Ertesi gün ikisinin de yüzünde güller açıyor, birbirlerine anlamlı bakışmalar atarak sürekli gülüşüyorlardı. Esra abla bana daha bir sevecen, cana yakın davranıyordu. Anlaşılan babamın aşısı onu hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. Gelecek cumartesiyi iple çekmeye başladım. Tabii benimle birlikte onların da iple çektiğinden emindim. Bir haftada Esra abla babamı azdıracak türlü oruspulukları ihmal etmiyordu. Sütyensiz kıyafetler, çay kahve dağıtırken bilerek babamın önüne daha fazla eğilip göğüslerini seyrettirmeler, darmadağınık oturup eteğini bacaklarına kadar açıp zavallı babamı delirtmeler falan. Babam eminim cumartesiyi hiç bu kadar özlemle aşkla beklememişti. Ama bir yandan da ben bu yaşımda bu kadar şeyi fark ederken Mehmet amcanın lay lay lom olması garipti gerçekten.
Sonunda cumartesi günü gelip çattı. Yine mükellef bir sofra kuruldu Esra abla. Köy yeri için oldukça kısa sayılan dizlerin de biten bir etek giymişti, altına da siyah jartiyer çorap giymişti. Üzerine, içini gösteren incelikte siyah uzun kollu bir bluz vardı. Dikkatli bakınca pembe meme uçları belli oluyordu. Başına bone tarzı renkli birşey vardı, bütün boynu ve saçları olduğu gibi parlıyordu. Anlaşılan Esra abla da zor etmişti cumartesiyi.
Yine her zamanki gibi yemekler yenildi, kafalar çekildi. Ben babamın yanına oturmuştum ve karşımızda Esra ablayla Mehmet amca oturuyordu. Herkes Mehmet amcanın sarhoş olup kendinden geçmesini bekliyor, vakit geçtikçe sabırlar tükeniyordu. Özellikle Esra abla her mutfağa gidip geldiğinde daha bir sere serpe oturuyor, siyah jartiyer çorabının dantellerine kadar görüyorduk. Yaraksızlık başına vurmuştu resmen, ne beni ne de kocasını takıyordu. Sonunda öyle bir oturdu ki, babamla bana amını göstermeyi başardı. Nitekim sabahtan beri zaten rahatsız olan babam bu hareketle ağzından istemsiz bir homurtu kaçırıverdi. Biliyordum ki babam bunun intikamını alacaktı ve ben de yine röntgenleyecektim onları.
Mehemt amca esnemeye ve kelimeleri karıştırmaya başlayınca herkes bir mutlu olmuştu. Babam bana, “Hadi oğlum sen eve git!” dediğinde vaktin geldiğini anlamıştım. Ben salondan çıkarken Mehmet amca çoktan horlamaya başlamıştı. Yine aynı şekilde sertçe kapıyı açıp kapadım ve portmantonun arkasına saklanıp bekledim. Bir iki kere Mehmet amcaya seslenen babam uyuduğundan emin olduktan sonra, “Gel bakalım oruspu!” diyerek Esra ablayı şapurtular eşliğinde yatak odasına götürdü.
Ben de bu sefer ne olacağını bilmenin rahatlığıyla pantolonumu ve bozerimi çıkarıp, sessiz adımlarla yatak odasının kapısına vardım. Eski kapı yine tam kapanmamıştı. İçerde çoktan Esra ablayı altına almış babamın hırıltılılarıyla Esra ablanın zevk çığlıkları birbirine karışmıştı. İkisi de giyinik sayılırdı. Anlaşılan Esra abla babamı gerçekten delirtmeyi başarmıştı. Eteğini beline kadar toplanmıştı, babamsa sadece pantolonu ve boxeri indirmiş, bütün bir hafta onu deli eden kadını hırsla sikiyordu. “Ohhh Esram, deli ettin beni bütün hafta, ohhh!” diye inliyordu. Esra ablaysa, “Erkeğim ben de çok özledim o koca yarağını… Iııhhhh, sik beni, yar beni, hadiii!” diye gazlıyordu sürekli babamı.
O sırada salondn bir kıpırtı duyar gibi oldum, ama kendimi yatak odasında dönen sikişe o kadar kaptırmıştım ki, gidip salona bakmak yerine Mehmet amca kanepede dönüyordur diye düşündüm. Babam var gücüyle pompalamaya devam ediyordu. 5 dakika kadar siktikten sonra, “Geliyorum Esram, yavruummm!” deyip hırlayarak boşalmaya başladı. Esra abla da yine bilindik zevk feryatları ile titreyip orgazm olmuştu. Bütün hafta azan babam daha fazla dayanamamıştı. Ayağa kalktı, koca siki flop diye ses çıkardı Esra ablanın amından çıkarken. Siki sırılsıklamdı, Esra ablanın zevk sıvıları ve babamın dölleriyle parlıyordu. Halen arada kasılıyor, ucundan döl damlaları süzülmeye devam ediyordu.
