Sabah Anastasya beni dürterek uyandırdı. Okul kıyafetlerini giymiş, “Hadi beni okula bırak!” diyordu. Yanıma baktığımda Sofya yatakta yoktu, banyodan duş sesi geliyordu. Anastasya’yı okul kıyafetiyle görünce hemen kolundan tutup yatağa çektim ve öpmeye başladım. Kısık sesle, “Dur hayvan, ne yapıyorsun?” diye bana vurmaya başladı. Ona, “Seni böyle sikeceğim, hem de annenin gözü önünde!” dememle birden eliyle ağzımı kapattı ve kulağıma, “Annem hiçbir şey bilmeyecek!” dedi. Elini çektim ve “O zaman çok ses çıkarma!” diyerek elimi eteğinin altına attım.
Korkudan göz bebekleri büyüdü, bana vurmaya devam etti. Elimi ısırmaya başlayınca elimi çektim ve ona hafif bir tokat attım. Bana, “Hayvan!” deyip vurmaya devam etti. Ama bu vurmalar sert değildi, yüzünden de anlıyordum, sanki benimle cilveleşiyor gibiydi. Banyodan duş sesi kesilince hemen yataktan fırladı ve “Okula geç kaldım, artık taksiyle gideceğim!” dedi. Odadan çıkarken bana gülümseyip göz kırparak, “Beni çıkışta gelip alırsın!” demesi kudurttu beni.
Sofya duştan çıkıp yanıma gelince, “Anastasya’nın sesini duydum sanki?” dedi. Ben de, “Onu okula ben bırakacağım dedim, tersledi, biraz tartıştık, taksiyle gitti. Ama çıkışta ben alacağım!” dedim. Sofya, “Onu zorlamıyorsun değil mi? Biliyorsun ters bir kız, lütfen zorlama, Enes’e her şeyi anlatır!” dedi. Ben de, “Merak etme, Anastasya çok akıllı bir kız!” dedim.
Zaten Anastasya artık elimdeydi, benimdi artık. Anası gibi onu da sike doyuracaktım. Çok mutluydum, dünyalar güzeli iki hatunu karım yapmıştım. Hemde biri çıtır, daha 16 yaşında!
Okul çıkışı Anastasya’yı almaya gittim. Planımı da yapmıştım, eve doğru gelirken orman sapağı vardı, onu ormanda sikecektim. Okul kapısında onu arabaya doğru gelirken gördüm, yüzünde pis bir gülümseme vardı. İçimden (Gül bakalım, birazdan gülebilecek misin!) diyordum. Ben inip tam arabanın kapısını açacakken birden yönünü değiştirdi ve başka birinin arabasına bindi. Arabayı tanımıştım, bu takıldığı oğlanlardan birinin arabasıydı. Bana oyun oynamıştı, boşuna ayağına kadar çağırmıştı beni. Bu yaptığına o kadar çok sinirlendim ki, küplere bindim resmen.
Hemen o bindiği arabaya doğru yürüdüm. Benim geldiğimi gören Anastasya, oğlana (Hadi bas gidelim!) der gibi hareketler yapınca oğlan gaza basıp gitti. Giderlerken de Anastasya arabanın camından kolunu çıkarıp bana yine orta parmak çekti. Az sonra da bana mesaj attı, büyük harflerle, “SEN EVE GİT HAYVAN!” yazmış. İlkin ben de ona çok ağır şeyler yazarak cevap vermek istedim, ama bu telefon yazışmalarımızı birine gösterebilirdi. Kendi kendime, (Sana hayvan nasıl oluyormuş göstereceğim!) diyerek atladım arabaya ve onları takip etmeye başladım.
Işıklarda yetişip onların önünü kestim. Anastasya beni görünce mutlu olmuş gibiydi. Anastasya’yı arabadan indirmek istediğimde, oğlan, “Hop birader, ne yapıyorsun?” diyerek indi ve üstüme yürüdü. Oğlanı sertçe itince yere düştü. Anastasya bundan keyif alıyordu, bana güldü ve “Hayvansın işte!” dedi. Ona bağırarak, “Geç arabaya!” dedim. Hemen ön koltuğa oturdu. Normalde hiç öne oturmaz, hep arka koltukta yolculuk ederdi benimleyken.
Ben de arabaya biner binmez, bana gülerek, “Yine bir cezayı hak ettim sanırım?” dedi. O kadar çok sinirlenmiştim ki, bir tokat attım. “Ahhh!” deyip ağlamaya başladı. Acaba çok mu sert oldu tokat diye korktum, yani sonuçta patronun kızı. Biraz ilerleyip sağa çektim, yüzüne bakar bakmaz suratıma tükürdü ve gülmeye başladı. Attığım tokattan dolayı yanağı kızarmıştı. O yüzden tekrar tokat atmak istemedim, saçların arkasından tutup çektim. Orospunun hoşuna gidiyordu ona böyle sert davranmam, yüzü gülüyordu.
