İzmir’de yatırım yapmak isteyen, işinin bir kısmını buraya taşımak isteyen bir iş adamı bana ulaştı ve danışmanlık hizmeti almak istediğini, beni Yeşim hoca vasıtasıyla aradığını söyledi. Konuştuk, yüzyüze görüşme kararı aldık ve kapattık. Yeşim hoca ben üniversitede öğrenciyken hocamdı, 46 yaşında, bakımlı, çekici bir kadındı. Bitirme projem için danışmanlığımı yapmıştı. O dönemde çok samimileşmiştik, halen arada sırada görüştüğüm, sevdiğim bir hocamdı. Yeşim hocayı aradım konu üzerine konuştuk. Hemen gelmemin iyi olacağını, ciddi bir iş olduğunu söyledi ve “Ama görüşmeye gitmeden oturup konuşalım, gerekirse görüşmeye birlikte gidelim!” dedi. “Anlaştık!” dedim ve hemen ayarlamaları yaptım. 15 gün sonrası için randevulaştık ve bana İstanbul yolu göründü.

Yeşim hoca beni görür görmez eski bir arkadaşını görmüş gibi kalkıp sarıldı ve yanaklarımdan öptü. Aklıma sadece, benden alacağı komisyon için sıcak davrandığı geliyordu. Bu kadar sıcak davranmasına başka anlam veremiyordum. Kısa bir hoş beş faslı sonrası iş konuştuk. Ona benden alacağı komisyon oranını sorduğumda, önce ciddileşti, sonra da, “Sadece güzel bir yerde bir akşam yemeği!” dedi. Şaşırmıştım ama üzerine çok düşmedim. Sonuçta işlerimi büyütmek istiyordum ve ne isterse kabul edecektim. Hem sadece bir akşam yemeği komisyondan çok daha ucuz olacaktı. Son çalışmaları yaptık ve toplantıya hazır hale geldik.

Ertesi gün toplantıda Yeşim hocayla beni çok iyi karşıladılar. Anlaşma yapıldı. Anlaşma şartlarına göre artık şirketin İzmir operasyonunun tüm sorumluluğu neredeyse benim üzerimdeydi. Gelir olarak beklediğinin çok üzerinde bir meblağ kazanacaktım. Bu güzel gelişmeyi ise tamamen Yeşim hocaya borçluydum. Anlaştığımız gibi Yeşim hocayı o akşam yemeğe çıkardım. Boğazda ünlü bir balık restoranına gittik. Şarap, balık, ortam gayet iyiydi. İzmir’de yaşadığım için balıktan anlıyordum ve seçimim Yeşim hocayı memnun etmişti. İkinci şişe şaraba geçene kadar hep iş güç ve eski anılar konuşuldu.

İkinci şişenin mantarı açılıp ilk kadehler biterken ortam sihirli bir şekilde gevşedi ve sohbet ilişkilere döndü. Yeşim hoca benden yaşça büyük olmasına rağmen sohbeti gayet iyiydi. Gülüşmeler, ufak temaslar, göz göze şarap kaçınılmaz bir şekilde yakınlaştırdı bizi. Restorandan çıkarken, Yeşim hoca, “Bana geçelim! Devam ederiz, çok güzel uyum yakaladık!” dedi. Ben de şarabın verdiği rahatlıkla, “Belki daha çok uyum sağlarız!” dedim, güldü.

Yeşim hoca ben daha öğrenciyken kocasından boşanmıştı. Sebebi aldatma, şiddet veya anlaşmazlık falan değildi. Kocası yurtdışına çıkmak isterken Yeşim hoca kalmayı tercih etmişti. Ayrı ülkeler ister istemez boşanma sebebi oldu. Boşanırken buradaki ev, Bodrum’daki yazlık, yatırımlık arsalar, arabalar, ve banka hesabındaki paranın büyük kısmı Yeşim hocaya kalmıştı. Kocası kendisine göre az bir miktar para almış ve işini onunla kurmuştu. Şimdilerde yurtdışında gururumuz olan işadamlarından birisi.

Evine geçtiğimizde, Yeşim hoca banyoya gideceğini söyledi. “İstersen sen de öbür banyoya girip bir duş al, rahatlarsın, giyebileceğin şort falan da var, takımdan kurtul artık!” dedi. Kabul ettim ve alt kattaki misafir banyosuna girdim. Kurulanıp banyodan çıktım. Verdiği şort biraz dar gelmişti, oturup kalkarken yarağımı sıkıştırıp rahatsız ediyordu. İster istemez elimle sürekli düzeltme ihtiyacı duyuyordum.