Esra ablaysa doymadığını belli etmek için zevkten kaymış gözlerini zor aralayarak elini uzatıp sertliğinden hiç birşey kaybetmemiş siki tuttu. Sexy bir bakış ve şehvetli bir ses tonuyla babamı yatağa tekrar çekistiriyordu. Böyle bir kadına kimse karşı koyamazdı. Babam da bir çırpıda soyunarak yanına uzandı. Esra abla tutkulu bir öpücük kondurup, “Hemen geliyorum aşkım!” dedi ve doğrulmaya başladı.
Ben aceleyle kaçacakken arkamda benimle birlikte içeriyi izleyen Mehmet amcayı fark ettim. Korkuyla donup kalmıştım. Mehmet amca ‘Sus!’ işareti yaptı. Neyse ki babam doğrulan Esra ablayı tutup dudaklarına bir daha yumulmuştu, bu da bize salona dönmemiz için fırsat vermişti. Korkuyla Mehmet amcaya bakıyordum. O zaman fark ettim ki onun da altında pantolonu ve külodu yoktu ve benimki kadar olan yarı sert siki önünde sallanıyordu. Salonda iki yarı çıplak erkek birbirimize baktık bir süre.
Bu sırada Esra abla yatak odasından çıkıp önce banyoya geçti. Herhalde kendini temizledi. Ardından da mutfaktan içecek birşeyler alıp tekrar yatak odasına gitti. Mehmet amca kulağıma eğilip, “Korkma evlat, sonra konuşuruz, hadi şimdi gidip izlemeye devam edelim!” dedi. Onun bu sözüyle korkum yerini şehvete bırakmış, sertliğini kaybetmiş sikim yeniden canlanmıştı. Anlaşılan Mehmet amca da karısının sikilmesinden en az benim kadar haz almıştı. Kafamı ‘Tamam!’ anlamında sallayıp usul adımlarla gittik.
Yatak odasının kapısında yerimizi aldığımızda içerdekiler yeniden yiyismeye başlamış, birbirlerine kenetlenmişlerdi. İkisi de soyunmuş, Esra abla sadece jartiyeriyle kalmıştı. Kafam allak bullak olmuş bir şekilde bir Mehmet amcaya bir de içerdeki şehvetle sevişen iki insana bakıyordum. Neyse ki bu kararsızlık babamın heybetli yarağını Esra ablanın amcığına gömmesiyle son bulmuş, vücudumu sonsuz bir haz dalgası sarmıştı. Mehmet amca da elini sikine atmış, odadaki zevk iniltileri çıkararak sikilen karısını izleyerek otuzbir çekiyordu.
Esra abla, “Ohhh, ne güzel geçirdin!” diye inledi, “Ohhh, erkeğim, ne güzel soktun! Hadi sik beni ne olursun! Ohhhh, hadi sik beni!” diyordu. Babamın morarmış sikinin başı bir görünüp bir kayboluyordu, iki eliyle Esra ablayı belinden kavramış hırsla sikiyordu. Esra ablanın inlemeleri giderek küçük çığlıklara dönüşmeye başlamıştı. Zevkten uçmuş gibiydi. Bir süre sonra da kıvranmaları çırpınma halini aldı. An meselesiydi zevkin doruğuna çıkması. Birden derin bir inleme çıktı ağzından. Götü hırsla geriye gitti. Orgazm oluyordu. Babam geriye çekilip yediği yaraktan şaftı kaymış Esra ablayı izledi bir süre. Bir balık gibi çırpınıyordu Esra abla.
Biraz durulunca tekrar üstüne uzanıverdi babam. Koca siki bir anda Esra ablanın amına dalmıştı bile. “Ohhh, yine geçirdin bana!” diye mırıldandı Esra abla, kolları babamın boynuna dolanırken, “Hadi sik beni yine! Sok sikini içime, hadi! Ohhh, hadi sik beni!” diye yalvarıyordu. Babam ellerini iki yandan götürüp Esra ablanın götünün altına sokmuş, o tazecik yuvarlakları avuçlamıştı. Bir süre sonra da, ağzı, Esra ablanın aralık dudaklarının üstüne kapandı. Şimdi yavaş yavaş, acele etmeden sikiyordu. Esra abla da, jartiyerli bacaklarını onunkilere dolamış, belini yukarı hareketleriyle her hamlesine karşılık veriyordu.