Sonra birden elini önüme attı ve sikimi kotumun üzerinden okşamaya başladı. Ceza vermemi istiyordu. Sanırım o da benim gibi çok azmıştı. “Demek yarak istiyorsun ha?” dedim. Evet der gibi kafasını sallayınca, “Tamam o zaman!” dedim ve planladığım gibi ormana doğru tam gaz sürdüm arabayı. Ben hızla giderken elini kotumun üzerinden ayırmadı, dimdik olmuştu yarağım, donuma sığmıyordu. Fermuarımı açmaya çalışınca, “Ne yapıyorsun?” dedim. “Sen sür, yola bak sadece!” dedi ve yarağımı çıkardığı gibi ağzına aldı.
“Offf, nasıl bir orospusun sen böyle!” dedim. Gittiğimiz yol çok virajlı olduğundan düzgünce sakso çekemiyordu. Yarağım da acıyordu, “Dur kız canımı acıtıyorsun!” der demez yarağımı ısırdı. “Ahhhh!” diye bağırdım, az kalsın kaza yapacaktık. Saçlarından tutup yarağımdan uzaklaştırıp bir tokat attım ve “Ne yapıyorsun manyak orospu?” dedim. Anastasya sadece gülüyordu. Ona, “Bekle, az kaldı, birazdan gülebilecek misin!” deyip yola devam ettim.
Anastaysa ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını yarağımın üzerine koydu ve “Çok mu acıdı? Uff mu oldu?” diyerek ayaklarını yarağıma sürtmeye başladı. Ne yaptığını çok iyi bilen orospulardandı bu kız. Ben orman sapağına dönünce, “Nereye gidiyoruz?” dedi. “Birazdan görürsün!” dedim. Bayağı yukarıya, en tepeye, kimsenin olmayacağını düşündüğüm bir yere gittim. Patika yol vardı, arabalar bile zor ilerlerdi oradan. Ben yine de ilerledim ve ağaçların çok olduğu bir köşede durdum. Ona, “Geç arkaya!” dedim. O ise, “Olmaz, hayır, ya biri görürse, burada olmaz!” dedi. “Kim görecek, sadece biz varız!” dediğimde, “Ya ormandaki akrabaların?” dedi gülerek. Kendince bana yine hayvan demişti.
İndim arabadan ve onun kapısını açıp zorla indirdim. “Bırak beni, bak çığlık atarım!” dedi. Ben de, “At, duyan olmaz ki!” dedim gülerek. Yüzüme tokat atmak istedi, ama elini havada tuttum ve onu yere çömeltip sikimi ağzına uzattım. İlk başta ağzını açmıyordu, ama bir tokat atınca yola geldi ve bana sakso çekmeye başladı. Orospu tokat atmamı bekliyormuş ağzını açmak için, gözleri aldığı zevki gösteriyordu. Biraz saksodan sonra sikimi ağzından çıkarıp ağzını açtı. Ben sikimi yine ağzına sokmak istediğimde, “Hayır, tükür!” dedi. Demek ki geçen sefer ağzına tükürmem hoşuna gitmişti. Ben de eğilip bir güzel tükürdüm ağzına. Tükürüğümü yuttu ve sikimi tekrar ağzına aldı…
Biraz daha saksodan sonra ayağa kalktı ve “Hadi sik beni artık!” diyerek kapıyı açtı, dirseklerini koltuğa koyup domaldı. Ben de eteğini beline kaldırdım, külodunu indirip amına girdim. Seri şekilde amına döşerken ceza olarak da götünün yanaklarına şaplaklar atıyordum. Şaplakları o kadar sert vuruyordum ki, kızın bembeyaz götünde elimin izleri çıkıyor, vurduğum yerler hemen kızarıyordu…
Bir süre amını siktikten sonra, “Seni götünden de sikeceğim!” der demez, “Hayırrr!” diye bağırarak hemen doğruldu. “Niye kız?” dedim. “Hiç götten yapmadım!” dedi. Ben de, “Ohhh, ne güzel işte, bugünkü cezan belli oldu!” dedim. Hemen itiraz etti, “Hayır! Amımı sik, gerekirse döv beni, ama bugün götüme dokunma, sonra sikersin götümü!” dedi. Ben de, “Sonra oluyorsa niye bugün olmuyor?” deyince, “Çok acır, kaydırıcı yok, Anal Plug yok! Söz, götümü de vereceğim, ama bugün değil!” dedi. Ben de, “Tamam o zaman, geç arka koltuğa, yarım kalan işimizi bitirelim!” dedim. Kendiliğinden tamamen soyunup arka koltuğa geçti. Ben de ön koltukları iyice öne çekip arkada yer açtım, soyunup ben de arkaya geçtim.
