlemeden sikime biraz şampuan döküp, “Eğil biraz!” diyerek ayakta domalır vaziyete getirdim. Arkadan amına geçirdiğim gibi sikmeye başladım…

Didem’in inlemeleri eminim tüm apartmandan duyuluyordu, ama ben umursamıyordum. Sabahtan beri sikme hayalleri kurduğum afet tüm güzelliğiyle önümde domalmıştı ve ben arkadan hızlı hızlı çalışıyordum. Biz böyle sikişirken banyonun kapısı açıldı ve Merve çırılçıplak bir şekilde içeri girerek bizi hiç umursadan klozete oturup işemeye başladı. İşerken de, “Sessiz olun ya, Emir uyudu, ben de gidip uyuyacağım!” diye bizi uyardı. İşedikten sonra sifonu çekti, bizi birkaç saniye izleyip gitti…

Biraz sonra Didem, “Böyle belim ağrıdı!” deyince kurulanmadan Didem’i kucağıma alarak tekrar odaya götürdüm. Yatakta sikmeye devam ettim. Her türlü pozisyonda ne kadar sikiştik bilmiyorum. Didem defalarca titreyerek, bağırarak, çırpınarak, küfrederek orgazm olmuştu. Ama ben boşalamıyordum. Aslında boşalmak istiyordum, ama bir türlü gelemiyordum. En son Didem’i domaltmış halde sikerken artık amının içi kurumaya başlamış, ağlamaklı sesle, “Lütfen dur artık, yeter, amımın içi yanıyor, hayvan, piç!” diye küfürler ediyordu. Ama ben boşalmaya yaklaştığımı hissettiğim için durmuyor, aksine hızlanarak sikmeye devam ediyordum.

Didem’in ağlamasını ve küfürlerini duyup uyanan Merve çırılçıplak halde yanımıza gelerek, “Alihan yeter, öldüreceksin kızı, hayvan misin sen?” deyip kolumdan çekti. Bunu fırsat bilen Didem ellerimden kurtulup yatağa yüz üstü ölü gibi yapıştı. Ben tam boşalmaya yaklaşmışken Merve’nin müdalahesiyle yarım kalmıştım ve sinirlenmiştim. Merve’yi tuttuğum gibi Didem’in yanına sırt üstü yatırıp üzerine çıktım. Bacaklarını ayırıp sikimi amına yanaştırdığımda Merve öfkeyle, “Saçmalama, sakın yapma, olmaz!” diye altımda debelenmeye başladı. Ben daha da sinirlenerek Merve’nin çenesini tuttum ve “Orospu! Denizde, klüpte amını götünü her yerini ellettin bana, amını götünü sikime dayadın, ikidir yanımıza çırılçıplak geliyorsun, canın yarak istiyor işte, nazlanma!” dedim.

Merve cevap vermedi, ama halen öfkeyle yüzüme bakıyordu. Bense hiç umursamadan sikimi amına sokmaya başladım. Merve’nin amı vıcık vıcıktı, bizi dinleyip gözetlerken yine azmıştı belli ki. Göğsüme elini koyup ittirerek, “Lütfen yavaş, hepsini alamam!” dedi. Merve’yi plajda ilk gördüğümden beri gözüm kalmıştı. Ayrıca tüm gün Emir’le gözümün önünde yiyişip sikişmeleri beni müthiş tahrik etmişti. Ama şimdi altımda taş bebek gibi yatıyor ve öfkenin yerini arzuya bırakan gözlerle bana bakıyordu.

Zaten dar olan yatağın hareketlenmesiyle rahatsız olan Didem kalkıp yataktan indi ve Merve’ye, “Biraz da seni siksin işte, ben Emir’in yanına uyumaya gidiyorum!” deyip öbür odaya gitti. Ben de Merve’nin amına yavaş yavaş girip sikmeye başladım. Ne kadar sikiştik gerçekten bilmiyorum, o ana dair hatırladığım şeyler Merve’nin iniltileri, kayan gözleri, işer gibi orgazm olmalarıydı. En son kucağımda hoplatarak sikerken ben de finali yapmış ve Merve’nin içine boşalmıştım, Merve de üzerime ölü gibi yığılmıştı. İki tane fıstık gibi hatunu sikmiş olmanın keyfi ve yorgunluğuyula Merve’ye sarılıp uykuya daldığımı hatırlıyorum 🙂