Birbirleriyle boğuşmakta olan dillerinin çıkardığı sesleri duyuyorduk ikimiz de. Kapının önünde ellerimizde kazık gibi olmuş sikimizle onları izliyorduk. Mehmet amcanın siki yaşından olsa gerek halen biraz yumuşak duruyordu, ama o da heyecanla içeriyi seyrediyor, aldığı zevk gözlerinden okunuyordu.
Sonra babam durup, biraz doğruldu. Elleri Esra ablanın bacaklarını diz altlarından yakalayıp yukarı kaldırarak, karnına doğru bastırdı. Daha da doğruldu. Şimdi ikiye katlanmış gibiydi Esra abla altında. Tabak gibi açılmış amına önce canavarını ileri geri yaptı ve bir hamlede sertçe girdi. Esra abla yeni bir zevk dalgasının içine girmişti. Babam onu altına almış eze eze sikiyordu. Sanki yatağa çivilemek istermiş gibi, hırsla, kökleye kökleye sikiyordu onu. Esra abla iyice dağılmıştı artık. Babam her dibine kadar geçirdiğinde yeni bir çığlık kaçıyordu ağzından. Başını kaldırmış, içine girip çıkan siki seyrediyordu. Kelimenin tam anlamıyla zevkten uçmuştu.
Babamsa sikiyor, sikiyor, sikiyordu. Sanki hiç durmayacakmış, hiç yorulmamışcasına hırsla sikiyordu. Bütün haftanın acısını çıkarıyordu gerçekten, Esra ablanın yaptığı oruspulukların hesabını sorarcasına yükleniyordu. Hiç boşalmayak gibiydi babam, ya da bana öyle geliyordu. Bu yüzden de, birden kasılıp inlediğinde biraz şaşırdım. Sonra tekrar dibine kadar soktu Esra ablanın amına. Esra ablanın götünün yanakları titriyor, açılıp kapanıyordu. Biricik babam döllerini boşaltıyordu içine. Esra ablanın O güzelim amının en dibine fışkırtıyordu. Bu da onun yeniden çıldırmasına neden olmuştu. İçindeki sikin patlayıp döllerini fışkırtmaya başlamasıyla aynı anda, Esra abla da gelmeye başlamıştı. Zangır zangır titriyordu.
Öyle üst üste, yığılıp kaldılar. Biz de kendimize geldiğimizde ikimiz de çoktan boşalmış ve rahatlamıştık. Hiçbir şey demeden uzaklaştık kapının önünden. Ben portmantonun ordan pantolonumu ve boxerimi alıp salona geçtim, sessizce kıyafetlerimizi giydik. Mehmet amca bana, babama hiçbir şey söylemememi tembihledikten sonra beni gönderdi. Evimize gidip garip düşünceler içinde yatağa girdim. Boşalmış olmamın verdiği rahatlıkla güzel bir uykuya dalmışım.
Sabah uyandığımda babam beni çağırıyordu, yine Esra ablanın meşhur pazar kahvaltısının hazır olduğunu söylüyordu. Masaya oturduğumda herkes çok mutluydu. Esra abla kahkahalar atıyor, Mehmet amca ve babam şakalar yapıyordu, ben de onlara katıldım. Güzel bir kahvaltı yaptık. Ama benim aklımı kemiren şey, Mehmet amcanın olanlara niçin ses etmediğiydi.
Kahvaltıdan sonra babam şehre gitmek için yanımızdan ayrıldı. Esra abla da ortalığı toplarken, Mehmet amca bana, “Hadi seninle biraz gezelim Koray!” dedi ve dışarı çıkıp evin etrafında dolaşmaya başladık. Sanki sormamı bekliyordu, ama ben cesaret edemiyordum. Daha fazla beni bekletmedi Mehmet amca ve söze girdi. “Daha küçüksün oğlum, ama büyüyünce anlarsın. Kadınların ihtiyaçları vardır. Esra ablan çok güzel, çok şehvetli bir kadın, ama ben onun isteklerini karşılayacak yaşta değilim. Bilerek onlara yakınlaşmaları için fırsat tanıdım. Başka birisi olacağına babanın olması daha iyi oldu. Aramızda kalsın, olur mu?” dedi. Sonra da, kafamı okşadı ve “Bakarsın sana kardeş de gelir!” dedi.
O yazın sonunda Mehmet amcanın dediği gibi Esra abla kardeşime hamile kalmıştı. Mehmet amca yine bir gece Esra ablayı sikemeyince Esra abla herşeyi itiraf etmiş, babamla aylardır birlikte olduğunu, çocuğun babasının da babam olduğunu söylemiş. (Bunları bana daha sonra Mehmet amca anlattı, ikimiz sırdaş olmuştuk). Mehmet amca Esra ablaya bu durumu bir şartla kabul edeceğini söylemiş. Bu şarta göre Mehmet amcanın bildiğinden babamın haberi olmayacaktı. Esra abla da seve seve kabul etmiş.