Onu iki posta sikip yarağa doyurdum. Sürekli, “Daha sert sik, götüme tokat at!” diye diye siktirtti kendini bana. Orgazm olduğunda amının suları koltuğa aktı. İşimiz bitince peçeteyle sildim heryeri. Bir saatten fazla olmuştu buraya geleli. İkimiz de aşırı zevk almıştık bu sikişten. Götüne attığım şaplaklardan götü kızarmış tavuk gibiydi. Onu bir posta daha sikeyim mi diye düşündüm, ama evde geç kaldığımız için Sofya bizi merak ederdi, onu unutmuştuk. Biz sikişirken telefonum birkaç sefer çalmıştı, arabadaki Bluetooth’dan Sofya’nın aradığını görmüştüm.
Hemen toparlandık ve yola çıktık. Anastasya telefonuna bakıp, “Beni de aramış birkaç sefer!” deyince hemen aradım Sofya’yı. Merak etmişti, “Nerede kaldınız aşkım?” dedi. Ben de, “Anastasya’yı bilmiyor musun, arkadaşlarını da evlerine bırakmamı istedi, şimdi eve gelmek üzereyiz!” dedim. “Tamam bekliyorum canım!” deyip kapattı.
Anastasya’nın yüzünde tokatlardan dolayı kızarıklıklar vardı. Götünü saymıyorum, götünü morartmıştım resmen, ama götünü kimse görmezdi. Anastasya, aynaya bakıp, “Sofya farketmesin!” diyerek yüzüne fondoten gibi şeyler sürmeye başladı. Annesine Sofya diye ismiyle hitap etmişti. Rujunu da tazeleyip, “Tamam, anlamaz artık. Ama sikiştiğimizi Sofya’ya sakın söyleme, bilmesin!” dedi. Ben de, “Bilmesini neden istemiyorsun ki?” deyince, “Eğer bilirse bizi ayırır, Sofya çok bencil!” dedi.
Anastasya ile iki defa daha okul çıkışı ormanda, yine öyle sert, tükürmeli, götüne şaplaklı ve küfürlü sikiştik. Anastasya, “Beni hep böyle ormana atıp arabada sikemezsin. Sofya’dan çok para alıyorsun, ev tut bari!” dedi. Haklıydı, bunu neden düşünemedim ki? Zaten dediği gibi Sofya’dan deli gibi para alıyordum. Ayrıca Enes abi de güzel maaş veriyordu. Ertesi sabah Anastasya’yı okula bıraktıktan sonra, okuluna çok yakın bir yerden eşyalı stüdyo daire kiraladım. Zenginlerin yaşadığı mühitti ve biraz pahalıdı, ama olsun, Anastasya’ya değerdi. Dairenin anahtarını alır almaz Anastasya’ya mesaj attım, “Ev tuttum, hem de okula çok yakın!” diye. Sanırım dersteydi, cevap olarak sadece sırıtan Smiley gönderdi.
Okul çıkışı onu kiraladığım daireye götürdüm. İçeriye girince, “Yeni evimiz!” dedim. O da, “Yeni sikiş yuvamız yani!” deyip üstüme atladı. Hemen soyunduk, onu altıma alıp bir posta siktim. Dinlenirken Anastasya, “Benim de sana bir süprizim var!” dedi, çantasından Anal Plug çıkardı. Ev tuttuğumu öğrenince okuldan bir kız arkadaşından almış. “Bir de şu var!” diyerek kaydırıcı losyon çıkarıp verdi. Hemen domalttım onu ve götüne Anal Plug’u yerleştirdim. Daha önce hiç sikilmemiş göt deliği çok dar idi, bolca yağlamama rağmen Anal Plug zor girdi. Anastasya korkmaya başlamıştı, “Bu bile zor girdi, senin yarak nasıl girecek?” dedi.
O sırada telefonum çalıyor, Sofya arayıp duruyordu. Sanırım bizden şüphelenmeye başlamıştı. Yani yüzüme bakmayan Anastasya’yı artık okula götürür getirir olmuştum, bir de Anastasya evde bana karşı eskisi gibi tavırlı değildi. Ben Sofya’nın aramalarınca cevap vermeyince bu sefer Anastasya’yı aradı. Ben Anal Plug’la göt deliğini alıştırırken Anastasya telefonunu açtı. Rusça birşeyler konuşup kapattı. Ben, “Ne dedin?” diye sorduğumda, “GYM’de olduğumu söyledim!” dedi. Az sonra Sofya beni yeniden aradı. Açmayacaktım, ama Anastasya, “Aç konuş, benim GYM’den çıkmamı beklediğini söyle!” dedi. Ben de açtım telefonu ve “Anastasya sporda, çıkmasını bekliyorum!” dedim.