Yeşim hoca da kısa bir şort ve askılı bir penye ile geldi yanıma. Giydiğim şortu görünce güldü, özür diledi ve “Başka bulamadım!” dedi. “Sorun değil!” diye geçiştirdim. Hemen ardından, “Viski mi, Votka mı?” diye sordu. Votka istedim, taze sıktığı portakal suyuyla karıştırdı ve getirdi. Bu kadar özen gösterip hizmet etmesini beklemiyordum açıkçası. İçkilerimizi içerken sohbet yeniden başladı, ama kaldığı yerden devam etmedi. Sanki banyo bizi ayıltmış ve sobetimiz eski öğrenci-hoca sohbetine dönmüştü.

Ortamı gevşeten şortun darlığı oldu. Otururken belli olan yarağımı arada sırada düzeltilince Yeşim hoca gözlerini dikiyordu sürekli. Gözlerini dikince ister istemez ben de hareketlenmeler başladı. Daha çok baktı, daha çok hareketlendim. Artık şortun içine yarağımın kalkık olduğu tamamen belliydi. En sonunda, “Böyle bakarsan rahat edemem!” dedim. “Neden, açıkta değil sonuçta, hem benim de göğüslerinin yarısı meydanda ve ben rahatsız değilim!” dedi.

Kısa süren bir sessizlikten ve bakışmadan sonra Yeşim hocayı karşı koltuktan yanıma çağırdım. İkiletmeden kalktı yanıma geldi. Öptüm hafifçe dudaklarından. Kendisi devam etti ve az sonra birbirimizin dilini, dudaklarını emmeye başladık. Ben bardaktaki son yudumu içtim ve bu yaşı ilerlemiş, ama bakım manyaklığı sayesinde taş gibi kalmayı başarmış hatunu soymaya başladım. Memeleri küçük olmasına rağmen taş gibiydiler. Yalayıp emdikçe Yeşim hoca çıldırıyordu. Arada sırada ısırdığımdaysa farkettim ki Yeşim hoca kendinden geçiyordu. Bu gece aşk sert olacaktı anlaşılan.

Yeşim hocayı soydukça daha çok şaşırıyordum. Vücudunda tek bir tane bile tüy yoktu. Lazer epilasyon nimetinden faydalanmış olduğu besbelliydi. Kolları, koltuk altı, amı, götü tamamen tüysüzdü. Ufacık sarı tüy bile yoktu. İştahım artmıştı bu manzaradan dolayı. Memelerini ısırırken kendinden geçmesinden cesaret alarak ara ara Yeşim hocaya ufak tokatlar atmaya başladım. Her seferinde daha çok keyiflendiğini farkettim. O sırada ayağa kalktım ve dar şorttan kurtuldum. Yeşim hocanın gözleri parladı kalkık yarak karşısında. Hemen eline aldı ve oynamaya başladı. Yalnız Yeşim hocada anlamadığım bir hükmedilme isteği vardı. İttirince hemen kendini saldı ve yarağımı yalamaya başladı. Tutup ağzına sokunca ise hemen emmeye başladı. Elime tükürdüm ve ağzından çıkarıp tükürüğümü yarağıma sürdüm, daha iştahlı yalamaya başladı. Az sonra elime tükürmeden direkt yarağıma tükürdüm, bu sefer daha da iştahlı emdi. En sonunda ağzına tükürdüm ve bu kez kendinden geçercesine yarağıma gömüldü. Taşaklarımı emiyor, yarağımı yalıyor, bir eliyle bacaklarımı, göbeğimi okşuyordu.

Sonrasında sert şekilde Yeşim hocayı koltuğa ittim, bacaklarını dikip amını yalamaya başladım. Bir am ne kadar güzel kokabilirse o kadar güzel kokuyordu. Yalamaya doymadım. Amını yalarken bacaklarına, am dudaklarına hafif ısırıklar atıyordum. Çok hoşuna gidiyordu canının yanması. Göt deliğine doğru indim yalarken, götü de harika kokuyordu. Ama bu kokular parfüm falan değil, doğal güzel kokulardı. Götünü yalarken kendinden geçtiğini farkettim ve amını yalamaya geri döndüm. O sırada başparmağımı aniden götüne soktum. Öyle bir inleme daha önce duymamıştım. Japon animelerindeki karakterler gibi inledi. Çok keyiflendim.