Anastasya çok akıllıydı, artık bu yalanı kullanacaktık. Okul çıkışları onu spora götürüyor olacaktım, ama buraya gelip sikişecektik. Böylelikle geç kalmamız da sorun olmayacaktı.
Göt deliğini Plug’la biraz genişlettim ve Plug’u çıkardım. Sonra sikimin kafasını deliğine dayayıp bolca losyon sıktım. Zor da olsa başını aldı, acı çekiyordu, ama hiç dur demiyordu. Onu cezalandırmamı, ona acı çektirmemi seviyordu. Acaba çok mu zorluyorum diye düşünüp sikimi geri çıkarmak istedim. Ama bana küfürler, hakaretler edip beni tekrar kışkırtmaya başladı. Ben de yüklenmeye başladım. Sikim götüne girdikçe artık acıdan bağırıyordu. Bir an deliğinin iyice gevşediğini hissetitm ve sikimin kalanını kökledim. Çığlığı bastı, ama ne çığlık, apartman ayağa kalkmıştır. Bayılacak gibi oldu, sesi kesildi. Korktum, tam sikimi götünden geri çıkaracaktım, “Hayırrr, sakın çıkarma. Kal öyle, hareket etme!” dedi…
Birkaç dakika sonra kendisi yavaşca götünü kıvıra kıvıra git gel yaparak alıştırdı deliğini ve “Hadi sik!” dedi. Ben de yavaştan sikmeye başladım. Anastasya elini amına atıp okşarken ben arkadan götüne döşemeye başladım. Anastasya, “Erkekliğin bu kadar mı, daha sert sik, parçala götümü, hayvan herif, kapımızdaki pis köpek!” diye beni kışkırttı. Ona öyle bir döşemeye başladım ki, şak şak şak sikiyordum götünü! Nefesi kesilmişti…
Götünün darlığına fazla dayanamayıp içine boşaldım. O sırada amını sıvazlamakta olan Anastasya da orgazm oldu. Amından şelale gibi sular akıyor, sanki işiyordu. Böyle bir orgazmı ilk kez gördüm. Bence onun da en büyük orgazmıydı bu. Sikimi götünden çıkardığımda sikimin üzerinde kan vardı. Götünden osurukla birlikte dölle karışık kan akınca ödüm korktu. Anastasya’dan halen ses yoktu ama tüm vücudu titiryordu. Onu doğrultup yüzüne baktığımda göz bebekleri kaymıştı.
Omuzlarından tutup, “İyi misin?” dedim. Bana şehvet dolu gözlerle bakıp dudaklarımı öpüp emmeye başladı. Çektim dudaklarımı ve “Korkuttun beni, bak götün kanıyor, canın çok acıyor mu?” dedim. Eliyle götünden akan kanlı döllerden alıp baktı ve gülerek, “Götümün kızlığını bozdun, artık senin karın oldum!” dedi. “Evet, karım yaptım seni, ama gerçeği söyle, iyi misin?” dedim. “İyiyim, sorun yok!” dedi ve bana sarılıp öpmeye devam etti.
Biraz öpüştükten sonra ona, “Gel!” diyerek tuttum banyoya soktum. Götünü soğuk suyla bir güzelce yıkadım. Soğuk su onu rahatlatmıştı ve halen, “Götten karın oldum!” deyip gülüyordu. Ama ben telaşlıydım, götüne su tutmaya devam ediyordum. Elimden fıskıyeyi alıp suyu kapatarak yerine taktı ve “İyiyim merak etme. Hadi bana ceza vermeye devam et, yeniden sik götümü!” dedi.
Ben, “Yeter sana bu ceza!” dedim. “Yetmez, hadi sikini tekrar götüme sok kocacığım!” diye ısrar etti. Ben, “Yok, bugünlük yeter, zorlamayalım!” deyince de bana tokat attı, suratıma tükürdü. “Hayvan, köpek!” diye hakaret etse de zor tuttum kendimi, götüne daha fazla zarar vermek istemedim. Kurulanıp giyindik ve ayrıldık ordan, evin yolunu tuttuk…
Zaten akşam aklı başına gelince, daha doğrusu götünün ağrısı başına gelince, bana mesaj attı, “Götüme ne yaptın hayvan, pis köpek, çok acıyor, oturamıyorum, sıçamıyorum!” diyordu. Ama üç gün sonra yine ceza vermem için yaramazlıklar yaptı ve götünü siktirtti bana. Bilerek yaramazlık yapıyor ve onu daha sert sikmemi sağlıyordu. Belki en başından beri bilerek bana kötü davranmıştı, onu böyle sert sikmem için.
Artık herşey iyiye gidiyordu, tek sıkıntı Anastasya ile olan sikişmelerim yüzünden Sofya’yla yeterince ilgilenemiyordum. O yüzden Anastasya ile sikişmek için her gün yerine haftada iki bazen üç kez tutuğum eve gitmeye başladık. Hem böylesi daha iyi olmuştu, her sikişimiz sonrası Anastasya pert oluyordu. Yüzüne artık fazla tokat atmasam da, vücudunun çoğu yeri, özellikle de memeleri ve götünün yanakları tokatlarımdan dolayı morarıyordu 🙂
Haziran ayında Enes abi kurban bayramı dolayısıyla bir aya yakın izin alıp gelmişti. Ailecek Antalya’ya gittiler, orada yazlıkları varmış. Bana da yıllık izin verdi, ben de memlekete gittim. Ama (ana kız) her gün bana mesaj atıp beni ne kadar özlediklerini iletiyorlardı.
Bir gün gecenin bir yarısında Anastasya’dan bir foto geldi. Yatakta, Rus olduğunu tahmin ettiğim bir elemanla sikişirken çektiği bir Selfie idi. Altına da, “Bak seni aldattım kocacığım, hadi gel bana cezamı ver!” yazmış. Deli etmişti bu beni, çünkü Anastasya’nın sadece bana ait olmasını istiyordum. “Kim o herif?” diye yazdım, “Beni bu gece siken kişi, sen gelip benim cezamı verene kadar da beni sikmeye devam edecek!” yazdı. Kudurmuştum, ama elimden birşey gelmiyordu.
Anastasya birkaç gün boyunca o elemanla sikişirken veya ona sakso çekerkenki fotoları gönderip durdu. “Bugün de gelmedin, karını yine sikti!” gibi şeyler yazarak beni iyice zıvanadan çıkarıyordu. Benzer şeyleri Sofya da yazıyor, “Enes ile olmuyor, seni özledim!” diyordu mesajlarında, hatta Enes abinin yazlıkta olmadığı anlarda arıyordu beni…
Dayanamadım ve Enes abiyi aradım, “Abi memlekette sıkıldım, hem bayram da bitti, bana ihtiyacınız varsa Antalya’ya geleyim!” dedim. Enes abi, “Burada sana ihtiyacımız yok, ama tatil yapmak istersen gel, denizin kumun güneşin tadını çıkar. Hatta benim yatla denize açılırız!” dedi. “Süper olur abi, geliyorumi!” dedim. İlk uçakla Antalya’ya gittim. Sofya’ya ve Anastasya’ya sürpriz olacaktı.
Sabah Enes abi beni Antalya havalimanında karşıladı. Ona, “Ver ben süreyim abi!” dedim. Ama o, “Yok be oğlum, izindesin sen, tatil gibi düşün!” dedi ve kendi sürdü arabayı. Yolda, “Bizimkiler de seni özlemiş!” deyince beynim dondu. Sonra, “Çok alışmışlar sana, eksikliğin belli oluyor, sevidirmişsin kendini!” dedi. Enes abi aslında (Aileden biri gibi olmuşsun!) demek istiyordu, ama gerçekleri bilse sanırım bu söyledikleri ona çok koyardı. “Evet abi ben de onlara çok alıştım!” dediğimde, “Valla senin gibi namuslu, çalışkan adam bulmak zor, helal olsun sana!” dedi. İçimden (Vah Enes abim, vah!) diyordum.
Side taraflarındaymış yazlıkları. Enes abi önce Side’nin merkezini gezidirdi bana. Küçük köy, kasaba gibi bir yerdi. Sonra limana götürüp, “Bak bu benim yat, küçük falan ama idare ediyor!” dedi. Küçük dediği yat motoryattı, en az 10 metre vardı. Sonra oraya çok uzak olmayan bir siteye girdik. Aynı İstanbul’daki villası gibi müstakil evler vardı, ama biraz daha küçük evlerdi bunlar.
Evin öüne vardığımızda, “Bizimkiler bahçede havuz başında kahvaltı hazırlıyorlardı!” dedi. Enes abi önden giderek, “Bakın kim geldi!” diye beni gösterince, Sofya ile Anastasya’nın yaşadıkları şoku, heyecanı ve mutluluğu anlatamam. Yerlerinden fırladılar, Sofya gelip beni karşıladı ve yanaklarıma öpücük kondurup, “Hoşgeldin!” dedi, ayakları yerden kesilmişti. Anastasya’ya baktığımda bana sexy bakış atarak, “Hoşgeldin!” dedi. Enes abi de, “Hadi geç kahvaltı masasına!” dedi.