Sonra yalamayı bırakıp yarağımı kökünden kavradım ve amına sokmaya başladım yavaş yavaş. Bu yaşta bir kadından bu darlığı kesinlikle beklemiyordum ve çok sevinmiştim. Yavaş yavaş tempoyu artırdım. Hiç aklımda yokken yıllarca hocam dediğim kadını sikiyordum. Tempo arttıkça tokatlamalar, memeleri sıkmalar arttı. En son memelerini ısırırken korktum ve ısırmayı bıraktım, ama Yeşim hoca daha da sert olmam için kendini bana ittirip duruyordu. O sırada boğazını sıktım hafiften, zevkten gözleri döndü. Gözleri kapalıyken sert bir tokat attım, o sırada çılgınlar gibi titremeye başladı. Nöbet geçiriyor gibiydi. Sakinleştiğinde koltukta domalttım Yeşim hocayı. Arkadan tekrar amına girdim. Götünün yanaklarına vura vura, hatta döve döve sikiyordum. Artık ipin ucu kaçmıştı. Saçlarına asılıp çekiyordum ve var gücümle sikiyordum. Ara ara götüne parmağımı sokarak amını sikmeye devam ettim. Yeşim hoca bir kez daha titremeye başladı. Alkol etkisi olmasaydı kesinlikle boşalırdım, ama alkolün tek faydasını şimdi görüyordum.

Yorulmuştum ve bacaklarım ağrımaya başlamıştı. Yere uzandım ve Yeşim hocayı üzerime aldım. Deliler gibi zıplamaya başladı. O sırada memelerini var gücümle sıkıp suratına tokatlar atıyordum. En sonunda gelmek üzereydim. Boşalacağımı söylediğimde üzerimden indi ve ağzına aldı. O sırada ayağa kalktım. Kafasını tutup resmen ağzını sikmeye başladım. Boşalmak üzereyken ağzından çıkarıp yüzüne boşaldım. Hayatımın en şiddetli boşalmalarından biriydi. Boşaldıktan sonra yalamaya başladı tekrar. Birkaç dakika daha yalayıp bıraktı. Ben bir tane daha içki içerken Yeşim hoca duşa girdi. Sonra ben de duş aldım ve yattık uyuduk.

Ertesi gün uyandığımda Yeşim hoca yoktu. Not bırakmış, “Dersim var tüm gün, akşam dışarda yemek yiyelim!” diye. Akşama doğru dersi bitince dışarda buluştuk. Güzel bir restoranda yedik içtik, sohbet ettik. Yemekten sonra evinde sohbete devam ettik. Sevişirken dövdüğüm kadın sevişmezken sürekli normal bir arkadaş gibi davranıyordu. Sevgililik gibi bir düşünce içinde olmaması çok iyi oluyordu. Saat 23:00’e kadar sohbet ettik, sonra da sevişmeye başladık. Bu sefer ilk seferindeki gibi değildik. Birbirimizi daha iyi tanıyorduk. İlk andan sert başladım ve dizginlerin tamamı elimdeydi. Yarağımı yalamaya başladığında kafasını saçlarından tutup kavradım ve ağzını sikmeye başladım. Ara ara köklüyor ve boğacak kadar bekliyordum. Benim de içimde bir Sado-Mazo hevesi varmış meğer.

Az sonra Yeşim hocayı yatırdım ve iki parmağımı amına sokmaya başladım. Yaklaşık yarım saat parmaklarımdan başka bir şey sokmadım amına. Yeşim hoca çıldırıyordu, kafasını sağa sola atıp duruyordu. Sonrasında 3-5 dil attım mis gibi amına ve hemen girdim. Yine inlemeye başladı. Memelerini ısırmaya, yüzüne tokat atmaya başladım. Bu kadar sert sevişmek Yeşim hocaya kadar yaşamadığım birşeydi. Sonrasında domalttım ve tekrar amına girdim. Bu sefer götünün yanaklarını tokatlıyordum. Bazen o kadar sert vuruyordum ki elim acıyordu. O sırada götünü parmaklamaya başladım. Tam, aniden götüne gireyim diye düşünürken, Yeşim hoca öne doğru yığıldı kaldı. İçinden çıktığım halde titremeye devam ediyordu.

Yüz üstü uzanmış olan Yeşim hocanın üzerine çıktım ve zorlaya zorlaya götüne girmeye çalıştım. Fakat anlamadığım şekilde direniyordu. Zorla da olsa köküne kadar girdim götüne. Az sonra git gel yapmaya başladım. Bir süre sonra o da uyum sağladı ve deli gibi sikmeye başladım. Çok sürmeden gelmek üzere olduğumu anladım. Götünden çıktım ve önünü çevirip memelerine, yüzüne, göbeğine boşaldım. Biraz uzandık ve Yeşim hoca duş için kalktı. Ben de diğer banyoya geçtim. Kurulandım çıktım banyodan, şortumu giyip mutfağa geçtim. Kendime kahve yaptım, içine biraz Konyak koydum ve içmeye başladım. Yeşim hoca da geldi ve bir bardak suyla bana eşlik etti. Sonrasında yattık uyuduk.

Sabah beni hava alanına Yeşim hoca bıraktı ve İzmir’e döndüm. İkimiz de bu komisyondan fazlasıyla memnun kalmıştık 🙂