Ben de geçtim, Anastasya’nın yanına oturdum. Bana hemen mesaj attı yanımdayken. Telefonuma baktığımda, “Gelip bana cezamı vereceğini biliyordum kocacığım!” diye yazmıştı. Sofya’nın da gözleri sürekli benim üzerimdeydi ve resmen bana kocasının yanında iş atıyordu. Hatta ayaklarıyla masa altından dürtüyordu beni. Kudurmuş orospular gibiydiler. Hatta gibisi az kalır, harbiden analı kızlı doyumsuz orospulardı bunlar.
Anastasya tabii annesi anlamasın diye çok belli etmiyordu, ama o da çok sevinmişti. Beni ilk gördüğü anki mutluluğunu gördüm, sonra tuttu kendini. Ama Sofya tutamamıştı kendini, yaraksızlıktan kudurduğunu hissetiriyordu. Enes abi, “Ya telefonu arabada unutmuşum!” deyince, “Ben alıp geleyim abi!” dedim. “Dur kalkma sen, kahvaltına devam et, ben alıp gelirim!” diyerek gidince, Sofya ellerimden tutup, “İyi ki geldin aşkım, çok özlemiştim seni!” dedi.
Anastasya annesinin bu halinden çok rahatsız olmuştu, kızarak Rusça birşeyler söyledi. Sofya da, “Tamam, tamam!” deyip parmağını dudağına götürüp (Sus!) işareti yaptı. Ben Anasytasya’ya, “Ne oldu?” diye sorduğumda, “Eğer burada da sikişirseniz kıyameti kopartırım, babamın olduğu yerde asla izin vermem buna!” dedi. Sofya da, “Sus, tamam, sesini çıkarma küçük orospu!” dedi. İçimden gülüyordum bu duruma, analı kızlı bu halde olmaları çok hoşuma gidiyordu. Sofya çok azmıştı, Anastasya da aslında beni annesinden kıskanıyordu, yoksa babası falan umrunda değildi…
Enes abi tekrar masaya döndüğünde Sofya biraz daha derli topluyu, çünkü Anastasya göz işaretleyile ona kızıp durdu. Enes abi bana, “Sen yorgunsundur, zaten öğlen vakti çok sıcak olur çekilmez burası, geç odana klimayı açıp uyu biraz. Uyanınca seninle Side’ye ineriz!” dedi. Ben de, “Olur abi, valla gece uyuyamadım hiç!” dedim. Enes abi, “Kızım, Metin abine bizim misafir odasını göster!” dedi. O da, “Peki babacığım. Gel Metin abi odayı göstereyim!” dedi. Birlikte kalktık masadan. Girişteki valizimi alıp köşeyi dönüp merdivenlerden çıkarken Anastasya aniden önümde durup arkadan elini sikime attı. Bunu yapacağını hiç beklemediğimden şaşkınlıkla elimdeki valizi düşürdüm. Anastasya gülerken benim valiz paldır küldür merdivenlerden aşağı yuvarlandı.
Sesi duyan Enes abi, “Ne oldu çocuklar?” diyerek içeri geldi. Ben de, “Abi valiz elimden kaydı düştü!” dedim. Enes abi, “Ben de size birşey oldu sandım, dikkat et aman!” deyip geri gitti. Ben aşağıdan valizi alıp tekrar yukarı çıkarken Anastasya halen gülüyordu. Ona, “Gül bakalım sen!” dedim. Anastasya, “Odan burası Metin abi!” dedi yine gülerek.
Arkama baktım kimse yoktu, hemen kolundan tutup içeri çektim, kapıyı kapattım ve onu kapıya yapıştırıp saçlarının arkasından tuttum. Bana arzu dolu bakıyordu. Bakışlarına dayanamayıp dudaklarına yumuldum, o da sikimi avuçlayıp sıkmaya başladı. Ona kısık sesle, “Sana ceza vermeye geldim, beni nasıl aldatırsın orospu!” dedim. Beni itip yüzüme tokat attı ve kapıyı açarak hızlıca kaçtı. Kaçarken yine orta parmak hareketi çekmişti ve halen gülüyordu…
Analı kızlı deli ediyorlardı beni. İkisinin de teni güneşten bronzlaşmıştı, ama onlara o kadar çok yakışmıştı ki bu bronzluk, gözüme daha sexy görünüyorlardı. Klimayı açtım, sadece şortumla tek kişilik olan yatağıma geçip yattım. Gerçekten çok yorgundum, hemen uyuyup kalmışım…
Bir ara üzerimde gezen elleri hissedip uyandım. Sofya tamamen soyunmuş halde ellerini vücudumda gezdiriyordu. Ona kısık sesle, “Ne yapıyorsun, ya Enes abi gelirse?” der demez, “Enes çarşıya balık almaya gitti!” dedi. “Side’ye mi gitti?” diye sorduğumda, “Evet!” dedi, ama dudaklarımı öpüp duruyordu. Ben, “Dur, gelir şimdi, çok yakına gitmiş!” dedim. “Yok hemen gelmez, merak etme balık pazarında oyalanır hep. Hem daha yeni gitti, hızlı olursak sorun olmaz!” diyerek şortumu indirdi. “Peki Anastasya?” dediğimde, “O da onunla gitti!” dedi. “Anastasya bizi bile bile yanlız bırakıp gitti ha?” deyine de, “Anastasya’nın limanda erkek arkadaşı var, onu görmeye gitti, yoksa bizi yalnız bırakıp gitmezdi!” dedi.
Erkek arkadaşı dediği bana attığı fotolardaki kişi olmalıydı. “Ne erkek arkadaşı? Burada kendine sevgili mı yaptı?” dedim. “Yok, her yaz görüştüğü erkek arkadaşı var, İgor. Her yaz onunla takılıyor!” dedi. Ben, “Nasıl takılıyorlar?” deyince, gülerek, “Seks yapıyorlar mı diye merak ediyorsan, evet yapıyorlar, geçen yaz buraya tatile geldiğimizde gördüm onları!” dedi. Ama tüm bunları anlatırken sikimi sıvazlayarak beni öpüp kokluyordu. Onun tenine ve kokusuna ben de hasret kalmıştım, tek kişilik yatakta sarmaş dolaş yiyişmeye başladık, öpüp yalıyordum her zamanki gibi, benim için akan amınının zevk sularını yalayıp yutuyordum.
Baktım yalaşmakla çok zaman harcıyoruz, hemen altıma alıp amına geçirdiğim gibi pompalamaya başladım. Sonra bacak omuz yaparak sikmeye devam ettim. Altımda her zamanki gibi inliyor, her zaman söylediği gibi, “Erkeğim, aşkım, bebeğim tavşanım!” diyordu. Bu sözleri bana İstanbul’dayken Enes abinin olmadığı zamanlarda karı-koca gibi takıldığımızda sürekli söylerdi. Bunları duymayı özlemişim. Sofya bana deliler gibi tutulmuş, hatta aşık olmuştu. İlk başlarda onu yarrağa doyurduğum için böyle diye düşünürken, son zamanlarda bana karşı olan duyguları aşık olduğunu açıkça gösteriyordu.
Ama ben Sofya’yı sadece sikmek için arzuluyordum, ona onun bana olduğu gibi aşık değildim. Yani onu Enes abiden kıskanmıyordum, hatta başka biri ile sikişse bile yine kıskanmazdım. Ama Anastasya’ya karşı öyle değildim. Halen o İgor denen kişiyle nasıl sikişir diye sinirden kuduruyordum ve deliler gibi kıskanıyordum. Sanırım Anastasya’ya aşık olmuştum…
Birkaç dakika daha bacak omuzda sikmeye devam ettim, Sofya orgazm olur olmaz ben de boşaldım. Stres yapmıştım yakalanırız diye. “Korunuyordun, değil mi? Heyecan yaptım, bugünlük böyle olsun!” dedim. Normal performasımın çok altında bir sikiş yapmıştım, ama yine de onu orgazm etmiştim. Bana gülerek, “Evet, korunuyorum!” dedi. Sonra öpüp kokladı beni ve “Kokunu çok özlemişim, iyi ki geldin!” dedi. Ona, “Hadi kocan gelmeden git, yakalanacağız!” dedim. “Ben kocamın yanındayım zaten!” deyip dudaklarına kocaman bir öpücük kondurup yerde duran külodunu giyip üstü çıplak çıktı. Diğer giysilerini odama gelirken mi çıkarmıştı bilmiyorum. Ben de şortumla tişörtümü giydim ve aşağıya indim.
Enes abi halen gelmemişti ve Sofya mutfakta birşeyler hazırlıyordu. “Gelmediler mi halen?” dedim. “Yok, gelmediler daha!” dedi. Hemen arkasına yanaşıp sarıldım. Götünü hemen sikime dayadı. Az önce sikişmiştik, ama ikimiz de doymamıştık. Boynunu öpmeye başladığımda, “Her an gelebilirler!” dedi. Ben de, “Sana doymadım ama!” dediğimde bana götünü daha sert bastırdı. Dışardan arabanın sesini duyunca, “Geldiler!” diyerek önümden kaçtı. Sikim dimdik olmuştu, Enes abi fark etmesin diye ben de hemen yukarı kaçtım…
Aşağıda Enes abi Sofya’ya beni soruyordu. Ben de sikim inene kadar bekleyip aşağıya indim. Enes abi, “Uyandın mı, iyi, gel bak balık aldım, akşam mangal kurarız, rakı balık yaparız!” dedi. “Çok iyi olur abi!” dedim. Enes abi bana çok iyi davranıyordu ve hiçbir şeyden haberi yoktu. Ona, “Anastasya gelmedi mi?” diye sordum. Enes abi, “Yok, İgor’un yanında kaldı, erkek arkadaşıyla birlikte yani. Onu da çağırdım, birlikte gelecekler akşam mangal hazır olunca!” dedi.
Yuh yani Enes abi! Oha yani Enes abi! Nasıl izin verirsin? Ne demek, erkek arkadaşı ile birlikte yaa? Nasıl genişlik bu? Tabii Enes abiye böyle hesap soramazdım, “Ha, anladım abi!” dedim, ama içimde fırtına kopuyordu. Demek ki bu İgor denilen yavşak Enes abinin de onayını almıştı. Yani Enes abi kızını elin Rusuna teslim etmişti!
Enes abi tişörtünü çıkartıp, “Hadi mayonu giy, biraz yüzelim!” dedi. Onun altında mayo vardı, ama ben evden apar topar gelmişim, hem köyden gelmişim, ne mayosu, ne arar bende mayo. “Mayom yok abi!” deyince, Enes abi, “Sana benim eskilerden ayarlayalım o zaman, illa vardır evde, yeniler olmaz tabii!” dedi gülerek göbeğini gösterdi. Sofya, “Dur ben bakayım, olması lazım, gel benimle Metin!” deyince birlikte yukarı çıktık. O sırada Enes abi havuza atladı. Sofya yatak odalarına girdi, çekmecelerden bir tane buldu ve “Bu olur sanırım!” dedi. Ben de içeri girdim, yatak odaları havuzun olduğu kısımdaydı.
Anastasya da yoktu, havuzdan ses geldiği sürece yeterli zamanımız olur diye kapattım kapıyı ve Sofya’yı öpmeye başladım. Dudaklarını kaçırıp, “Ne yapıyorsun, olmaz, Enes aşağıda!” dedi, korkuyordu. Ben de, “Daha heyecanlı olmuyor mu böyle?” dedim. Sofya, “Yakalanırsak bizi vurur, bak silahı var!” diyerek bana çekmecedeki silahını gösterdi. Ben, “Yakalanmayız merak etme, birkaç öpücük sadece, gel!” diyerek sarıldım ona ve “Bak halen havuzda, sesi geliyor, ses kesilene kadar zamanımız var!” dedim ve tekrar öpmeye başladım. Biliyorum, dayanamaz bana, hemen öpücüklerime karşılık verdi.
Onu öperek yatağa uzandırdım. Elimi tişörtünün altından memelerine atıp avuçladım. Bana, “Tamam, yeter!” diyor ama altımdan kaçmıyordu. Elini amına attığım an sesli inledi ve korkup beni üstünden attı, “Yeter, tamam, git ne olur!” dedi. Ben de, “Tamam, ama bak bu ikinci oldu!” diyerek şortumu indirip kalkmış olan sikimi gösterdim ve “Bunu indireceksin!” dedim. Dimdik olan sikime bakıp dudaklarını ısırdı. Kafasını kaldırıp pencereden baktı, Enes abi halen havuzdaydı. Hemen yere önüme çömelip sikimi ağzına aldı ve saksoya başladı.
Sofya’ya, “Offf, özlemişim bu saksonu yavrum, hadi boşalt beni, döllerimi de yut!” dedim. Gerçekten de özlemişim onun saksosunu, çok iyiydi bu konuda, sikimin tamamını alıyordu ağzına. Hiç konuşmadan saksoya devam ediyordu. O da benim sikimi çok özlemişti. Ben çaktırmadan pencereden dışarı bakıyordum ve “Sorun yok, devam!” diyordum. Baktım böyle olacak gibi değil, iki elimle tuttum kafasından ve ağzını sikmeye başladım. Hızlı hızlı git gel yaparak bir an önce boşalmak istiyordum. Ama Sofya’yı da çok zorlamak istemiyordum, azğı yüzü kızarıyordu sonra.
Enes abi havuzdan çıkıp güneşlenmeye başladı, ama ben halen Sofya’nın ağzını sikmeye devam etdiyordum. Yan tarafta giyinme odası vardı, oranın da kapısı vardı, Sofya’yı kaldırıp oraya soktum ve yüzünü duvara dayayıp şortunu küloduyla birlikte indirip ayakta arkadan amına girdim. Ağzını da elimle kapattım, hızlı hızlı sikiyordum amını. Titreyerek orgazm oldu, amından sular aktı. Sikimi amından çıkardım, biraz bekledim sonra tekrar girdim. Biraz daha sikip, “Geliyorum!” dediğimde hemen önüme çöküp sikimi ağzına aldı ve ben de boşaldım. Yuttu hepsini.
Enes abi havuz kenarında güneşlenirken ben yukarıda karısını sikmiştim ve çok heyecanlı bir sikiş olmuştu 🙂